Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

144 syf.
·
Puan vermedi
·
5 saatte okudu
Bu tıpkı açken yemek kitabı okumaya benzer...
. Uzun bir süredir felsefe okuması yapıyorum. Bütün bu okumalarımdan  genel bir mukayese edecek olursam açık ara önde gelen nacizane bu kitap olurdu benim için.      Hazırsanız başlayalım. Bizde bir deyim vardır, bilir misiniz? "Karnının doymayacağı yere açlığını bildirme." Edebiyat ve okuma sanatı da işte tam da bu sözdeki gibi değerlendirilmelidir. İnsanı boş yere oyalayan, sırf saf sermaye ve kâr amacı güdülerek yazılmış, yazarın sırf sayfa doldurmak için yazdığı eserler; insanların doyum noktasına ulaşmasının önüne tuğla koyar. İnsanlık bu boş eserlerden fayda göremez. Yalnızca o eserleri almakla kapitalizme fayda sağlamış oluruz. Geniş bir dinleyici ve okur kitlesi olan her yazar da hakiki yazar sayılmaz. Yoğunluğun her zaman ilginin ve rağbetin kalitesi ile değil bazen de sürü psikolojisi ile gerçekleştiğini bilmek gerekir. Bu eş zamanlı olarak bir takım ahmaklar sürüsünü daha da çoğaltacak ve edebiyatta sadece kitap kapaklarına önem verilecektir. Gösteriş budalası ve mânâdan bihaber olan ahmaklar sürüsü ellerinde fetiş hâline getirdiği eserleri meydana sürdükçe bundan yalnızca kapitalizm fayda görecektir. ( #133715741 ) Hiçbir dayanağı olmayan, kaynaksız bilgileri adeta bir tapınak ve kutsal kitap edası ile bizlere sunacaklardır. Binaenaleyh buna uygun bir söz söylemek gerekir, "İlim bir nokta idi onu cahiller çoğalttı." Kitaplardaki bilgi kirliliği göz ardı edilemeyecek boyutta. Bazıları ise yanlış da olsa hiçbir bilgi içermemekle birlikte yalnızca zihni uyuşturan, insanlık için fayda etmeyen kitaplardır. Piyasa bunları sürmekten zevk alır. En basitinden aşk ve romantizm kitaplarını buna örnek verebiliriz.  Kitapta devam ederken bir kez daha bir gerçeğin, esaslı bir olgunun farkına vardım ki o da esas zenginlik ve güzellik harabelerde, mağara diplerinde olur. Bize yalan yanlış uyuşturucu bilgiler sunan tek dayanağı popüler kültür olan piyasa yazarlarının yazdıkları sahte güzellik ve geçici yapay ışıltılar saçsa da esas bilgi hazinesi unutulmuş köhne ve kuytulara terk edilmiş yazarların yazdıklarıdır. Kim ki (bir yazar) eğer eserini para için ortaya koymuyorsa bilin ki içten doğrularını sattırmak gayesi ile değil, insanlığa ışık tutabilmek için yazmıştır. Bilinmedik yazarlar, keşfedilmemiş kitaplar her zaman daha eşsiz bilgilere ve donanım açısından popüler kültüre oranla bize daha çok katkıda bulunacak değerlere sahiptir. Popüler kültürün AL - SAT politikası yerine düsturluca edinilmiş OKU - DÜŞÜN -  SORGULA politikası nedeniyle her zaman sahaflar, kitap mağazalarından daha değerlidir binaenaleyh. Basitlikten korkmak sıradan olmaktan korkmak değildir. Sırf bilgi kalabalığı olsun diye kelimeler sıkıştırmaktansa sade ve net anlaşılır bir biçimde okuyucuya mesajı doğru ileten eserler daha kıymetlidir. Yazar Schopenhouer hatta şöyle diyor buna, "Basitlik , her zaman hâkikatin değil aynı zamanda dehanın işareti olarak da kabul edilmiştir." bu eserinde. ( #133727394 , #133727735 ) Bir yazarın konuşma diliyle yazması kadar yazma diliyle konuşması da onu itici yapar. Konuşma dili ile yazmak sanattan ve incelikten uzak bir tutumdur. Yazma dili ile konuşmak ise ukâlacadır. Plaza dili takınmak, günlük hayatta itici yapar. Başkalarının doğrularını kopyalamaktansa kendi yanlışlarımızı doğru bir üslupla ve arkasında durarak savunmak yeğdir. Etkileyicilik kitapta kıstas kabul edilen ana maddelerden. Peki ya hiç şöyle düşündünüz mü? Piyasadaki benzer kitaplar, birbirinin türevi bütün kitaplar zaten arz edilen uyuşuk konulara göre yazılıyor. Taklitçilik de eklenince üstüne hâli ile değişik sıra dışı eserlere hasret kalıyoruz. Başlıklar bile birbirinin aynısı. Kalem başkasının kalemi kokuyor. Yazar adeta ikinci perdede. Okuyunca bu o değil diyoruz. Nasıl ki bir mektuba yanlış adres yazıp postaya verdiğimiz zaman o istediğimiz yere ulaşmaz. Kelimelerimiz de okuyucunun kalbine hitap etmeyecek şekilde seçildikçe asla özgün bir kalem olamayız. Üslup zihnin fizyonomisidir. Bir başkasının üslubunu takınmak o kişinin yüzünü maske yaptırıp kendi yüzüne asmak demektir. Sahte ve yapay olduğu çok belli olur ve kendi kimliğimiz gözükmez. Çürür, yok olur ve gider. Nasıl ki, bir kıyafet üzerimize olmayınca daha büyük bedenini giymek yerine diyet yapmak sağlıklı ise bize uygun olmayan taklitçi üslup yerine kendimize uygun olanı bulmalıyız. Bu daha sağlıklı olacaktır. Esas yazar elinde kalem yokken de düşünebilen , insanı okuyandır. Kalem şövalyeliği yapmak istiyorsak açık, mert ve dürüst olmalıyız. Bir eleştiri yazısı yazmışsak bunun altına yazar mutlaka imza atmalı ve gelecek yanıta açık olmalı. Kaçak dövüş sergilememeli. Sadece eleştirmek ve karşı tarafa konuşma ve yazma hakkı tanımamak hem faşist bir davranıştır hem de eleştiri yapan kişinin sonuna ismini yazmaması korkak olduğunun belirtisidir. Gelelim okumak ve düşünmek üzerine, Okurken insan zihni aktif değildir sadece kitaptaki bilgileri bilgisayardaki klasöre yükler gibi hafızaya atmaya başlar. Durmaksızın, düşünmeksizin, sorgulamadan okumaya başlar. Bazen arada kitap bittikten sonra uzunca bir düşünmek ve zihnimizi dinlendirmek gerekir. Okuduklarımızı sindirmeli ve öyle yola devam etmeliyiz. Çok okumak değil, okuduğunu anlamak  ve doğayı tanımlamak gerek. Yani buradan da şu sonuç çıkıyor ki, okumak - araştırmak - la bütünleştiği zaman anlam kazanır. Ve bir hipotezi araştırmanın en iyi yolu sorgulamaktan geçer. Zamanın beyhude yazarlarının (istenildiği kadar beğenilsin çoğunluk tarafından) yazmış olduğu eserleri sorgulamadan doğru kabul etmek havariler tarafından indirilmiş kutsal kitaba inanmak kadar cahilcedir. Okuduklarımızı düşünmeli ve çevremizdeki diğer okurlarla da pekiştirmeliyiz. Kütüphane düzeni hakkında da yazar, kütüphanenizde sadece işe yarar ve kaliteli eserler bulundurun diyor. Düzeni de mutlaka ihmal etmememiz gerektiğini söylüyor. Gereksiz bilgi yığınları yerine sağlıklı bilgi içeren, doğru kaynaklar bulundurmamız gerektiğini söylüyor.
Okumaya ve Okumuşlara Dair
Okumaya ve Okumuşlara Dair
kitabının incelemesinde de belirttiğim gibi,  #133600928 önemli olan tabiatanayı okumaktır. Yazarın
Okumak Yazmak ve Düşünmek Üzerine
Okumak Yazmak ve Düşünmek Üzerine
  kitabı da yine bu serinin içinde. Umarım incelemem sizlere faydalı gelmiştir. ESEN KALIN.
Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
Okumak, Yazmak ve Yaşamak ÜzerineArthur Schopenhauer · Say Yayınları · 20133,662 okunma
·
604 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.