Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

80 syf.
6/10 puan verdi
Bir kitabı değerlendirirken onu ait olduğu şekliyle ele almanın gerçekten önemli olduğunu düşünüyorum ve bu şekilde dürüst davranarak inceleme yazan insanların sayısının az olduğunu belirtmem gerekir. Elbette bizim belirteceğimiz hususlar bir kitabın uzun vadede çok ya da az okunmasını sağlamayacaktır. Bir eser her zaman için okuyucunun gönlünde yer ettiği ölçüde okunup anılmaya devam eder. Dolayısıyla incelemeyi yazarken yazarın bu yolda yeni olduğu ön kabulüyle yola çıkmak gerekir. Felgu, bir yazarın ilk kitabı. Doğrusunu söylemek gerekirse yazarların dikkat çekme kaygısından dolayı kitaplarının isimlerini alışık olmadığımız kelimelerden oluşturması beni rahatsız etmiştir eskiden beri. Lakin eseri okuyunca yazarın popüler olma kaygısı taşımadığı kanaatine vardım ki bu beni rahatlattı. Eser, Gök ve Kök olarak iki bölümden ve toplamda on iki öyküden oluşuyor. Kitaba ismini veren öykü Felgu ise yanmış Arad köyü ve bir çeşit manevi hastalığın, yarım kalmışlığın izlerini taşıyor kendi içerisinde. İlk olarak Gök bölümünden ve oradaki hikayelerden bahsetmek isterim. Bu bölümde yazarın daha çok okuru hayal etmeye yönlendiren, bilinmeyen zamanlarda ve coğrafyalarda geçen mistik ya da kadim ezgileri barındıran öyküleri yer alıyor. İs adlı öyküsü, kaderin hüzünlü yönünü anne ve kız üzerinden anlatıyor. Kıran adlı öyküsü insana doğa bir şekilde ondan çaldığımız şeylerin bedelini ödetiyor cümlesini kurduruyor. Gök, Taş ve Yüzü adlı öyküsü mistik ve masalsı bir havayı solumanızı sağlıyor. Kök bölümü, biraz daha içimizden, köyümüzden daha yakınlardan seslenen öyküleri içeriyor. Mistik havadan köklerimize bir dönüş yapıyor yazar. Su adlı öyküsü bir sevginin neden olabileceği durumları tıpkı Yusuf u Züleyha’yı anlatır gibi şiirsel bir şekilde aktarıyor. Sınır adlı hikayesi sanki anadoludan kopmuş yürek sızlatan türkülerin dile gelmiş hali gibiydi. Yine bu bölümde Ev isimli bir hikaye yer alıyor. Gündelik hayatın o sadeliği ve memleketin hoş kokusu sinmiş. Aslında Ev yerine Yuva ismi daha güzel olabilirdi çünkü bu öyküde bir bina değil orayı kıymetli kılan duygular anlatılıyor. Çünkü ancak yuva birbirini bekleyenlerin heyecanını barındırır içinde. Tıpkı Fadime ve Emin’in içimizi ısıtacak duyguları gibi. Genel olarak kitabı değerlendirecek olursam yazarın öyküleri gerçekten öykü gibiydi yani son zamanlarda karşımıza çıkan bu deneme ya da anlatımı yoksa hikaye mi diyeceğim bir durumu yaşamadım. Gülşen Funda’nın dilinin özgünlüğe ulaştığını söylemek için henüz çok erken fakat şiirsel dili gerçekten muazzam yansıtıyor eserine. Bu açıdan baktığımızda Nazan Bekiroğlu’nu anımsattığını söyleyebilirim. Yazarın bizi böyle masalsı yolculuklara yeniden çıkarması ümidiyle, keyifli okumalar diliyorum.
Felgu
FelguGülşen Funda · Ketebe Yayınları · 202074 okunma
·
450 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.