Har, Bir Kıyamet Romanı, Murat Uyurkulak’tan okuduğum ilk romandı. Dili pek aşina olduğum bir dil olmasa da ilk sayfadan beni içine çeken bir roman oldu. Murat Uyurkulak’ın kelimelerle dansında, bazı satırlarda İhsan Oktay Anar ve Ahmet Hamdi Tanpınar karışımı bir tad hissettim. Kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölüm iki farklı anlatıcı içeriyor. Birinde ismini kitabın ortalarında öğreneceğimiz Numune’nin gözünden onun hayatı, ailesi, bir operasyonda şehit düşen kardeşi ve sonrasında yaşadıklarını okuyoruz. Diğer anlatı ise ( benim ilk başta anlamakta zorlandığım) bir melek tarafından veriliyor. Bu bölümlerde de ‘Yeryuvar’ın yaratılışı, Âdem ile Havva’nın hikâyesi ve Tefail, Başşal, Lizara ve bir çok meleğin , yaratılışın ilk gününden günümüze; yani Netamiye’ye, Devşehir’e, Surşehir’e ziyaretlerini anlatıyor. Bu ziyaretlerde, metaforlarla içiçe geçmiş bir kahraman yaratma hikâyesini okuyoruz. Fantastiğin gerçek dünyayla karışımı ikinci bölümde biraz daha geri planda kalıyor. Hikâye biraz daha durağanlaşıyor burada. Açıkçası sıkıldığım, yavaşladığım satırlar olmadı değil. Ancak 2. bölümün sonlarına doğru yazarın amacını anlayabildim. Numune, Onüç, Otuzbeş ve Yamukkafalar’ın bir matbaa kurarak yazmaya çalıştıkları ‘hakikat’in kitabına rastladım. Hele ki içinde şiddetli sarsıntı geçirmemize neden olacak tesbit ve ifadelerle dolu olan Bab02’yi okuduğumda iyi ki okumuşum dediğim bir kitap oldu. Kitap, herkese hitap etmeyebilir. Okursanız hayata ve ülkemize dair hakiki olan çok şey bulacaksınız. İlginizi çekmez ve okumazsanız da naçizane tavsiyem bir yerlerden bulup Bab02 bölümünü okumanız. Sevgiyle, kitapla kalın....

HarMurat Uyurkulak · April Yayıncılık · 2017846 okunma

·

163 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

inminuet