Fakat sonraki gün de kar yağdı, ondan sonraki gün de, ondan sonrakinde de. Kurtların kalın sakalları buzla katılaştı ve her temiz tıraşlı güneyli delikanlı yüzünü sıcak tutmak için sakal bıraktı. Çok geçmeden, kafilenin önünde uzanan zemin beyazla örtüldü, taşlar ve eğri büğrü kökler gizlendi, her adım bir maceraya dönüştü. Rüzgâr da çıktı, karı önüne kattı. Kralın ordusu, diz boyu kar içinde debelenen kardan adamlara dönüştü.
...
Fırtınanın beşinci gününde, yük katarı, donmuş bir gölü gizleyen bel yüksekliğindeki engin kar yığınının içinden geçti. Gizli buz tabakası arabaların ağırlığının altında kırıldığında, dondurucu su üç arabacıyı ve dört atı yuttu. Onları kurtarmaya çalışan adamlar da suya düştü. Biri Harwood Fell’di. Harwood’un şövalyeleri, adamı boğulmadan önce dışarı çıkardılar ama adamın dudakları maviye ve yüzü süt beyazına dönmüştü. Şövalyelerin daha sonra yaptığı hiçbir şey Harwood’u ısıtmaya yetmedi. Harwood, ıslak kıyafetleri kesilip çıkarıldıktan, bedeni kürklere sarıldıktan ve ateşin yanma oturtulduktan sonra bile saatler boyunca şiddetle titredi. Aynı gece ateşli bir uykuya daldı. Asla uyanmadı.