Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

560 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
Kitap öncesi farklı bir konuda dikkat çekmek istiyorum. 45 bölüm var kitapta. Bu neredeyse 50 boş sayfa yapar. Kitabın 10000 baskısı olsa 50000 boş sayfa israfı yapar ki bu da en az 1 ağaç demek. 1 ağacı kurtarabiliriz kısa kısa bölümlere ayrılan kitaplara boş sayfalar vermeyerek. Bunu bir de dünya geneline yayarsak kaç ağaç kurtarırız değil mi? Yani ben böyle düşünüyorum, haksız mıyım? Kitap için iki farklı yorum yapılabilir. Öncelik olarak bu tarzı sevdiğinizi biliyor olmanız gerekiyor yani kitap bir gerilim, korku benzeri değil de; gizem romanı olarak tanımlanabilir. Gizem kitaplarını seviyorsanız okumanızı tavsiye ederim. Heyecan aksiyon beklerseniz geçmiş olsun gününüz boşa gitti. Diğer söylemek istediğim yorum ise kitapta verilmek istenen mesaj üzerine. Verilen mesaj aslında mükemmel, olması gereken, ne bileyim harika falan ama mesajı verme şekli bir o kadar kötü ve etkileyicilikten de uzak. Ama verilmek istenen mesajlara kısa bir özet geçelim: -İnsanların tutkularının zamanla geldiği noktada bir saplantı haline dönüşmesi, bunun da hem o kişiye hem de çevresine büyük zararı olmasını anlatıyor. Tabi bunun yolları var, mesela gidip de bir gül goncasının siz hariç her yere açtığını görüyorsanız onu beslemeye devam edemezsiniz. Tek bir çiçek açmamış, tek bir tohum ekmemiş kişilere çiçek bahçeleri sunarsanız siz üzülürsünüz. Öyle yok tedavisiydi falan da işe yaramıyor yani. Kaçabildiğiniz kadar kaçmaya çalışıyorsunuz ama bu bataklığa batmamak, farkında olabilmek çok daha doğru. O yüzden öncelikli duam, Rabbim sizleri, hepimizi kalpsiz insanlardan korusun. -Eğitimli, görgülü, insanların sevip saygı duyduğu kişiler vardır. Bazen bu insanların isimlerini çok az da olsa görürüz. Sevdikleri için her şeyini feda eder bu insanlar. Escobar’ın kızı için para yakması gibi değil de daha çok bir suçlama yapıldı ama suçlanan kişinin suçsuzluğundan o kadar eminsiniz ki o iftira size atılsa daha inandırıcı gibi gelir. Karşınızdaki o kadar kıymetlidir gözünüzde. Bu tarz olaylarda kendi geleceğini tehlikeye atan ve sevdiklerinin arkasında duran kişiler üzerine iyi dokunulmuş. -Son olarak da ‘Aile’ üzerine bahsedebilir ki İdris Koçovalı boş yere “Aile Her Şeydir” diye özetlemedi bize iki sezon. Aile kavramı ve bunun unsurların sadece gerektiğinde değil gerekmediğinde de neler yapabileceği üzerine bir yaklaşım sergilenmiş. Tabi bu üç paragraf sonrası nasıl tatmin etmedi sorusu sorulabilir ama dediğim gibi önemli olan bu mesajları vermek ve aldık bunları. Belki fazlası da vardı ama gözümüze çarpan, önemli gördüklerimiz bunlardı. Sorun, bunu okuyucuyu sıkmadan anlatmak. Bunu 30-50 sayfa arasında anlatmak sorun değil ama 150 sayfada aynı şeyi tekrar ettiğinizde bu okuyucu tarafından hoş karşılanmaz. Çünkü amaç uzun yazmak, kalın kitap yazmak değil etkili yazmaktır. Velev ki yapmadınız ne olur? Stefan Zweig 250 yıl sonra hala anlatılırken sizin eserleriniz kaybolur, mezarınızın yeri bile unutulur. Yani önemli olan okurda kalıcı etki bırakmaktır. Bitsin de kapatayım etkisi değil. Bunu başarabilen insanları okumaya devam edeceğiz. Yazardan buraya kadar... Hepimize iyi okumalar dilerim..
Tabu
TabuJohn Katzenbach · Koridor Yayıncılık · 2015626 okunma
·
230 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.