Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

112 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
İlk ve en uzun makale Kusursuzluk Düşüncesi oldukça sıkıcı ve anlaşılmaz. Bunun sebebi büyük ihtimalle Murdoch'un yaptığı bir konuşmadan oluşturulması olabilir. Bu makalede kitabın genelinde olduğu gibi iyi kavramı konu alınıyor. Fakat yazar o kadar karmaşık değinmiş ki buna, açıkçası çok bir şey anlamadım. Yani evet, iyinin ampirik düşünce içinde zihnin ahlaki olanla ilişkisi üzerine olduğunu anladım, fakat daldan dala atlayan ve belirli başlı filozoflardan değil de daha derinlerdeki filozoflardan bahsetmesi zor oldu benim için. İkinci makale öyle değil mesela. O makale içerisinde Kierkegaard, Wittgenstein gibi aşina olduğum(uz) isimlerden bahis açılıyor ve argümanlar karışık şekilde değil de düzgünce veriliyor. Bunun sebebi elbette bu makalenin yani, Tanrı Ve İyi'nin yazılması. En beğendiğim kısım olan Tanrı Ve İyi'ye dair notlarım. • Felsefenin asıl görevi kişinin var oluş yapısını ve gerçeği ortaya çıkarmaktır. Fakat günümüz ahlak felsefesi bundan uzaktır. Ahlak felsefesinin dönüş yapması gereken nokta sevgi ve erdem kavramlarıdır. • Varoluşçuluk oldukça önemli bir akım olsa da oldukça romantiktir. Onun bu kadar geniş kitlelere ulaşabilmesinin sebebi de budur. Wittgenstein felsefede Kartezyen bakışı bitirdiğini iddia etse de, ahlak felsefesindeki varoluşçu bakış hala Kartezyen ve benmerkezci. Zaten varoluşçuluğun kitleler tarafından sevilmesinin sebeplerinden biri de bu bireylik. • Russell ve Wittgenstein tarafından yapılan ampirik çalışmalar sonucunda etik felsefenin dışında kalmıştır. Ahlaki yargılar gerçeğe ya da temele dayanmaz, bu yüzden Tractaus'ta yerleri yoktur. • İyilik filozofun üzerine düşünmesi gereken bir konudur çünkü bilimin insan üzerine bildikleri çok sınırlıdır. Tarihte iyi olarak atfedilen Sokrates, İsa gibi insanlar hakkında bildiklerimiz kısıtlı ve netlikten uzak olmasına rağmen iyiliklerine inanmamızı sağlayan onların dille sade ve açık ilişkiler kullanmasıdır. • İnsan bağlanmaya eğilimlidir, bu yüzden Tanrı çoğunlukla ahlak düşüncesinin içindedir. Tanrı fikrini benimseyen kişi için yüce ve tek bir değer kavramı vardır ve bu oldukça zor bir fikirdir. Farklı ve bağımsız ahlaki değerler olamaz mı? Tüm insanlar bir değildir ki. Her şeyin akla yaktın ve anlamlı olarak düzenlendiği fikri çaresizlik karşısında bir kalkan işlevi görmektedir. • Güzel olan şeylerin içeriği güzelliği taşır fakat iyi olan şeylerin içeriği iyiyi tam olarak taşıyor sayılmaz. Çünkü güzel duyumsamalar ile alakalıdır. İyi daha karmaşık ve daha girift bir yapıdır. • Yücelik ve kusursuzluk sevgi kavramıyla ilintilidir. • Çok nadir ortaya çıkan iyi sanatçı durumunda, sanatçı mucizevi bir şekilde gerçeğin varlığını tam olarak ortaya koyabilir. Sanatın aydınlatıcı formu gerçek olan şeyi çekip çıkararak ortaya koyabilmesidir. • İyi dediğimiz şey o kadar küçük bir yerde durur ve çoğunlukla iyi dediğimiz şey o kadar da iyi değildir. • Makalede Tanrının yokluğundan ve dinin etkisinin gün geçtikçe azaldığından ilerlenmiş. Ahlak felsefesi artık hor görülüyor. Murdoch ahlak felsefesinin en saf etkinlik olmasını istiyor. Üçüncü ve son makale ise İyinin Diğer Kavramlara Egemenliği ise genel meselelerin tekrarı niteliğinde. O da konferans metni olduğu için biraz sıkıcı. Kitap genel olarak iyi olsa da, çok ufuk açıcı değil. Kendinizi zor metinler ile sınamak istiyorsanız bakabilirsiniz. 7/10
İyinin Egemenliği
İyinin EgemenliğiIris Murdoch · Ayrıntı Yayınları · 201543 okunma
·
165 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.