Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

384 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Bir süredir karşıma çıkan bir kitaptı, bir de Filistin-İsrail meselesi ile ilgili bir şeyler öğrenmek istediğim açıkçası bu kitabı seçtim. Normalde böyle durumlar için bilgi içerikli kitaplar tercih edilir fakat seçimimden memnunum. İçerik olarak yazar bazıları kurgu olsa da gerçek olaylardan bahsetmiş ve araştırarak yazmış. Doğrulama için daha fazla ileri gitmeye gerek yok. Kitap gerçek ve kurgu ile karışık yazılsa da yaşanılanlar gerçek; herkesin gözünde yıllardır olan şeyler…(!) Kitaba ‘harika’ veya ‘çok güzel’ demek istiyorum ama içeriğinden dolayı diyemiyorum. Yakışmıyor bence. Başka diyecek bir şey de bulamıyorum. Genel olarak üslubu, bilgi açısından doyurucu ve harika bir kitaptı. Hiçbir kelimesi boş değil her kelime de bir yaşanmışlık var ve okurken iliklerinize kadar hissediyorsunuz; acıyı da mutluluğu da karakterlerle birlikte yaşıyorsunuz. Nahr’in Um Buraq’la partiye gitmesi ve sonrasında başına gelenler o kadar üzdü ki beni bir ara acaba bıraksam mı, neden başladım dedim ama merak ettiğim için de devam ettim. Nahr’in toplumsal kalıplarla büyütüldüğü için evliliğin büyüsüne kapılıp erken evlendiğini düşünüyorum, bu yüzden yanlış kişiyi seçti ama Mhammad’in gitmesi Nahr’in suçu değildi. Çünkü Mhammad’de sevmediği biriyle evlendi ve sonra mutsuz olduğu için kaçtı. Nahr’in, evliliğinin iyi gitmemesinden dolayı hayal kırıklığı yaşadığını; bu darbe ile de hayal kırıklığı büyüdüğü için Um Buraq’ı teklifini kabul edip partiye gittiğini düşünüyorum. Kitabın sonlarında Um Buraq özür dileğinde senin suçun değildi, benim seçimim dedi ama yaşadığı şeylerde o yolu seçmesinde etkili oldu. Mhammad’e o kadar öfkeliydim ki uzun zamandan sonra hastanede karşılaştıklarında bende Nahr gibi hissettim. Şimdi böyle yazınca çok yüzeysel anlatıyormuşum gibi hissettim ama kitapta bundan daha fazlası var; Nahr bu olayları kendi ağzından kaldığı hücrede yazarak anlatıyor. Kitabın sonuna kadar onu bu hücreye düşüren ne diye merak ediyorsunuz zaten olayların dehşet verici durumları sizi onların yılardır ülkeden ülkeye mülteci olarak yaşadığı gibi oradan oraya sürüklüyor. Bir yere ait hissetmemek oradan oraya sürüklenmek gittiğin yerlerde dışlanmak gerçekten çok zor, ağır bir yük. Önce Filistin’deki evlerinden Kuveyt’e sonra Ürdün’e gitmeleri… Kitabın asıl güzel kısımları bana göre; Mhammad kaçıp gittikten uzun bir süre sonra Nahr’in ailesi ondan boşanmasını ve yeniden evlenmesini söylüyor ve kardeşi kimlik meselesini halledip Nahr’i Filistin’e yolluyor, Mhammad’in kardeşi Bilal ve annesi ile tanışması ile başlıyor. Olayları anlatmayacağım sadece okuyun, Ama Bilal’in Nahr’e olan davranışlarını, onu dinlemesini ve onunla konuşmalarını ve birlikteliklerini beğendim. Bu yüzden kitapta en sevdiğim karakter Nahr’den sonra Bilal. Nahr’in yıllarca hücrede kalıp Bilal’den ayrılması çok acı verici kim bilir ne kadar insan ailesinden uzakta nedensiz saçma sebeplerle bu şekilde kaldı? Beni az da olsa sevindiren sonunda kavuşmaları… Yani Umarım Nahr’in düşündüğünün aksine daha fazla vakit geçireceklerdir, geçirmişlerdir. Yani inşallah bir araya gelmişlerdir. Yazar burada okurun hayal gücüne bırakmış gibi aslında biraz daha uzun olsaydı fena olmazdı. Filistin’deki insanların, yıllarca savaşla yaşayan insanların, mültecilerin, haksız yere hücrelere atılan insanların neler yaşadığı ve toplumsal kalıpların zarardan başka bir şey vermediği hayatlar hakkında bir şeyler öğrenmek istiyorsanız ince güzel yazılmış acı dolu bu kitabı okuyun.
Against the Loveless World
Against the Loveless WorldSusan Abdulhawa · Atria Books · 20204 okunma
·
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.