Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

239 syf.
·
Puan vermedi
Ahmet Mithat Efendi, Namık Kemal’in Magosa sürgününden birkaç gün sonra Rodos’a sürülmüştü. N. Kemal’e Ziya Paşa türünden bir yakınlığı yoktu ama Abdülaziz’in muhalefete izin vermediği 1872 yılında onun yazdıklarını da uygunsuz bulmaları doğaldı ne de olsa Yeni Osmanlılığın babası Mithat Paşa’nın yetiştirmesiydi, hatta ismindeki Mithat mahlası meşhur Mithat Paşa’dan gelmekteydi. Ancak Ahmet Mithat Efendi hiçbir zaman kendi düşünceleri nedeniyle sürgün edildiği gerçeğini kabul etmedi, zaten Rodos sürgününden döndükten sonra da iktidarlara muhalif olmadı. Hatta yenilikçi birçok fikre muhalif olmayı tercih etti. Tutucu bir yazar olarak 33 yıllık Abdülhamit İstibdadında sansüre uğramadan neşriyat yapabildi, etliye sütlüye karışmaması sayesinde yalılar, konaklar sahibi oldu. Jön Türk romanını, 1908 devriminin heyecanlı günlerinde yazdığı ve birden kendisinin Jön Türkler ’in ilk kuşağından olduğunu hatırlayıp, yeni kuşaklara hatırlatma gayretleri ile yazmış olabileceğini düşünebiliriz. İstibdatın çöktüğünü görünce o da devrimin yanında yerini almıştı. Eserin yayın tarihine bakılınca alelacele yazıldığı anlaşılmaktadır. Ancak eserdeki Nurullah tıpkı kendisi gibi bir Jön Türk olmamasına rağmen sürgün edilir ve bir kez bu cezayı yedikten sonra da başkaları tarafından Jön Türk olarak kabul edilir ve İstanbul’a 1908’den sonra kahraman olarak döner. Kitaptaki kahramandan tek farkı Ahmet Mithat Efendi sürgünden döndükten sonra 1908 devrimine kadar Abdülhamit Rejimiyle uzlaşarak ve hatta kendi hamisi Mithat Paşa’nın düzmece mahkemesinde bile hamisinin yanında durmayarak kariyerinin köşe taşlarını örecekti. Elbette 1908’den sonra eski bir Jön Türk olduğunu hatırlamak ve hatta bu isimde bir roman yazmak itibarını da kazanmasına yardım etmeyecekti. Roman, Tanzimat nesrinde alışık olduğumuz kötü kadın hikâyesidir. Bu kez kadınımız henüz çocukluktan gençliğe yeni adım atmış ama buna rağmen feleğin çemberinden yaşayarak değil ama gördüğü eğitimle geçmiş, son derece bize uymayan Avrupai düşünceleri erken edinmiş bir fettan. Serbest evliliği, kadınların boşanma hakkını ve sevdikleriyle evlenmeleri gibi fikirlerinin yanı sıra, erkeklerle eşit olmak gibi feminizm gibi Ahmet Mithat’ın asla kabul etmeyeceği fikirleri savunuyor. Yazarımız daha sonra Yeşilçam’da “gazoz içerisine katılan ilaç” olarak tecavüzcü amcaların kullanacağı yöntemi tersinden 15-16 yaşlarındaki küçük kıza, Ceylan’a yaptırıyor. Kurbanımız Nurullah Bey, evlenmek için tertemiz bir kız ararken bu küçük komşu kızıyla dans etmek ve içki içmek dışında bir niyet taşımamasına rağmen içkisine Ceylan tarafından katılan afyon ile farkında olmadan bu fettan, küçük kızı hamile bırakıyor. Kızın hamile olduğunu öğrenince de evlenmek dışında tüm çözümlere evet diyor. Hemen sonra da gidip hayallerindeki namuslu kızı istetiyor ve Ceylan’ın dünyanın en kötü insanı olmasına, kendinden intikam almasına yol açan sürecin başlamasında da elbette hiçbir katkısı olmuyor. Ceylan, alafranga bir baba ve rakkase (dansöz) bir anneden (Sezayidil) -isminden ve eski mesleğinden çıkarılabileceği gibi cariye kökenli- olduğu için genetik olarakta yatkındır böyle “kötülüklere”. Bu arada Ceylan’ın annesi Sezayidil kızının arkadaşı erkek güzeli kahramanımızla karşılıklı bakışlarla bir işveleşme süreci de yaşamıştır. Bu yaşlı kadın tacizine Haz. Yusuf tavrı göstermemeye eğilimli Nurullah, bu bakışlara her türlü anlam yükleyerek cevabi bakışlar fırlatmasına rağmen, işi ilerletmeye fırsat bulamamaktan ve yakasına yapışmış olan Ceylan’dan yakasını sıyıramadığından bakışmalar öteye taşınamamış akabinde de Ceylan’ın kurduğu aşk tuzağına düşülmüştür! Jön Türk, bir küçük kötü kadının ne gibi kötülükler yapacağını anlatan ana hikâye etrafında, 1908 hareketine yaranabilmek ve uzlaşarak benimsediği istibdadı yerden yere çalarak betimlediği dönem romanı. Ahmet Mithat Efendi’nin son romanı.
Jöntürk
JöntürkAhmet Mithat Efendi · Beyaz Balina Yayınları · 2005331 okunma
·
159 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.