Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

122 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
" Sonlara doğru tüylerimi diken diken eden, beni ürperten bir kitap analizi yapıcam bu sefer... Kitabın daha başlarında herşey çok güzel gayet medeni bir yaşam; Azteklerin Meksika bölgesine yerleşimini, kocaman görkemli bir şehir kurup bataklık alanlar üzerinde tarım yapmalarını, azim ve çabalarını çok güzel anlatmakla beraber Azteklerin bir çok ilginç özelliğini gözler önüne seriyor. Azteklerin, güneşin insan kanıyla beslendiğine dair bir inanca sahip oldukları. Bu çarpık anlayışları dolayısıyla bir çok kişiyi tapınaklarda kurban ettikleri dikkat çekici bir özellikte. Savaşa, savaşçıya çok fazla önem veren Azteklerde erkek çocuk doğduğu an savaşçı bir özellikle yoğrulmakta. Eğitim konusunda oldukça katı olan Aztekler, eğitime verdikleri önemi yasal bir düzene oturtmuşlardır. Yanlız burda da Hintlilerin Kast Sistemi gibi bir ayrıma tabi tutulmaları oldukça can sıkıcı. Çünkü Azteklerde eğitim öğretim üç segmente bölünmüş. Zengin ailelerin erkek çocukları Calmecae adlı okullara gider, burada tarih, astronomi, sanat ve politika gibi alanlarda yetişirken, fakir ailelerin erkek çocukları ise Cuicacalli adlı okullara gönderilip savaş sanatını öğrenip, daha sonra orduya katılırlardı. Kız çocukları ise üçüncü bir okula gönderilip, sadece yemek yapmayı ve ev işlerini öğrenirmiş. İçler acısı bir durum değil mi sizce de. Bu yüzyılda bile şikayet ettiğimiz tüm sosyolojik olguların Azteklerde de örneğini görmekteyiz. Kadınlar eve, fakir erkekler orduya, zengin erkekler yönetime... Yanlız sevdiğim tek özellikleri, çocuklarının kumar, hırsızlık, dedikodu ve içkiden uzak durmalarını istemeleri; kız çocuklarının evlendiğinde, fakir bir köylü bile olsalar eşlerine destek olmalarını, erkek çocukların mütevazi, itaatli ve çok çalışkan olmaları yönündeki sıkı yönetimleri. Sizce de en doğru olan, çocuklara bu değerleri empoze etmek değil midir? Bu sayede zaten iyi insanlar yetişmez mi, toplum güzelleşmez mi? Zinadan, hırsızlığa kadar bir çok suçun ölümle cezalandırılması haliyle suç oranlarını da en aza indirmiştir haliyle diye düşünüyorum. Evett buraya kadar herşey iyi hoş görünüyor fakat asıl tüyler ürperten kısmı kitabın sonlarında yoğunluk kazanmıştı zaten. Başta mitolojik öğeler, kurgular sandım fakat kitabın sonunda yapılan arkeolojik kazılar ve bulgular tüm vahşetin gerçekliğini kanıtlamaktaydı. Nasıl biliyoruz Aztekleri genelde medeniyetleriyle, gösterişli şatoları, kütüphaneleri ve şehirleriyle değil mi? Oysaki bu yıllar yıllar önce Meksika dolaylarında yaşayan bu uygarlık yılda en az 250.000 insanı Güneş tanrılarına kurban etmekte, daha sonra bu cesetlerin derisini yüzüp kendi üstlerinde taşıdıkları ve bu cesetlerin etleriyle beslendiklerini belki de hiçbirimiz bilmiyorduk. İnsanların kurban edilmedikleri takdirde güneş ışınlarının azalacağını düşünmeleri o kadar çok insanı kurban etmelerine sebep olmuş ki, buna insan yetiştirmek için sırf bunun için başka milletlerle savaşlara girişmiş ve esir aldıkları insanlarıda kurban etmiştirler. İnsanları yeterince vahşete düşüren bu durum günümüzde Mexico City'nin merkezinde bulunan Kafası Kuleleri ile caniliğin doruk noktasını gözler önüne seriyor. Mexico City' de kadın, erkek, çocuk kafatasısı olmak üzere şimdiye kadar 676 kafatası kulesinin bulunmuş ve derinlere indikçe kafataslarının daha da artacağı belirtilmiştir. Bunları okuduktan sonra insan düşünmeden edemiyor bize gösteriş ve ihtişamıyla anlatılan medeniyetlerin bu kan ve vahşet dolu yüzü insanı buza çevirmiyor mu? "
Medeniyete Yön Veren Uygarlıklar - Aztekler
Medeniyete Yön Veren Uygarlıklar - AzteklerAhmet Seyrek · Maviçatı Yayınları · 201728 okunma
·
84 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.