Boşver beni mühim değilim, bu onun hikayesi...Düşkün kadın temasını daha önce Mihnetkeşan öyküsünde ele alan Ahmet Mithat, aynı temaya bu kez bir romanla yeniden dönüş yapmış ve sorunu daha etraflıca incelemiştir. Romanda geceyi geçirme mecburiyetiyle geneleve sığınan Ahmet Efendi Kalyopi’yle tanışır ve onun hikâyesini dinlemek ister. Tanzimat edebiyatında “ahlaksız kadın” tipi çokça işlenmiş olmakla birlikte bu kadınlar erkekleri yoldan çıkaran, onların hayatını karartan kadınlardır. Toplumun katı kurallarının önüne geçerek düşen kadının gerçek hikâyesini araştırmak, ona acımak, onu kurtarmaya çalışmak edebiyatımıza Ahmet Mithat ile girmiştir ki bence dönemine göre yaptığı şey oldukça cesurca.
Aslında Ahmet Mithat’ın kadın sorunlarına eğildiği ilk eseri bu değildir. Örneğin Felsefe-i Zenan isimli öyküsünde evlilikte kadınların ezilmeleri, erkeklerin sadakatsizlikleri üzerinde durur; erkek egemen evlilik hayatını açıkça eleştirir. Karı Koca Masalı’nda erkeğe “âşık” ve kadına âşık olunan anlamındaki “maşuka” sıfatlarının verilmesini cinsiyetçi bularak eleştirir. Bu kadını pasifleştiren bir yaklaşımdır, âşık olma ve olunma hali hem erkek hem de kadın için geçerlidir. En önemlisi de Ahmet Mithat, ilk kadın romancımız sayılan Fatma Aliye'ye yazarlık konusunda çok destek olmuştur.
Ancak gençliğinde kadınların toplumdaki konumu konusunda daha açık fikirli ve yenilikçi olan yazarın, 1890'lı yıllarda kadın özgürlüğü konusunda tutuculaşmaya başladığı görülmektedir. Bu yıllarda Osmanlı'da kadınların bazı hakları elde etmeleri yazara, bunun ahlaki zafiyetlere yol açabileceğini ve "feminizm" denen şeye doğru gidebileceğini düşündürmüştür. Fatma Aliye'ye bir yandan destek olurken bir yandan da ona çeşitli sınırlar koymaya çalışmıştır. Ona yazdığı mektuplarda kadınların şiir yazmasını, felsefe ve tarihle ilgilenmesini hoş bulmadığını belirtmiştir. Kısacası Ahmet Mithat gerçek bir kadın özgürlüğünden korkmuştur.
Belki de Ahmet Mithat'ın kadınlar konusunda tutuculaşması, Batılılaşmanın kadınları onun tahayyülü ötesinde bir noktaya taşıyacağına ilişkin korkusundan ileri gelir. Bir görevi nedeniyle Avrupa'yı gezmiş, bu konuda pek çok kitap okumuş olan yazar Batı'nın teknolojisine, düzenine ve gelişmişliğine hayran kalmıştır ama Batı'yı manevi konularda ahlaksız bulur. Örneğin, bu romanında Osmanlı'da kerhanelerin Batı etkisiyle yayıldığını söylemektedir. Ayrıca, evli bir Müslüman kadının başka bir adama aşkını anlattığı Yeryüzünde Bir Melek isimli kitabı dışındaki tüm anlatılarında “iffeti şüpheli kadınlar”ı Hristiyan veya Yahudilerden seçmiştir ki bu romanında da Kalyopi Hristiyan bir Rum kızıdır.
Romana dönecek olursak, realizm etkisiyle yazılan romanda gözlemlere yer verilmiş, sıklıkla tasvirler ve ruh çözümlemeleri yapılmıştır. Yazar pek çok romanında olduğu gibi kendisini yer yer esere dâhil etmekle birlikte sözcülük görevini çoğunlukla Ahmet Efendi’ye bırakmıştır. Orhan Okay, Henüz 17 Yaşında’nın Kalyopi’sini kurtaran Ahmet Efendi’nin Ahmet Mithat olduğunu iddia etmiştir. Kalyopi’nin ise gerçek adı Angliko olan yazarın ikinci eşi Meryem olabileceğini pek çok çalışmada değinilmiştir. Ancak eserin yazımı, evlilikten öncesine dayandığı için “burada edebiyat hayatı değil, hayat edebiyatı taklit etmiş gibidir” der Nüket Esen.
Ahmet Mithat bu romanında ciddi bir toplum eleştirisi yapmış, toplumun bağnazlığını ve ikiyüzlülüğünü eleştirmiştir. Tespit ettiği sorunlara karşı birtakım çözümler önermiştir. Ancak Ahmet Mithat’ın dünyasında her şey siyah ve beyazın ayrımı kadar nettir, çözümler de basittir. Felsefe yaparak halkı yormaya gerek yoktur. “Dekart’lar, İspinoza’lar, Pascal’lar, Darwin’ler bir netice bulup da ona kendileri bağlanamamışlardır ki okuyanlar bağlanabilsin.” Modern dünyanın huzursuzluğuna alışmış olan A. H. Tanpınar onun bu tutumunu kolaycı bularak eleştirir.
Kitabın başlığı Henüz 17 Yaşında ya düşündüm ki acaba Teoman da bu kitabı okumuş mudur? Belki de “On Yedi” isimli şarkısını bu kitaptan esinlenerek yazmıştır kim bilir:d Öyle veya değil, ben bu kitabı okurken kafamda hep bu şarkı döndü. Neyse efendim, Ahmet Mithat okuyacakların bu romanını es geçmemelerini tavsiye ederim. İyi okumalar:)
KAYNAKLAR:
* Cevdet Kudret Aksal, Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman (1859-1910)
* Nüket Esen, Hikâye Anlatan Adam: Ahmet Mithat