Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

200 syf.
·
Puan vermedi
Ahmet Mithat Üzerine
Aslında bu kitap hakkında bir şey yazmayı düşünmüyordum çünkü adı yeterince anlatıyor kitabı. Ahmet Mithat’ın hayatından, düşüncelerinden ve eserlerinden bahseden özlü bir çalışma diyebiliriz. Ahmet Mithat hakkında kolay okunabilir, kılavuz niteliğinde bir kitap arıyorsanız rahatlıkla tavsiye edebilirim. Ahmet Mithat kim ve niye okuyalım diyorsanız aşağıda kendisini kısaca anlatmaya çalıştım. Ayrıca, romanlarına yaptığım incelemelere de bakabilirsiniz. Modern Türk edebiyatı okumalarımda ben Ahmet Mithat’ın beş kitabını okudum. Nüket Esen’in sınıflandırmasına göre bunlardan dördü roman (Felatun Bey ve Rakım Efendi, Henüz 17 Yaşında, Esrar-ı Cinayat, Çingene), biri de uzun hikâye (Dolaptan Temaşa). Ahmet Mithat’ın kitaplarında benim en çok ilgimi çeken şey kadına bakış açısı oldu. Henüz 17 Yaşında isimli kitabına yaptığım incelemede bahsettiğim gibi kadının toplumsal konumuna ilişkin bazı ilerici fikirler öne sürse de örneğin Dolaptan Temaşa’da bu naif tutumundan eser yok. Okuduğum diğer kitaplarında da kadınları hep eğitip terbiye edilmesi ve erkeklerin gözetimi altında olması gereken varlıklar olarak görüyor. Bu bakış açısını muhtemelen Tanzimat romanının tamamına genelleyebiliriz. Ahmet Mithat roman ve hikâyelerinin yanında pedagojiden felsefeye, tarihten ekonomiye o kadar farklı konularda eserler vermiş ki Nüket Esen’in kitabındaki kaynakçayı tararken “Bu konuda da mı yazmış?” derken buldum kendimi sürekli. İlk köy hikâyesi, ilk polisiye roman (Esrar-ı Cinayat), ilk bilimkurgu romanı (Amerika Doktorları), ilk natüralist roman (Müşahedat), ilk anı, monografi ve seyahatname kitabı diye uzayıp gidiyor liste. Ayrıca, roman ve hikâyelerinde kadın (Henüz On Yedi Yaşında) ve azınlık (Çingene) sorunlarına ilk değinen yazarımız kendisi. Bu kadar çok konu ve çeşitte yazınca -ki 200’ün üzerinde eseri olduğu söyleniyor- hiçbir konuda derine inmeyip yüzeysel kalması doğal karşılanmalı. Kendisi de bu durumun farkında ki o günkü durum için geçerli olanın eksik olsa da her şeyi öğrenmek olduğunu, ama gelecekte bir şeyi mükemmel olarak öğrenmenin daha geçerli olacağını söylüyor. Bence çok yerinde bir tespit yapmış. Bugün gerçekten de uzmanlaşma dediğimiz şey önemli. Ancak o gün için neden tam tersi geçerli olsun? Okuma-yazma oranının çok düşük olduğu bir toplumdan bahsediyoruz ki Namık Kemal ve Ali Bey gibi isimler bu dönemde halka ulaşmanın en iyi yolunun bu nedenle tiyatro olduğunu düşünmüşler. Daha yeni yeni gazete okumaya başlayan, henüz roman ve hikâye okumayı bilmeyen bir okur kitlesi var. Daha çocuk sayılabilecek bir okur kitlesinden bahsediyoruz, onları çok derinlikli konulara girerek okumaya ısındırmak kolay olmasa gerek. Ahmet Mithat’ın bir yazar olarak önemi de burada yatıyor. Ahmet Mithat’ın yazarlığını çokça eleştiren A. H. Tanpınar bile onun bu konudaki hakkını teslim ediyor. Halkı okumaya alıştırmak, okuyucusunu küstürmemek için çok çaba göstermiş bir yazar Ahmet Mithat. Örneğin, okuyucuların ısrarı üzerine Hasan Mellah isimli kitabına alternatif bir son yazmış. Aldığı tehdit ve ricalarla gazetede tefrika ettiği hikâyeleri değiştirdiği olurmuş sıkça. Bir konuda eleştirildiğinde sonraki anlatılarında onu yapmazmış. Örneğin, evli Müslüman bir kadının başka bir erkeğe aşkını anlatan Yeryüzünde Bir Melek isimli romanının eleştirilmesi üzerine sonraki anlatılarında “iffeti şüpheli kadınlar”ı Hristiyan ve Yahudilerden seçmiş. Bugün bakılınca ayrımcılık gibi görülebilir ama her dönemi kendi koşulları içerisinde değerlendirmek lazım. Ahmet Mithat’ın kendine has bir anlatım tarzı var. Anlatılarını sohbet havası içerisinde, okuyucusuna sorular sorarak, fikirlerini beyan ederek, nüktedan bir üslupla ilerletiyor. Yine halkı eğitme amacına istinaden aralarda birtakım felsefik tartışmalara giriyor, ansiklopedik bilgiler veriyor ki dönemin wikipediası diyorum ben kendisine. Halkın ancak gerçek olduğunu düşündüğü hikâyelerden ders çıkarabileceğini düşündüğü için konularını genelde gerçek hayattan alıyor ancak bunları tüm yönleriyle olduğu gibi değil, bir süzgeçten geçirerek olması gerektiğini düşündüğü şekilde anlatıyor (Hatta çevirilerinde bile bu yolu izlemiş). Anlatılarında gerçekçiliği artırmak için bazen anlattığı olayı birinden duymuş, bir yerden okumuş olduğunu; tüm ayrıntıları kendisinin de bilmediğini söylüyor. Böylece okuyucuyla arasında daha samimi ve eşit düzeyde bir ilişki de kurabiliyor. Son olarak şunu belirtmek isterim ki Tanzimat roman ve hikâyeleri bugünün okuyucusu için hem düşünsel hem de edebi anlamda basit kalabilir. Ancak ben bu eserleri salt edebi bir kaygıyla okumuyorum. Amacım edebiyattaki gelişimimiz yanında toplumumuzdaki değişimi de görebilmek. Çünkü tarih kitapları bize sadece olayları anlatıyor, bu olayların toplumdaki etkisini ancak roman ve hikâyelerden görebiliyoruz. Bu yöndeki okumalarıma merakla devam edeceğim. Yeni kitaplarda görüşmek dileğiyle:)
Hikaye Anlatan Adam: Ahmet Mithat
Hikaye Anlatan Adam: Ahmet MithatNüket Esen · İletişim Yayınevi · 20143 okunma
··
91 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.