Lincoln Rhyme yaşadığı bir kaza sonrası felç kalmış, sadece bir elini minik kıpırtılarla hareket ettirebilen bir dedektiftir. Bir gün 11 Eylül sonrası değişen hayatın izlerini düşünürken meslektaşı elinde bir dava dosyasıyla Rhyme'in düşüncelerini böler. Soğuk aralık akşamında, birbirinden bağımsız iki farklı noktada, iki tane ceset bulunur. Bu cesetler farklı şekilde işkence görerek öldürülen kimliği belirsiz iki kişiye aittir. Yanlarında da ay takvimine atıfta bulunan bir şiir ve mükemmel bir işçiliğe sahip saat bulunmaktadır. Katil saat ve zaman kavramına oldukça ilgili ve bu konuda da bilgili olduğu belli olmaktadır. Rhyme bu tarz davaların adamı olarak hemen düğmeye basar ve polisle katil arasındaki bu heyecanlı kovalamaca böylece başlar. Bu arada Rhyme'in ortağı, aynı zamanda da sevgilisi olan Amelia Sachs, başka bir soruşturma üzerinde de çalışmaktadır. Şehrin bir bölgesindeki uyuşturucu satıcılığı faaliyetleriyle ünlü kesimiyle bağlantılı olan, birisine intihar süsü verilmiş iki cinayeti araştırmaktadır. Bu cinayetler, ölmeden önce polis olan babasının da adının karıştığı, bazı polislerin yolsuzluk yaparak uyuşturucu ticaretine bulaştığı, bir dizi olaya sürükler Sachs'ı. Zeki dedektifimiz Rhyme'in yatalak olduğunu öğrendiğimde kafamda bir ışık parladı. İlkokul yıllarımda izlediğim - hangi akla hizmet izledim hiç bilmiyorum - ve beni aşırı etkileyen, Denzel Washington'ın oynadığı bir film olan Kemik Koleksiyoncusu isimli film geldi aklıma. Bu filmdeki yatalak dedektifin kitaptaki Rhyme olabileceği aklıma takılınca araştırdım ve haklı çıktım. Meğer bu kitap Lincoln Rhyme üzerine yazılmış bir dizi kitaptan biriymiş ve ben olaya Saatçi ile birlikte tam ortasından dahil olmuş oldum. Yine de çok bir bağlantısı olduğunu sanmıyorum diğer kitaplarla çünkü okurken zorlanmadım. Yine de bundan sonra okuyacağım Deaver kitapları bu sırayla olacaktır. Gelelim kitaba. Kitapta iki farklı dava okuyor ve bu davaların birbiriyle hiçbir bağlantısı yokmuş gibi görünüyor olsa da aslında birbiriyle hiç tahmin edemediğim bir bağlantısı var. Yazar bu bağlantıyı sonunda gözlerimizin önüne serdiğinde bu kadar basit olamaz diye düşünerek okuyup az daha hayal kırıklığına uğrayacakken, bir ters köşe daha yaşadım diyebilirim. Elbette bu ters köşelerden bahsetmeyeceğim. Okumanız gerek ve benim gibi bu ters köşeleri yaşamanız gerek. Şunları söyleyebilirim ki kitap tek katmandan oluşan bir kitap değil. Olayları irdeledikçe altından bambaşka ve birbiriyle asla bağlantısı yokmuş gibi görünen başka başka olaylarla karşılaşıyorsunuz. Heyecanı iliklerime kadar yaşadım. Dedektifimiz ne kadar zekiyse, katilimiz de bir o kadar kurnaz. Aralarında öyle bir kovalamaca yaşanıyor ki hep kıl payı diye tarif edebiliriz. Eğer polisiye gerilim kitaplarını seviyorsanız yazara ve kitaplarına şans verin derim. Ayrıca bahsettiğim filme de bakmayı unutmayın lütfen. Keyifli okumalar...

SaatçiJeffery Deaver · Epsilon Yayınları · 2008182 okunma

·

356 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.