Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
6/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Hikâye, anlatıcının evinin yakınlarına düşen bir cismi incelemeye gitmesi ile başlar. Kısa bir sürede bunun dünyanın dışından düşen bir cisim olduğu anlaşılır ve cismin içinden Marslılar çıkar. İnsanlar, belirli bir süre şaşkınlıkla ve korkuyla cisimden kaçar, ancak meraklarına yenik düştüklerinde cisme tekrar yaklaşırlar, marslıların saldırısı tam bu noktada başlar. Anlatıcı, olayların birinci dereceden şahidi olarak evine kaçar, eşini alıp, kiraladığı bir araba ile bulundukları bölgeyi terk ederler. Marslılar yüksek teknolojileri sayesinde, köyleri, ardından şehirleri dümdüz ederek ilerlerler. Haberler kısa zamanda tüm İngiltere’ye yayılır. Uzaylıların ısı ışınları ve öldürücü kara dumanları birer korku hikayeleri haline gelir ve insanoğlu bir panik haline bürünür. “Halimiz hayvanlarınkinden farklı değildi. Artık gizlenecek, sürekli tetikte olacak ve kaçacaktık. İnsanoğlunun hükümdarlığı ve diğer canlılara saldıkları korku artık sona ermişti.” “Gerçek olan şu ki bu savaştan öğrendiğimiz bir şey de hakimiyetimiz altındaki diğer akılsız canlılara karşı merhamet duymayı öğrenmiş olmamızdı.” Anlatıcı, bu olaylar sırasında eşinden ayrılır ve tekrar evine döner. Bir yıkım ve dehşet görür. Marslıların üç ayaklı devasa makinelerini yakından görme imkânı bulur. Evine döndüğünde bir asker ile karşılaşır. Askerin tüm birliklerin nasıl teker teker yok olduklarını, hiçbir galibiyet alamadıklarını anlatışını dinler. Bulundukları bölgeden gitmeleri gerektiği konusunda anlaşan ikili, evi tekrar terk ederler, ancak yolda uğradıkları uzaylı saldırısı yüzünden birbirlerinden ayrılırlar. Bu noktada anlatıcının yolu bir rahip ile kesişir ve rahibin gün ve gün nasıl aklını kaybettiği, her şeyin Tanrı’nın bir gazabı olduğu, insanoğlunun bu kaderi hak ettiği düşüncelerine kendini kaptırışını izler. Rahip ile birlikte bir eve sığınırlar ve Marslıların burunlarının dibinde, sessizce yaşamaya çalışırlar. Rahip gittikçe daha da kendini kaybeder ve en sonunda Marslılar tarafından öldürülür. Başka bir seçeneği, yiyeceği, içecek suyu kalmayan anlatıcı, Londra’ya doğru yola çıkar. Bu yolda daha önce karşılaştığı askerle tekrar karşılaşır. Asker, insanoğlunun bu savaşı kaybettiğini, artık insanların kaderinin saklanmak ve yer altından tekrar medeniyet kurmak olduğunu anlatıcıya söyler. O’nun için bu medeniyet, yalnızca güçlü insanlarla ve büyük bir kararlılıkla kurulabilir.   “Tüm bu çevremizdeki evlerde yaşayanların, hatta aşağı tarafta yaşayan lanet memurların hiçbir faydası yok. Tek becerebildikleri telaş içinde, ellerinde kahvaltılık bir şeyle işe gitmeleri! Aylık kartlarıyla trenlere yetişmek için ortalığı birbirine katıp, koştururlar, çünkü biliyorlardır ki geç kalsalar kovulurlar. Anlamadıkları, bilmedikleri işlerde çalışırlar. Akşam olunca da bu sefer akşam yemeğine yetişememekten korkarak yollara dökülürler. Sokaklardan korktukları için akşamları evde geçirirler. Gece olunca da sevdiklerinden değil, az biraz sahip oldukları paranın verdiği güven duygusuyla evlendikleri eşleriyle yatağa girerler. Başlarına bir şey gelmesinden korktukları için hayatlarını sigortalatır, biraz da yatırım yaparlar. Pazar günü geldiğinde de öbür dünyadan korkarlar. Cehennem korkak tavşanlar içindir ya hani! Marslılar bu insanlar için Tanrı'nın bir lütfu. Bol bol beslenecekleri yiyeceklerle dolu, rahat rahat üreyecekleri kocaman, ferah kafesler! Çayır çimenlerde aç ve susuz bir halde kaçtıktan sonra kendileri teslim olacaklardır. Ve biraz zaman geçtikten sonra verdikleri karardan memnun kalacaklardır.” Anlatıcı, artık ne olursa olsun eşine dönmesi gerektiğini düşünerek yoluna devam eder. Yolda gördüğü savaş makinelerinin hareketsiz kaldığını ve içlerinden ağlamaya benzer sesler geldiğini fark edince makinelerin yanlarına yaklaşır. Uzaylılar ölmüştür. Makinelerden gelen ağlama, yakınma sesleri de yavaş yavaş yok olur. İnsanoğlu, dünyada geçirdiği süre boyunca birçok hastalığa karşı bağışıklık kazanmış, dünyada yaşama hakkını milyarlarca insanın ölümüyle hak etmiştir. Marslılar, bütün o yüksek teknolojileri sayesinde kendilerini insan teknolojisinden başarıyla savunabilse de, mikroplardan, virüslerden savunamaz. Dünya mikroplarına karşı savunmasızdırlar ve bu savaşı kaybederler. İnsanoğlu, doğanın sayesinde dünyanın kontrolünü geri alır.
Dünyalar Savaşı
Dünyalar SavaşıH. G. Wells · Kızıl Panda · 20214,602 okunma
·
137 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.