Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

266 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Dorian, Ahh Dorian - ebedi güzelliğin hazin sonu-
"Toplumun ahlak dışı ilan ettiği kitaplar, topluma kendi ahlaksızlıklarını gösteren kitaplardır, sadece o kadar. " (s. 260) Esasen şair olarak bildiğimiz Oscar Wilde, bu kitabını da bir şiir gibi kaleme almış. Kitabı okurken bir Shakespeare oyununda hissettim kendimi zaman zaman. Karakterlerin konuşmaları kendi içinde çok şiirsel olduğu kadar aynı zamanda hepsi birer özlü söz gibi de. Zaten Oscar Wilde, bu eseri kendi düşüncelerini, estetik, sanat hakkındaki fikirlerini anlatmak için kurgulamış. Kitap boyunca herkesi dış görünüşüne hayran bırakan güzellikteki başkarakterimiz Dorian Gray, kendisine miras kalmış, parayla derdi olmayan masum bir gencimizdir. Ne var ki bir gün ressam Basil Hallward'ın onun portresini yapmak istemesi ile yaşamı değişir. Portresi yapıldığı sırada ressamın evine Lord Henry gelir ve Dorian'a o da hayran kalır. Saf güzelliği ile zaten her gören Dorian'dan etkilenir. Ancak bu kez Dorian da Lord Henry'nin fikirlerine hayran kalır ve ne dese doğru kabul eder, adeta Lordu ilahlaştırır. Lord Henry ise daima haz ve estetik düşkünü biridir. Bu sebeple de güzel olan ve haz veren her şeyin peşine düşer. Dorian bu özellikleri ile taptığı lordun yoluna düşer, hatta onu aşar. Ara ara ressamın Dorian'ı düştüğü bu kötülük kuyusundan çıkarmaya çalıştığını izlesek de bunda başarılı olamadığı gibi zararlı çıkan da kendisi olur. Her ne kadar kitap yazıldığı dönemde ahlaksızlığa özendiriyor, onu öğütlüyor gibi algılanmış olsa da bana göre tam tersi bir durum söz konusu. Kitabın içinde adeta bir şeytan gibi resmedilmiş bir Lord Henry ve tam olarak olmasa da iyiliği temsil eden bir ressamımız - Basil- var. Gidişata baktığımızda Dorian şeytanın yolundan gitse de sonunda bu günahlarının cezasını bulur. Hatta kitabın sonlarına doğru yazar günahın ardından gelen cezanın arındırıcılığından dem vurur. Kısacası, Dorian Gray aslında kavuştuğu daimi güzellik ile beraber yaptığı günahların cezasını da kendi portresine yüklediğinden bu kadar rahattır. Yazar bu yükleyişi şöyle nakleder: "Bu portre vicdanı olup çıkmıştı." Yani, sanki günahları işleyen kendisi değil gibidir. Oysaki bunlar zamanla ruhunda derin yaralar açar ve onu hazin sona götürür. Ayrıca burada Lord Henry'ye de değinmek gerekir. Lord Henry karakteri üzerinden görüşlerini dinlediğimiz Oscar Wilde'ın kadınlar hakkındaki fikirlerinden kesinlikle hoşlanmadım. Kitapta kadın karakterler sürekli süs püs peşinde, hiçbir derinliği olmayan ve sanki sadece erkeklerin hayatının içindeki bir nesne gibi görülmüş ki zaten üzerinde durulmaya değer bir kadın karakter bile yok kitapta. Hepsi birer figüran gibi sadece. Özellikle Sybil Vane karakterinin ölümünden sonra Lord Henry'nin bu konuya yorumu gerçekten çok bencilcedir. Hayatında kimsenin onun için intihar etmediğini söylerken buna arzu duyar. Hayatındaki bir deneyim olarak algılar bu durumu. Kadınları zaten sürekli yaşamına farklılık katacak nesneler olarak gördüğü tüm cümlelerinden bellidir. Yine Dorian Gray da bu ölümü çok bencilce bulur, kendisini bu acı ile bırakıp gittiği için Sybil Vane 'e kızar. Sonuç olarak kurgusu, karakterleri, akıcılığı, hikayesi ile muhteşem bir kitap. Sırf kötü fikirler yüzünden silinemez tüm bu güzellikler, kesinlikle okunmalı ancak içinde söylenenlere de dikkat ederek.
Dorian Gray’in Portresi
Dorian Gray’in PortresiOscar Wilde · Karbon Kitaplar Yayınları · 201973,7bin okunma
·
83 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.