Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

320 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Goethe... Almanya tarihinin en büyük figürlerinden biri. Büyük bir şair, devlet adamı... Hasan Ali Yücel... Türkiye tarihinin tartışmasız en büyük devlet adamlarından biri, hatta birkaçindan biri. Köy enstitülerinin kurucusu, milli eğitime Mustafa Necati Bey'le birlikte damga vurmuş iki devlet adamından biri. Artık maalesef böyle devlet adamları yetişmiyor. Mekanları cennet olsun. Işıklar içinde uyusunlar. İki büyük insan... Bu kitapta biraraya gelmişler. Hasan Ali Yücel, Goethe'yi romanlastirmis bu eserde. Roman dedim ama, aslında Goethe biyografisi. Goethe'nin doğumundan ilk gençliğine, yaşamı boyunca her nerede bulunduysa tüm özellikleriyle bu kitapta bulabilirsiniz. Hasan Ali Yücel Goethe araştırmaları dolayısıyla Almanya hükümeti tarafından Goethe nişaniyla onurlandırılmis. Kitabın ilk kısımları nasıl bir ailede büyüdügüyle başlıyor. Ailesi soylu diyebileceğimiz sınıftan. Babası imparator müşaviri, dedesi Frankfurt belediye başkanı. Elit bir çevrede büyümüş. Kendisi ise daha çocuk yaştan itibaren giyimine kusamina özen gösteren, özenli, titiz, mağrur hatta biraz ukala. Babasının otoritesi ile henüz onaltı yaşında hukuk fakültesi eğitimine başlıyor. Fakat sevdiği bir dal değil hukuk ve felsefe. O sanat aşığı. Özellikle de şiir ve resim. Çevresinde pek sevilen birisi değil, çok titiz, mükemmeliyetçi. Sıkıntılı bir ruh hali var her daim. Kendi yazdığı şiirleri bir türlü beğenmiyor, yazıp yazıp yakıyor. Bu süreçte kaleminden çıkan şiirlerden sadece Baltazar adlı manzume kurtulabilmis. Şöyle diyor kendisi için, İşte benim hayatım... Aşağı yukarı kadınsız, dostsuz, sefil bir hayat... Oysa Goethe'nin hayatında epey dostu ve kadını olmuş. Bu kadınlar onda hep aşk yarası bırakmışlar. Kadınlardan geriye gönül yarası, burukluk ve hüsran kalmış. Örneğin dostlarından biri genç bir rahip olan Herder'dir. Herder'in Goethe üzerinde etkisi büyüktür. Onun öğrencisi oldu, maneviyatını öğrendi, onu her zaman büyük bir üstad olarak bekledi. Herder'in Goethe üzerindeki en büyük başarısı Goethe'nin dehasını keşfetmesidir. Böylece Goethe'nin hayatı değişmeye başlıyor bu süreçte. Doğaya yöneliyor, kendini doğada buluyor, doğanın mucizelerine hayran kalıyor, saygı gösteriyor. Elinden Homeros düşmüyor, antik Yunan eserleri üzerine çalışmalar yapıyor. Çeşme başında gördüğü köylü Alman kızları onun gözünde Odyssia'nin en canlı kişileri oluyor. Yine bu süreçte yazdığı Genç Werther romanı ile tüm ülkede ve Avrupa'da bilinirliği artıyor ve ardından diğer eserleri. Özellikle de Faust ve Tasso. Onun bu taninirligi küçük bir dukalik olan Weimar'da kendine devlet yöneticiliği kapısını açıyor. Uzun yıllar milli eğitim bakanlığı, başbakanlık ve kültür bakanlığı yapıyor. Bir yandan bu görevleri, diğer yandan edebi eserler onun verimliliğini artırıyor. Fakat düşmanlari da eksik değil bu dönemde. Özellikle de nikahsız yaşadığı bir ilişkisi ve devleti yukarı çıkarmak için yaptığı olumlu işler çok fazla eleştiri almasına da yol açmıştır. Şiir, resim, doğa çalışmaları, evrim üzerine çalışmalar, devlet adamlığı... Bütün bu dehalarinin yanında özellikle Fransız devrimine karşı oluşu onun tek negatif noktası diyebilirim. Bütün bu dehanın yanında, diğer Ülkelere de sicrayacak korkusuyla Fransa'yi işgal fikrine sıcak bakması onun dehasını aşağı çekmiştir. Sonrası ise savaşlar. Napolyon'un intikamı onun ruhunda kalıcı hasara yol açmış. Eğer Goethe sevdiğiniz bir kişilik de bu biyografi roman tam size göre. Hasan Ali Yücel'in kalemi ise ayrı bir tat,ayrı bir güzellik.
Goethe Bir Dehanın Romanı
Goethe Bir Dehanın RomanıHasan Ali Yücel · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2018168 okunma
··
481 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.