Ne okudum?
-İnsanın hayat denen günün içerisinde nasıl varolmaya çalıştığını, yer yer nasıl kendini kaybettiğini,
-nasıl kendine yabancılaştığını;ortak değerlerden uzaklaşıp başına buyruk bir hayat içerisinde nasıl bireyselleşip kültürel anlamda köksüzleştiğini ya da toplumda oluşan normlar altında benliğinin nasıl ezildiğini,
- bilimin bilginin insanı nasıl dönüştürdüğünü,uygarlık tarihinin de karanlık bir geçmişi olduğunu,
-ortadaki yanlışlardan yaşanan zulümlerden hiç kimsenin azade olmadığını,her şeyden önce insanın kendisini düzeltmesi gerektiğini,
-düş gücünün bilgiden daha önemli olduğunu,
-toplum tarafından kabul edilebilmek için takılan maskenin, üstlenilen rolün,kimliğin bile terminolojide yerinin olduğunu (persona),
-çevremizde görmek istediğimiz iyiliklerin hepsinin yolunun bizden geçtiğini,önce “kendimiz” olduğunu,
-dünyaya yakınlaştıkça kendimizden uzaklaştığımızı,
-birçoğumuzun beğenilme kaygısıyla maskelenmiş bir depresyonun içinde oluşumuzu,
-narsist kişiliklerden neden uzak durmamız gerektiğini,
-ilişkilerimizin çoğunun ayağının yere basmadığını,çoğunun tek kişilik gösteri ya da monolog olduğunu,
-Rasyonalitenin neden bu kadar bilgi üretme çabası içinde olmasının altında temel korkularımızı gidermenin yattığını,
-hızın kent insanını uyuşturan bir kapitalizm aracı olduğunu,
-kendimize dürüst olmamamızın bedelini çektiğimiz psikolojik,fizyolojik rahatsızlıklarla nasıl ödediğimizi,
-dünyaya nasıl sıkıştığımızı,rahat bir nefese ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu…
Engin Geçtan’ın bu eserinde okudum diyebilirim.Kendini ve dünyayı,yaşadıklarımızı, anı,geçmişi vb. anlamak, bu kavramlar üzerine kafa yormak isteyenlere nacizane tavsiye ederim. Keyifli okumalar.