Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

252 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Zorlukla geçen 37 yılın mektupları!
Vincent Van Gogh! Pek çoğumuzun "Yıldızlı Gece" tablosuyla tanıdığı büyük ressam. Peki yaşadığı dönemde de böyle anılıyor muydu? Herhangi birisi onun ressam olduğunu biliyor muydu? Vincent Van Gogh'un hayatında diğer pek çok ünlü sanatçının hayatında karşı karşıya kaldığı şeye rastlıyoruz; tanınmamak, yoksulluk, keder! İncelememde Van Gogh'un hayatından bahsetmek istiyorum, eserlerine baktığımızda tüm hayatını tablolarla, çizimlerle geçirdiğini sansak da aslında Van Gogh gençken dini eğitim alıp dine yönelmek istiyor. Buna karşı ilgisi olmasını ailesi de destekliyor. Ardından Van Gogh heyecanla eğitim almaya başlıyor fakat dini eğitim onu çok sıkıyor. Sıkmaktan çok ağır geliyor da diyebiliriz. Din adamı olmanın zor bir şey, bir yük olduğunu hissediyor ve eğitimi bırakıyor. Önceki mektuplarında hep İncil'den alıntılara, hep bir umut barındırmasına ve dini cümleler kurmasına rastlıyoruz. Fakat dediğim gibi bu süreç pek de uzun sürmüyor ve din adamı hevesleri yarıda kalıyor. Adından resme dönüyor. Çalışmalar yapmaya, tekrar tekrar deneyerek güzel çizimler yapmaya başlıyor. Maddi durumunda sıkıntılar olduğu için ailesiyle yaşamaya başlıyor fakat bu durum da bir süre sonra sıkıntılar yaratmaya başlıyor çünkü Van Gogh kendisini fazlalıkmış gibi hissediyor. Hayatının bir döneminde Kee Vos isimli dul yeğenine karşı hoş duygular besliyor. Bunu ona söylediğinde reddediliyor. Amcası ve ailesi tarafından da hoş karşılanmıyor ve Van Gogh kendisini istenmiyormuş gibi hissediyor. Ardından kendi evinde yaşamaya başlasa da maddi sıkıntılardan kurtulamıyor. Bunu da mektuplarda kardeşinden sıkça para istemesinden anlıyoruz. Bazen para değil çizim yaptığı kâğıtlardan da istiyor. Model tutmak, modele bakarak çizimler yapmak çok hoşuna gidiyor. Bunun için de yine ailesinin ve kardeşinin olumsuz tepkilerini duyduğu hâlde hamile bir sokak kadınını evine alıyor. Onu model olarak kullanıyor ve hamile olduğu için acıyarak ona yardımcı oluyor. Burada çok fazla tepki gördüğünü mektuplarda hep kendisini savunma ihtiyacı duymasından anlıyoruz. Ardından o kadınla da herhangi bir ilişkisi kalmıyor ama hamile veya çocuklu bir kadın gördüğünde ne kadar etkilendiğini mektuplarında hep anlatıyor. Uzun zaman sonra kardeşi Theo hasta bir kadına yardımcı olduğunu anlattığında Van Gogh da kendisini hatırlayıp tekrar tekrar savunmaya devam ediyor. Buradan o kadına bir süre de olsa ne kadar bağlı kaldığını anlıyoruz. Van Gogh'un hayatı oradan oraya sürüklenerek ilerliyor. Hep bir keder, hep bir yoksulluk yanıbaşında oluyor. Ünlü ressam Paul Gauguin yakın arkadaşlarından birisi ve bir süre onunla beraber yaşıyorlar. Aynı yerleri kendi bakış açılarıyla çizip farklara bakıyorlar. Van Gogh güzel bir hayatının olduğunu düşünürken aniden aralarında bir tartışma başlıyor ve Van Gogh tahmin edilemeyecek bir şekilde kriz geçirmeye başlıyor. Paul Gauguin o anı "arkama döndüğümde bıçakla üzerime geldiğini gördüm" diyerek anlatıyor. Korkuyla beraber Paul Gauguin evden kaçıyor ve bunun ardından kriz geçirmeye devam eden Van Gogh kendi kulağını kesiyor. Bunun üzerine zihin karışıklığıyla kulağını bir kadına götürüyor, karmaşa halindeki dakikalardan sonra onu gören insanların şikâyetiyle zihin hastalıkları hastanesine götürmek üzere evine birileri geliyor. Van Gogh bir süre hastanede kalıyor. Bu süre zarfında hiç çizim yapamıyor. Hastaneden ayrıldıktan kısa süre sonra tekrar kriz geçiriyor ve hastaneye tekrar kaldırılıyor. Bu sefer çizim de yapmasına izin veriliyor ve Van Gogh hastaneye alışıyor. Hatta orada çizim yapmayı sevdiğini de kardeşine söylüyor. Ardından tekrar hastaneden taburcu olup evine yerleşiyor. Van Gogh'un ikinci krizinin sebeplerinden birisi de kardeşi Theo'nun evleneceğini haber vermesi olduğu söyleniyor. Çünkü eğer evlenirse Van Gogh kardeşinin maddi konuda artık kendisine yardımcı olamayacağını düşünüyor. Ki Van Gogh'un hayatının en büyük sıkıntısı da maddi sıkıntılardır. Theo evleniyor, çocuk sahibi oluyor, Van Gogh tüm bunları mektuplarda (bence) ufak da olsa soğuk bir şekilde kutluyor. Buna kıskançlık da denilebilir. Çünkü Van Gogh kardeşine çok bağlı birisiydi. Mektuplarında da yanında olmasını istediğini pek çok kez söylüyor hatta "o manzarayı sen de görmeliydin" tarzında cümleler kurarak tüm güzellikleri, mutlulukları onunla paylaşmak istediğini belirtiyor. Van Gogh bu sıralarda evinde kendisini bir silahla vurarak öldürüyor. Ölümünün sebebi olarak, kardeşinin artık ona destek olmayacak olması ve geçirdiği krizler dolayısıyla hayatının bir amacı yokmuş gibi hissetmesi denilebilir. Aslında buna yalnızlık da eklenebilir. Sanatsal yetersizlik, maddi yetersizlik, duygusal yetersizlik Van Gogh'un hayatını sonlandırmasında etkili oluyor. Kardeşiyle aralarında tahmin edilemeyecek kadar büyük bir bağ olduğu zaten bu mektuplarda anlaşılıyor fakat gerçek hayatta da kardeşi Theo, Van Gogh öldükten kısa süre sonra hastalanıp hayatını kaybediyor. Mezarı Van Gogh'un mezarının yanına koyuluyor ve iki mezarın arasına sarmaşık dikiliyor. Kısa süre içinde bu sarmaşık büyüyor ve iki mezarı hiç ayrılamayacak şekilde kaplayıp birbirine bağlıyor. Kısacası Vincent ve Theo kardeşler öldükten sonra da ayrılmıyor. Genelde yazarların mektuplarını okuduğum için edebi mektuplara alışığımdır fakat Vincent Van Gogh'un mektupları da bir yazar kadar güzeldi. Ne demek istediğini çok iyi bir şekilde anlatan bir insanmış diyebilirim. Samimi iki kardeşin mektuplarını okumak kardeş değerini ve bir nevi Van Gogh'un hayatını anlattığı için çok etkileyiciydi. Zihnimde soru işareti bulunan her yer bu kitapla cevaplandı. Van Gogh aslında kardeşine yazdığı mektuplarda günlük yazıyormuşçasına samimi ve dürüst davranıyormuş. Bu da hayatının pek çok kısmında davranışlarının açıklanmasının açısından çok önemli. Van Gogh'un hayatı önce mektuplarıyla araştırılmalı diye düşünüyorum. Mektup okumayı seviyorsanız (okurken her ne kadar birinin mektuplarını izinsiz okuduğumuz aklınızdan çıkmasa da) okumanızı tavsiye ediyorum. Onun tam manasıyla kederli dünyasıyla tanışmış olacaksınız. Van Gogh dünyaya çok farklı pencelerden bakan bir ressamdı. Onun eserlerini muhtemelen biliyorsunuzdur. Ben onun eserleriyle çok küçük bir yaşta resim dersinde tanışmıştım. "Yıldızlı Gece" tablosunu çizmiştik ve "gökyüzünün ne kadar ilginç bir yorumu" diye düşünmüştüm. Hâlâ daha tablolarına heyecanla ve düşünceli bir tavırla bakarım. Diyebiliriz ki bu dünyadan bir Vincent Van Gogh geçti!
Theo'ya Mektuplar
Theo'ya MektuplarVincent Van Gogh · Yapı Kredi Yayınları · 20136,2bin okunma
·
99 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.