Atatürk’ün okullarda okutulmasını istediği kitap olduğu için bir şans vermek istedim. Finlilerin nasıl geliştiğini, eğitiminden tutun siyasete kadar nasıl yol kat ettiklerini ve nasıl bağımsız olduklarını anlatan bir başarı hikayesi. İsveç olsun Rusya olsun Finlandiya üzerinde oldukça fazla baskı yapmıştır. Ancak Finlandiya yılmamış ve sürekli kendilerini geliştirme yolunda ilerlemişlerdir. — Öncelikle eğitime bu kadar değer vermeleri, öğrencilere değer vermeleri takdir edilesi. Zaten bir toplumun gelişmesi için en önemli etken eğitimdir. Cahil insan sayısını azaltıp, kültürlü bireyler yetiştirmek esastır. Kitapta da bahsedildiği gibi eline 3 kuruş geçen gidip gazete alıyor, okuyor ve bilgileniyor. Evsizinden öğretmenine, doktoruna, memuruna kadar herkes okuyor, herkes bilgiye aç. — Birkaç Fin aydın halka konuşma yapıyor, yararlı kitaplar yazıyor ve halkın bilinçlenmesini sağlıyor. Eskiden bir bataklık ülkesi olan bu ülke (onların dilinde Suomi) zamanla Beyaz Zambaklar Ülkesi’ne dönüşüyor. — Türkiye’de çok fazla satılan bu kitap nasıl oluyor da eğitimimize uygulanmıyor? Okuyan var uygulayan yok. Rezalet bir eğitim sistemi içerisinde okuyor çocuklar. Hiçbir gelecekleri yok. Ülkemizde mimarlık, mühendislik bitiriyor öğrenciler, iş yok. Burger King’de çalışıyorlar yalan değil. Üstüne üstlük lise mezunundan emir alıyorlar. Gerçekten harika bir eğitim sistemi. Daha sonra ne oluyor? Kaç öğretmen kaç mühendis işsizlikten canına kıydı? Sayamadık sanırım. Gelecek kaygısı var, evet ben okuyorum bu bölümü ama mezun olunca iş bulabilecek miyim acaba diyor öğrenciler. Eğitim hayatları kaygı ve stresle geçiyor. — Sabahın 8’inden akşamın 5’ine kadar ders görüyor. Kendi kültürel aktivitelerine zaman kalıyor mu? Sanmıyorum. Tiyatroya gitmeliyiz, sinemaya gitmeliyiz, kitap okumalıyız, bilinçlenmeliyiz, bilgilenmeliyiz. Sadece müfredattaki formülleri ezberleyerek olmaz. Zaten çoğunuz da bilirsiniz ki o formüller yalnızca sınav zamanı etkili olur yani geçici hafızadır. Sınav sonrası unutulacaksa ne anlamı var o formülü ezberlemenin? — Ayrıca bildiğiniz üzere çok zorunlu ders var. Liseden örnek vereyim, fiziktir kimyadır biyolojidir. Lisede en kötü dersim fizikti, 10 aldığımı hatırlarım. Burda etkili olan nedir? Ben o dersi hiç sevemedim, çünkü öğretmen etkisizdi, yapamadığında insan kendisinin “geri” olduğunu düşünüyordu. Oysa öğretme biçimi etkili değildi. Tahtaya formül yazıyor ve ezberlememizi bekliyor. Bire bir öğretme yok ve en büyük eksik de bu. Öğretmenin o dersi öğrenciye sevdirmesi gerek. — Eski Finlandiya yani Bataklıklar Ülkesi Suomi ile Türkiye aşırı derecede benzemekte. Ama neden biz onlar gibi bu ülkeyi yeniden yapamıyoruz? Herkesin bu soruyu kendisine sorması gerek. Kitap okuma oranı kaç ülkede? Eminimki yılda 1 kitap okumayan bile birçok insanımız vardır. Çok bilinçsiziz, düşünmüyoruz, sorgulamıyoruz. Birisinin gelip elimizden tutmasını mı bekliyoruz? Ülkeyi refaha erdirecek tek şey halktır, halkın bilincidir. — Son olarak şunu da söyleyeyim kitapta birçok önemli isim mevcut ve kitabı okurken acaba bu kim diye sorguluyor insan. Tarihte önemli bir yer edinmiş birçok kişiyi kısaca bu kitaptan tanıdım. Fransızlar, Almanlar, Finler ve daha birçok devlet. Bu kitabı lütfen okuyun ama anlayın, okumak ayrı anlamak ayrı. Bu kitaptaki ideolojileri kendi çocuklarınıza, çevrenizdeki insanlara aşılayın. Ancak böylelikle bu kitap okunmuş olur, sevgiler

Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · İndigo Kitap · 202099,5bin okunma

··

478 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Lúthien Tinúviel