Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

342 syf.
·
Puan vermedi
Tanrı olmak istemeyen bir tanrı hakkındaydı… Gelecekte dünya yok olmuş ve kaçmayı başaran insanlar farklı bir gezegene yerleşmişler. İnsanlar sahip olduğu teknolojiyle gezegenin yerel halkını mağlup etmiş ve gezegenin yönetimini ele geçirmişler. Teknolojide o kadar ileriye gidiyorlar ki gezegene ilk gelen insanlar kendilerini tanrı olarak görmeye başlıyor ve diğerlerini bu teknolojiden yoksun bırakıyor. Teknolojiden habersiz insanlar da tanrılara sihir yaptıkları için tapmaya başlıyor. İleri düzeyde bilim sihirden ayırt edilemez meselesi :) Böylece tanrılar diğer insanlar köleleştiriyor ve ayrıcalıklı konumlarına zarar gelmesin diye insanların teknolojik ilerlemelerini hemen bastırıyorlar. Beden nakli teknolojisi sayesinde sonsuz bir yaşama sahip olan Tanrılar insanları yaşadıkları hayatlara göre değerlendirip yeni yaşamlarında ona göre bir vücuda koyuyorlar. Reenkarnasyon. Tanrıların hoşuna gitmeyen bir iş yaparsanız kendinizi bir hayvana dönüşmüş bulabilirsiniz. Böylece bir kast sistemi kurulmuş oluyor. Kahramanımız Sam de tanrı olmasına rağmen bilginin insanlardan saklanmaması gerektiğini düşünerek “Ne Tanrı Ne Devlet” şiarıyla gökyüzü halkına savaş açıyor. Hikaye burada başlıyor. İlk bölümden sonra geriye gidilerek olayların o noktaya nasıl geldiği anlatılıyor. Bunu bilerek okursanız daha az kafa karışıklığı yaşarsınız. Burada 2 tür okuma da yapılabilir. Kitabın gelecekte geçtiğini ya da kitabın içinde yaşadığımız dünyamızı anlattığını söyleyebiliriz. Bizim dünyamızda da kitaptaki gibi başka gezegenden gelen teknolojide üstün varlıkların insanlara bilgi öğretmiş olabileceği tartışmaları nicedir var. Tanrıların Arabaları mod on hehe. Ama bu anlatılar bizim öykülerimizde ve mitoslarımızda kendine yer bulmuş. Mesela tanrıların sakladığı bilgileri gökyüzünden çalarak insanlara öğretmeye çalışan Prometheus. Ya da cennetteki yasak ağacın bilgi ağacı olduğu dolayısıyla Lucifer’in aslında insanlara bilgi öğrettiği gibi birçok örnek söyleyebiliriz. Bu yüzden modern bir Prometheus anlatısı da diyebiliriz aslında kitap için. Gökyüzünün diğer düşmanı Kara Tanrı Nirriti’nin Hristiyan yapılması da yerinde olmuş. Tarihte ilk kez ateist olarak adlandırılan kişi İsa’ydı. İsa gökteki tanrıyı yeryüzüne indirmişti. Daha da önemlisi tanrıyı kendi bedenine yani insan bedenine koymuştu. İsa’nın hümanist olarak görülmesi tevekkeli değil. Bu yüzden kitabın başlarında Sam’i niye İsa değil de Buda yaptı diye düşündüm açıkçası. Sonra Zelazny’nin katolik bir geçmişe sahip olmasına rağmen Hristiyan olmadığını öğrendim. Kitapta da Hristiyanlığa karşı olumsuz bir tavır takınmış zaten. Haçlı seferlerini bir yıkım olarak görüyor ve Tau haçını da özel olarak belirtiyor. Tau haçı ilk dönem Hristiyanlıkta dünyanın sonuyla, yıkımla özdeşleştiriliyordu. Kitaptaki son savaşı anlamak için bu bilgilerin önemli olduğunu düşünüyorum. Zelazny’nin burada Tau haçı ve kiliseye katolik geçmişinden gelen bilgilerle eleştiriler yaptığını düşünüyorum. Zira Tau haçının anlamı gnostikler tarafından çok farklı yorumlanıyor. Son olarak kitabı anlamak için derinlemesine Hint mitolojisi bilinmesi gerektiğini düşünmüyorum. Dili hakkında da GRRM’den alıntı yapayım :) "Roger bir şairdi. Önce, sonra, daima. Kelimeleri şarkı söylerdi."
Işık Tanrısı
Işık TanrısıRoger Zelazny · İthaki Yayınları · 2016410 okunma
·
469 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.