Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

204 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
GÖÇMEN KIZI “Hayatta olduğumuz sürece yenilikler, sürprizler, değişiklikler hep bizi bekliyor olacak. Belki iyi, belki kötü… Her gün bir öncekinden farklı olacak. Ve biz bu belirsizlik ve sürprizlerle yaşamayı seviyor olacağız.” “Her şey zekâ ve yetenek değildir! Bunlar mutlu etmez insanı. Merhamet ve olumlu bakış açısı çok önemli. İnsanları olduğu gibi kabul etmeyi bilmeli.” “Mutlu olmak istiyorsan, ne kadar anlatırsan anlat, anlamayacağını bildiğin kişi ve durumlar için enerjini boşa harcamamalı. Gülüp geçmeli. Şu hayat denen kısacık kum saatini iyi değerlendirmeli. Önceliklerini belirlemeli ve şunu yapmadan ölmek istemiyorum dediklerini öne çekmeli.” “Her anın keyfine vararak, hayatın keyfini çıkararak yaşamak lazımdı. Yarın çok daha iyi olacak umudu taşımak yerine bugünü güzelleştirmekti marifet.” ✏ Adelina (Nilay), Viktorya (Halide), Aleksandır (Hayri), Elena (Nesrin), Mehmet, Ramazan öğretmen, Özgür, Ali Çınar ve diğer karakterler ile farklı hayatların içinde beraberce yol aldık. Okurken o kadar keyif aldım ki, eser tek kelime ile *Mükemmel*. Aslında bu kadar iyi olacağını yüreğim hissetmişti. Sosyal medyada kitabı gördüğüm gibi âşık oldum öncelikle kapak tasarımına ve bu kitabı almalıyım diyerek yazarı ile iletişime geçtim. Bu eseri okumak için can atıyordum. Kavuştuğum gün ise hayranlık ile izledim ilk önce. ✏ Esere ilk başladığımda anlamadığım bir hüzün çöktü yüreğime, belki de gözlerim ile değil de yüreğim ile okuyor oluşum ve hissederek okumam buna etkendi. Yalnız bu eseri okuduktan sonra Bulgaristan’dan gelen Türklere bakış açım daha farklı olacak. Onların yaşadıklarını ben yaşamış olsaydım dayanabilir miydim bilemiyorum. Onlara yapılan zulüm, Türkçe konuşma yasağı, “sert” asimilasyon … Komşuları Kaka Gena şikayeti ile Türkçe müzik dinliyor olduklarından, kasetleri polislerin gelip toplaması, hiçbir şeyde özgür olamamak… Türk isimlerinin yasak olması… Vatanlarına yıllardır gelememeleri ve Turgut Özal sayesinde onlar için bir imkân doğması güzeldi. Ancak bedeli de ağır olmuş her biri için. Evini, yerini, malını, anılarını ve kısacası her şeyi bırakıp özgürlüğü için bunları feda etmeleri hem de sıfırdan başlamak uğruna. Her şeyden önce ÖZGÜRLÜK ... Özgürlüğünü kazanmak için birçok şeyden vazgeçmek… Söyleyin hangi birimiz özgürlük için onların yaptıklarını yapabiliriz. Bizler çoğumuz vatanımızın kıymetini bilmiyoruz. Okurken ara ara gözlerim doldu. Yaşadıkları acıları, hüzünleri hissettim. Onların topraklarımıza ve ki onların da yıllar öncesi bu topraklarda dedelerinin yaşamış olduğu toprakları onlara çok görerek Bulgar diye adlandırdığımız kendi milletimizden olanları hep eleştirmedik mi… onların çalışkanlığını kıskanıp dişinden tırnağından edindikleri malları kıskanıp, gelmeler adam oldu topraklarımızda demedik mi… Her birimiz farklı bakış açısı ile baktık hep onlara. Bizde kadın çalışmaz deyip işe gönderilmezken, onlar 89 da gelip fabrikalara girip çalışarak bizlere de öncü olmadı mı… Şu anda yaşadığım yerde fabrika sahipleri köy köy dolaşıp yalvarmış halka çalışmaları için. Bulgar dediğimiz Türklerin aslında bizlere de ne kadar faydası olduğunu bilemedik… Artık bakış açısını özellikle bu eser ile değiştirme zamanı… ✏ Adelina çocukluğunu düşünürken, iyi ki şimdiki teknoloji yoktu o zaman deyişiyle ben de kendi çocukluğuma gittim. Şükürler olsun ki, çocukluğumu ben de doya doya yaşadım, hem de en güzelinden. ✏ Adelina (Nilay)’ın çay ile tanışması ve düşünceleri beni gülümsetti. Türkiye’ye geldiklerinde Bursa’daki akrabalarının onları tanımaması ve ilgisizliği beni de üzdü. İnsanlık ölmüş… Ve ki yedi kat yabancı olan şoför Mehmet’in, akrabalarının sahip çıkacağı yerine onun sahip çıkıp yardımcı olması, samimi, sıcacık bir dostluk ile evinde misafir etmesi ne güzeldi. Mustafa beyin Nilay’a Atatürk’ü anlatması da ayrı bir güzeldi. ✏ S.57 de bahsedilen el âlem denen sosyal baskı her yerde karşımızda değil mi? Toplumun, başkalarının düşünceleri ve beklentileri üzerine kurulmuş olduğunu, asıl benliklerin gizlendiği, rol yapıldığı ve yüzeysel yaşandığı diyerek çok güzel ifade etmiş yazarımız satırlarında. Aslında bir çoğumuz şu el âlem denen sosyal baskıya takılıyoruz… El âlem için değil kendisi için yaşamalı insan. Bir insan aile değerlerine saygı gösteriyorsa, örf ve adetlerine göre yaşıyorsa el âleme artık ne düşer siz deyin. ;) Daha çok ta kadınlarımızın giyiminden ve davranışlarından sorumlu sanırım şu el âlem. Bu arada namus kavramı giyime göre test edilemez… ✏ s.66 da yazılanlarda beni fazlası ile etkiledi. Yorumun başında yazdığım gibi, el memleketinde Türk diye işkencelere maruz kalmak, Türkiye’de Bulgar diye ötekileştirilmek, dışlanmak … Bulgaristan’da Türk – Türkiye’de Bulgar… Ne kadar üzücü ve yürek parçalayıcı bir durum. ✏ s.67 de bahsedilen kahvehane kültürü de ayrı bir konu. Orada boşa giden zaman… İçine kapanık bir toplum… Dar görüşlü insanlar… Siyah feraceler… Ahlak ve namusun, giyimle derecelendirilmesi hiç hoş değil bana göre de… Ah bu ÖNYARGILAR… Şu kahvehanede boş boş oturan kişilerin, bir de kahve önüne konulan sandalyeler ve gelen geçen kadınları yiyecek gibi süzmesi, laf atması ne kadar mide bulandırıcı. Bir de o kadının giyimi de azıcık özenli ise yapılan yakıştırmalar… Gelişemiyoruz arkadaş, yok gerçekten gelişmek istemeyen bir milletiz… ✏ s.134 te erkeklerin düşüncesi, kadınlar için teklifi reddettiklerinde naz yapıyordur… Kadın istese neden naz yapsın ki… ✏ Nilay’ın erken yaşta evlenmesi, eşine her koşulda kendinden fedakârlık ederek destek olup onun bir yerlere gelmesini sağlamış olması güzeldi ancak değer bilene… Bu defa evlilik sonrası özgürlüğü için yapmış olduğu fedakârlıklar, özgürlük için ödediği bedelleri her kadın yapamaz. Ben o konuda çok iyi anlayabiliyorum. Yaşamayan o duyguları bilemez, anlayamaz… Bir erkek o kadar mı sömürücü oluyor derseniz, daha üstünü bile var. Kadınların parasını yemeye alışmış bir erkek grubu her zaman vardır toplumda… ✏ İkinci özgürlük sonrası rastlantı sonucu tanıştığı kişi ile uyum sağlaması, gezdikleri yerlerde ben de ikisi ile beraberdim. Eserin mis gibi tarih kokması, tarihi yerleri onlarla gezmiş olmam bana büyük bir zevk verdi. İnternetten de araştırdım tüm gezdikleri yerleri. Ve ki o karavan benim de hayalim. Ancak ben yurt dışı değil de, yurt içi olmasını istiyorum. Onlar gibi doğa ve kültür gezileri benim de hayalim. ✏ Pandemi bu eserde de konu olmuş; bu hastalığın herkese, zamanın ve özgürlüğün kıymetini bildirmesi, en ufak bir şeyin bile ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatmış olması güzeldi. Açıkçası bazı değerlerin kıymeti zorla bildirilmiş oldu insanoğluna. ✏ Bu harika eser için yazarımıza çok teşekkür ediyorum. Kitabın ilk önce kapağı, sonra yazarı ve şimdi de içeriği ruhuma ve yüreğime öyle bir dokundu ki, ben ne okumaya ne de yorum yazmaya hiç doyamadım. Okurlara bu eser kesinlikle tavsiyemdir, sizlerin de beğeneceğinize yürekten inanıyorum. Bu eser sizlere çok güzel bir değer katacak. Yazarımızın eline yüreğine sağlık diyorum, sevgiyle ve hoşça kalın. Bol okurları olur inşallah. Nuray Çalışkan Sokak Yayın Grubu #nurayçalışkan #göçmenkızı #okudumbitti #yorum #sokakyayınları
Göçmen Kızı
Göçmen KızıNuray Çalışkan · Sokak Yayınları · 202125 okunma
·
423 görüntüleme
Nursemin Doğan okurunun profil resmi
1000 kelimelik bir yorum oldu. Okuma hayatımda en uzun yorumum 😍📖✏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.