Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yavuz BAHADIROĞLU Anısı
Düşünün ki, bu "fikir”ler, ders kitaplarına serpiştirildi ve o dönemin çocuklarının beynine ekildi. Laiklik uğruna kelepçelendiğimde, on dört yaşındaydım. Köy evimiz basılmış, Osmanlıca öğrenirken karaladığım kâğıtlara el konmuş, “Bunları kim yazdı" diye soran jandarmaya, “Ben yazdım" deyince, kelepçelenmiştim. Oysa açıkçası ödüllendirilmeyi bekliyordum. “Bu yaşta bu zekâ, akıllara seza" diyeceklerini ummuştum. Öyle ya, hem Latince alfabenin yanına bir alfabe daha eklemiştim. Pek çok yetişkinin başaramadığını başarmıştım. Devlet benim gibi düşünmemiş olacak ki, beni kelepçeledi. Sonra başçavuş yanıma geldi. Kaç yaşında olduğumu merak ediyordu. Zira yaşımdan büyük duruyordum. Ama yaşımı çoktan unutmuştum. Adımı bile hatırlayabilecek durumda değildim. Korkmuştum. Titriyordum. İşin kötüsü suçumun ne olduğunu bilmiyordum: Öğrenmenin "yasak" olduğunu nereden bileyim? Aileden biri yaşımı söyleyince, Başçavuşun emriyle kelepçe çıkarıldı. Ama yüreğimdeki izi hiç çıkmadı. Yüreğimde bir yer hep karanlık ve paslı kaldı. Bilmiyordum: On dört yaşında bir çocuk kelepçelenince vatan kurtulmuş mu oluyordu? Ya laiklik?.. Konunun "laikliği ihlâl" olduğunu çok sonra öğrendim: Meğer biz, ailece, “Devletin temel nizamlarını dini esas ve akidelere uydurmak için", kısacası “Laik Cumhuriyet'i yıkmak için" gizli cemiyet kurmuşmuşuz da, devletimiz o yüzden üzerimize gelmiş! Ne benim haberim var laiklik ilkesinden, ne annemin, ne büyük yengemin (babamın amcasının eşi), ne üç ablamin... "Gaflet", "dalalet", hatta belki de "ihanet" içindeymişiz meğer! Alt tarafı dindar bir aile idik... Diğer köylülere nispetle belki biraz daha bilinçli, biraz daha duyarlı, biraz daha daha bilge... Evde hatırı sayılır bir kitaplık (dededen kalma), kitaplıkta temel dini kaynakların yanı sıra Risale-i Nur Külliyatı vardı. Hepsi bu kadar...
Sayfa 114Kitabı okudu
··
376 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.