Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

195 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Bir Hastalık Gibi Yayılan Kıskançlık
• Tanzimat döneminin 'ara nesil' sanatçılarından olan Nabizade Nazım'ın bilinen tek romanı Zehra, yazarın ölümünden sonra arkadaşı Mahmut Sadık tarafından 1896 yılında 'Servet-i Fünun' dergisinde tefrika edilmiş. Realist anlayışa geçiş aşamasının örneği olarak kabul edilen Zehra, baştan sona ‹kıskançlık› teması üzerine kurulmuş. Bu tema üzerine kurulmuş olması, 'insana ait ruhsal ve bedensel eğilimleri' ortaya koyması, devrine göre başarılı sayılabilecek psikolojik tahliller yapması yönüyle modern roman anlayışına uygun yazılmış psikolojik romanın ilk örneği olarak kabul edilmiş. Bu nedenle de Zehra, Servet-i Fünün romanına geçişte önemli bir köprü görevi görmüştür. • Realist anlayışa uygun olarak Zehra'yı kaleme alan Nabizade Nazım edebi görüşünde, her ne kadar romancının, anlatıcı olarak kendini gizlemesi gerektiğini vurgulamış olsa da Zehra adlı eserinde başarıyla uygulayamamış. Her şeyi bilen anlatıcı olarak varlığını büyük ölçüde okuyucuya hissetirmiş, okuyucu ile sohbet havasında yazmış, bazen kendi yorumlarına da yer vermiş hatta okuyucusunu yaşanacak olan sona adım adım hazırlamış gibidir. örn: " Bu konuda kalemimizi yormayacağız. Şu kadar diyeceğiz ki güzel bir çehreye mehtap ne kadar yakışırsa Boğaziçi'ne mehtap o derece yakışmaktadır." (s.7) « Bulaşıcı Bir Hastalık Gibi Roman Kahramanlarına Yayılan Kıskançlık » • Roman doğuştan mizacında kıskançlık illeti olan Zehra'nın, 'aşık mizaçlı' Suphi ile evlenmesinden sonra yaşananları konu alıyor. Evlendiği sırada henüz 16-17 yaşlarında olan Zehra, her ne kadar tabiatında bulunan kötülüklerin farkında olsa da Suphi ile yaptığı bu evlilikle huyunu değiştirip düzeltebileceğini düşünür. Evliliğinde huzur içinde geçirdiği yedi buçuk ayın ardından 'sükûnet bulmuş zannedilen kıskançlığı, oksijene temas etmiş fosfor tozu gibi birdenbire büyük bir hız ve şiddetle parlar' (s.27) ‹Güzellik sembolü›, ‹gönül avlayıcı bir güzel› olan Sırrı Cemal'in cariye olarak eve gelmesiyle Zehra'nın kıskançlığı başka bir boyut alır. Zehra için hayal ile hakikat iç içe girmiş gibidir, kulağına fısıldayan garip sesler duyar, kendi kendisiyle konuşur, sinir - ağlama krizleri geçirir ve en sonunda etrafındakilere kötü muamele yapmaya başlar. Tüm bu yaşananlar, korkularını gerçeğe dönüştürürken Zehra'nın kıskançlığı yerini intikam alma duygusuna bırakacak, beraberinde felaketi ve ölümü getirecektir. • Yaratılıştan mizacında hastalıklı kıskançlık duygusu barındıran Zehra'nın bu kıskançlığı romanın ilerleyen bölümlerinde diğer şahıslara da bulaşır. ★ Suphi ile pembe boyalı bir ev tutan ve iki ay kadar mutluluk içinde yaşayan Sırrı Cemal'in mutluluğu da uzun sürmez. Kendinde ikinci hanımlık hakkını gören Sırrı Cemal'in gözündeki sevda bulutu dağılır, yerini vesveseye, korkuya nihayetinde kıskançlığa bırakır. İçten içe Suphi'nin Zehra'yı unutmadığını bilen Sırrı Cemal, Suphi'nin ona döneceği korkusuyla gecelerini buhranlar, azaplar, iç sıkıntıları geçirir. Bu şiddetli duygular, kalbini bir yılan gibi ısırmaya başlar. Bu ihtimali kabul etmek istemeyen Sırrı Cemal'in de kıskançlığı intikam alma duygusuna dönüşürek ölüm ve felaketi getirir. ★ Doğuştan değilse de yaşadığı değişimlerle birlikte kıskançlık duygusunun tesiri altında kalan diğer bir karakter Suphi olur. Zehra'yı ve annesi Münire Hanım'ı Sırrı Cemal uğruna, Sırrı Cemal'i ve evladını 'kalp ve gönül denilen şeyden haberdar olmayan', Rum güzel Ürani uğruna feda eder. Ürani'nin kendisine verdiği maddi ve manevi kayıpları fark edince pişmanlığı, kıskançlığa sonra nefrete dönüşür. İntiharı bile düşünür fakat bunun için kuvvet ve cesareti bulamaz. Zehra ve Sırrı Cemal de olduğu gibi Suphi'nin de kıskançlığı intikam duygusuna dönüşürken beraberinde ölüm ve felaketi getirir. Böylece romanı çevreleyen bütün şahısların hikayeleri 'kıskançlık' teması içinde yoğrulur. Hatta Zehra'nın yanında senelerdir yanında çalışan kalfası Nazikter bile eve gelen cariye Sırrı Cemal'i kıskanır. İş bilmediğinden yakınır. Kendine rakip görür. Hanımı ile birleşerek Sırrı Cemal'i evden göndermenin yollarını arar. Zehra'nın kıskançlığı doğuştan gelmesi ve hastalık derecesinde olması yönüyle diğer kahramanlardan ayrılır. Çünkü Sırrı Cemal ve Suphi'de görülen kıskançlık, nefret, intikam duyguları yaşadıklarının tesiriyle ortaya çıkar. Kıskançlık duygusunun sonuçları ise romanın tüm kahramanları için ortaktır: Felaket, pişmanlık ve ölüm.
Zehra
ZehraNabizade Nazım · Akçağ Yayınları · 200111,4bin okunma
··1 alıntı·
1.253 görüntüleme
Sultannn okurunun profil resmi
Kıskançlık gerçekten insanı felakete sürükleyen bir duygu. Her insanda az ya da çok bulunur. Yalnız ilk anda Sırrı Cemal ismini erkek olarak düşündüm (erkek güzeli) Bir an afalladım. Sonra devamını okuyunca normale döndüm. Afallamamın sebebi, erkek sandığım için, o zamanlar böyle bir roman yazmak mümkünmüymüş diye düşündüm. Ellerine sağlık. Açıklayıcı bir inceleme olmuş.
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim. 🙏🏼 Romanı daha önce okuduğum için Sırrı Cemal ismi hiç aklıma gelmedi ama doğru ilk kez duyunca kulağa yabancı geliyor :) sizinle aynı fikirdeyim ben de.. Bu nedenle farklı karakterlerde ve ikinci bir kitapla ele aldım. Kıskançlığın doğuş şekli, yönü, şekillenişi kahramanları değişse de sonucu değişmiyor, maalesef. Farkında olmak da yetmiyor; beslemek yerine frenlemek gerekiyor. Bu açıdan okunmaya değer, kıssadan hisse çıkarılacak kitaplar... Tekrar teşekkür ederim. Keyifli okumalar dilerim 🙋🏼‍♀️🌼
Leman Altıner okurunun profil resmi
Böyle kıymetli eserleri layığıyla okuyup, yorumladığınız için teşekkur ediyorum. Alıntılarınızda bile küçük dipnotlarla açıklamalarda bulunmanız takdire şayan 👏👏 Burda sizin gibi genç kuşağın olduğunu bilmek mutluluk verici...Emeklerinize sağlık, sevgilerle 💕
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Gönülden teşekkür ederim okuduğunuz, zaman ayırdığınız için. Sözleriniz beni gerçekten mutlu etti. Keyifli okumalar dilerim size, sağlıkla, sevgiyle kalın 💕🙋🏼‍♀️
1 sonraki yanıtı göster
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Kıskançlık konusuyla ilgili değinmek istediğim diğer bir roman Nahid Sırrı Örik'in 1946 yılında basılan 'Kıskanmak' adlı romanı. Yasak aşk ve kıskançlık temaları üzerine kurulan roman; hiç evlenmeyen, yaşı geçmiş olan, çevresindekilere ve kendisine göre çirkin sayılan Seniha'nın abisinden intikam almak istemesini konu alıyor. Bu nedenle hakkında birkaç şey yazmadan geçmek istemedim. • Zehra'nın kıskançlığı nasıl ki doğuştan gelen bir durumsa Seniha'nın kıskançlığı da çevrenin etkisiyle çok küçük yaşlarında ortaya çıkıyor ve kendisiyle birlikte büyüyor. Zehra nasıl kıskançlığının farkındaysa Seniha da çirkin olduğunun, sevilmediğinin farkında. Çünkü daha çocuk yaşta bu gerçekle yüzleşmek zorunda kalmış. Ailesi, abisi Halit'in güzelliğini övüp, iyi bir eğitim alması için yurtdışına göndererek ellerinde avuçlarındaki tüm paraları bu uğurda harcarken; Seniha'yı ise, çeyiz parası vermemek için üç çocuklu bir adamla evlendirmeye çalışır. Bu nedenle Seniha'nın kendi ile ilgili algısı; evde kalmış, yaşı geçmiş, çirkin, sevilmeyen, değersiz biri olduğu yönünde. Yaşadığı iki gizli aşk macerası da kötü bir şekilde sonuçlanması da bu düşünce ve hislerini tetikler. Bu durum başta abisi Halit olmak üzere etrafındaki tüm güzel şeylere kıskanç bir gözle bakmasına neden olur. Belki de güzel olan her şeye inancını kaybetmiş bir Seniha var karşımızda. • Hayatında kendisinin mutlu olamayacağını düşünen Seniha, etrafındakilerin de mutlu olmasını istemez. Bu kıskançlık duygusu Zehra'da olduğu gibi nefrete ve intikam duygusuna dönüşse de bir yönüyle Seniha, Zehra'dan ayrılıyor. Seniha, Zehra'nın aksine kıskançlığını belli edip ağlama, sinir krizleri geçirerek yataklara düşmez. Roman boyunca çok sinsice, soğukkanlılıkla planını yürütmeye çalışır, abisinden ve güzel olan her şeyden intikam almak için. Abisinin eşi Mükerrem’in ağabeyini aldatması için uygun fırsatın doğmasını bekler. Mükerrem, Halit’i Nüzhet adında bir gençle aldattığında ise uzun bir süre bu duruma göz yumar. İntikam alma zamanının geldiğini düşündüğünde her şeyi abisine itiraf ederek büyük bir yıkıma sebep olur. • Son ise yine değişmez. Bu hastalık derecesinde kuvvetli kıskançlık duygusu, nefret ve intikamla birleşerek, ölümü ve felaketi getirir. Zehra ile Seniha' nın payına düşen ise 'yalnızlık' olur. Zehra yaptıklarından pişman olup yataklara düşse de Seniha yaptıklarını düşündüğünde pişman olmak yerine adeta abisinin düşkünlüğü ona haz verir, yaşadıklarını göz önüne getirerek kendince haklı sebepler bulup, kendisini avutmaya çalışır. Sona geldiğinde de kendisine kalanın yine 'yalnız bir ömür' olduğunu geç de olsa idrak eder.
nalkan okurunun profil resmi
Hırs ve kıskançlık duygularını anlatan Alexandre Dumas'ın "Siyah Lale" romanını büyük bir keyifle okumuştum. Bu yönüyle incelemeniz, bu kitaba olan merakımı artırdı. Gerçekten çok doyurucu bir inceleme olmuş. Emeğinize ve kaleminize sağlık.👏📚🦋
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Bu benim için iyi bir tavsiye oldu👍🏼bu tarz aynı temada olan eserleri arka arkaya okuyup kıyaslamayı çok seviyorum çünkü :) çok teşekkür ederim. Bulabilirsem hemen başlayacağım. 🙋🏼‍♀️🌼
2 sonraki yanıtı göster
Sıfır Virgül Beş okurunun profil resmi
Tanzimat döneminde yazılmış olan ve okumadığım "ilk olma özelliği barındıran" kitaplardan biriydi, kısa özetini bilsem de incelemeniz sayesinde detaylı şekilde öğrenmiş oldum :) Gayet verimli bir incelemeydi, kaleminize sağlık👏👏👏
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Çok teşekkür ediyorum 🙏🏼✿。◕‿◕。
Batuuuu okurunun profil resmi
Senin incelemelerini görünce kitap okuyasim geliyor son dönemde iyice manga okumaktan kitapları iyice saldım
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Çok teşekkür ediyorum 🙏🏼 Ben böyle malzemesi olan kitapları okurken incelemeyı aynı anda yazmaya başlıyorum. Aldığım notları birleştiriyorum, daha ziyade. Burada 'kıskançlık' temasını ele almak istedim. Gerçekten ders alıncak nitelikte iyi işlenmiş çünkü. Hatta hızımı alamayıp aynı temada ikinci bir romanla birleştirdim :)) Okunması gereken kitaplar diye düşünüyorum. Okuduğunuz, beğendiğiniz için teşekkür ederim tekrar... 🙏🏼🙋🏼‍♀️🌼
Kitapkokusu okurunun profil resmi
:) incelemenizi keyif ile okudum.Bilirsiniz ,pek çok insan, halihazırda,entrikaya bayılıyor.Cevremde o kadar çok var ki...Ben her daim sükunetimi koruyorum.Hayatlarina heyecan katmak istiyor çoğunlukla bu insanlar,empati yapabildiğim kadarıyla.Ben ise evimde, işimde,ekmeğimde, aşımda, çolugum çocuğum ile meşgulüm, sırası gelince ,ben de entrikalara merak saracak boş zamanı bulunca ya dizi izlerim,ya da kitap okurum.Bu kitabi anlattığıniz kadarı ile sevdim,hatta ben hikayelerin,romanların önce sonunu okur,sonra baştan başlarım.Ancak öyle mutlu oluyorum okurken.Gercekten bu kitabı ben de okuyacağım, kıymetli incelemeniz neticesinde karar aldım .Kiyaslamali olarak ta okumaya calisacagim.Harika bir bölüm okumussunuz, lisans olarak,edebiyat.Ben sizin yerinizde olsam,üstüne karşılaştırmalı edebiyat okur, editör,eleştirmen veya yönetmen olurum.Takip ettigim kadarıyla (naçizane),ben sizde potansiyel olarak,bunları yapabilecek nezaketi ve hassasiyeti göruyorum ,gözümde siz bir sanatcisiniz. :)
2 önceki yanıtı göster
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Çok teşekkür ediyorum. Böyle düşünmeniz beni mutlu etti. :) 🙏🏼
Sıfır Virgül Beş
Sıfır Virgül Beş
https://1000kitap.com/Rengaheng Eğitim sistemimizde bu harika bölümün değeri pek kalmadı, maalesef.. :) Umarım ilerde kendimi geliştirmek nasip olur ama. Şimdilik atalet ağır basıyor. :D Tekrar teşekkür ederim 🙏🏼 Size keyifli okumalar dilerim 🌸
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.