Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

96 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Chopin ve kadınları
Herkese merhabalar, 'Bir Çift İpek Çorap ve Başka Öyküler' kitabı üzerine henüz hiç inceleme yapılmamış. Bu kitabın daha fazla daha fazla ilgi çekmesi gerektiğini düşündüğüm için inceleme yapmaya çalışacağım. Öncelikle, Kate Chopin kimdir ? Asıl adı Katherine O'Flaherty'dir. 8 Şubat 1850'de Amerika, St Loius, Missouri'de doğmuştur. Annesi Fransız babası İrlandalıdır. Babasının erken ölümü nedeniyle annesi ve anneannesi tarafından büyütülmüştür. 19 yaşında evlenmiş ve eşinin ölümünden sonra hem bunalımdan kurtulmak hem de para kazanmak için yazmaya başlamıştır. Chopin, modern feminist edebiyatın öncülerinden kabul edilir. Öykülerinde ve romanlarında, kadın karakterleri ve onların isteklerini, arzularını, içinde bulundukları zorlukları, bireysellik kazanmak için mücadelelerini, onların güçlü ve zayıf yanlarını, umutlarını ve toplum beklentilerine karşı tepkilerini ele almıştır. Bununla birlikte kölelik, siyahilerin o dönemde gördüğü muamele, patriyarkal düzen , kutsal sayılan evlilik konularında eleştirilerde bulunmuştur. O dönem Amerika'da bu mevzular üzerine konuşmak çok da hoş karşılanmazdı. Bu yüzden Chopin çok fazla sevilmedi ve o dönemde değeri bilinmedi. Öykülere geçmeden önce bahsetmek istediğim bir diğer nokta, kitabın üslubudur. -Aslında bu kısmı tüm Amerikan edebiyatı için söyleyebilirim.- Kitabı okuduğunuzda Virginia Woolf'un üslubu gibi bir şeyle karşılaşmayacaksınız. Amerika çok uluslu ve çok kültürlü bir ülkedir. Ulus bilinci, kendilerine özgü edebiyat, kültür vs. oluşturmak için gayret göstermişlerdir. Bunu yaparken takıldıkları en önemli konu tabii ki dil konusudur. Evet, ortak dil olarak İngilizce konuşulur ancak herkes farklı bir milletten geldiği için büyük çoğunluk ikinci dil olarak konuşur. Yani herkesin İngilizce seviyesi aynı değildir. Yazarlar ve şairler öncelikle 'anlaşılmayı' hedefledikleri ve İngiliz edebiyatının ağdalı dilinden uzaklaşıp kendi edebiyat kültürlerini yaratmak istedikleri için daha sade ve kolay bir anlatım tercih etmişlerdir. Uzun uzadıya tasvirler, abartılı bir dil, söz sanatları, kelime oyunları vs. göremezsiniz. Herhangi bir Amerikan yazarın kitabını okurken bunu aklınızdan çıkarmayıp beklentinizi çok fazla yükseltmezseniz okurken çok daha fazla keyif alırsınız. Şimdi gelelim hikayelere, kitaptaki dokuz öykünün hepsi hakkında uzun uzadıya yazmak istemiyorum, zaten hepsi kısacık ve kolay okunan öyküler. Fazla detaya girememeye çalışarak en çok beğendiğim öykülere değineceğim. Kitaptaki sıralamaya göre gidecek olursam , ilk olarak 'Desiree'ın Bebeği' gelir. Bu öyküde, kadının bir eşya gibi değer görmesine, siyahi insanlara karşı yapılan insanlık dışı ayrımcılığa ve köleliğe değinilmiştir. Erkek kadını görür, beğenir ve ister, daha sonra erkek kadını istemez ve bırakır. Kadının herhangi bir şekilde karakter olarak ya da insan olarak bir değeri yoktur. Erkeğin arzularına göre alınır, verilir, gelir, gider. O zamanlar ve maalesef şimdi de olduğu gibi kadının toplum gözündeki değersizliğine dikkat çekilmiştir. Bir sonraki öykü 'Madam Celestin'in Boşanması'. Bu hikayede beğendiğim nokta kadının kusuruna odaklanmasıdır. Evet, ailemizden , çevremizden, toplumdan çok fazla baskı görüyoruz ama biz kadınların hiç mi kusuru olmaz ? Tabii ki de olur ve bu öyküde çok güzel bir şekilde işlenmiş. 'Acadia'da Bir Gece' öyküsünde özgür ve kendinden emin bir kadın ele alınmıştır. Ne istediğini bilen, farkındalık düzeyi yüksek, korkusuz ve kendi kararlarını vermekten çekinmeyen biridir. O dönemde böyle bir kadın karakter yaratmak gerçekten cüret ister. Nitekim Chopin böyle kadın karakterler yarattığı için çok tepki görmüştür. 'Bir Saatin Öyküsü' hikayesinde, evli bir kadının eşinin ölüm haberini almasını ve sonraki bir saati anlatır. İlk başta tepkisel olarak ağlayan ve umutsuzluğa kapılan kadın daha sonra özgür olduğunu ve yeni bir hayatın onu beklediğini fark eder. Evliliğin baskısından kurtulup artık ruhen ve bedenen özgür olabilecektir. Son olarak , kitaba da ismini veren 'Bir Çift İpek Çorap' öyküsüne değineceğim. Öykü çok yoksul ve çok çocuk sahibi bir kadının eline bir miktar para geçmesiyle başlıyor. İlk olarak bu parayı en iyi şekilde değerlendirmeyi ve çocuklarına yeni giysiler almayı hesaplıyor. Ancak bir noktada içten gelen dürtülerine kendini kaptırıyor ve parayı tamamen kendi keyfine göre harcıyor. Öykünün sonunda eve giderken de herhangi bir pişmanlık duymayıp sadece yolculuğun hiç bitmemesini diliyor. Bu öykü hakkında okuduğum yerli ve yabancı yorumlara göre genel olarak beğenilmemiş. Çoğu kişi sonunun daha farklı olmasını istemiş. Tramvayın kaza yapmasını, kadının ölmesini, eve gidince çocukları aç açıkta bulup pişman olmasını, eşinden dayak yemesini vs. Açıkçası dehşete düştüm bunları okuyunca, hayali bir kadın karakterin bile 'kendini düşünmesine' katlanamıyoruz. İlla pişman olmasını, burnundan gelmesini ya da ölmesini istiyoruz. O bir anne nasıl düşünebilir, nasıl böyle hareket edebilir ? Kadını hep anne sıfatıyla birlikte düşünüyoruz, sadece bir insan olarak göremiyoruz. Benim oldukça keyif aldığım bir kitap oldu. Sizlere de okumanızı tavsiye ederim.
Bir Çift İpek Çorap ve Başka Öyküler
Bir Çift İpek Çorap ve Başka ÖykülerKate Chopin · Can Yayınları · 2021569 okunma
··
1.005 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.