Bir süredir bu kitap hakkında inceleme yazmayı düşünüyorum ama fırsat bulamadım ne yazık ki.
John Verdon kısa süre önce tanıdığım bir yazar. İlk kitabı satın almadan önce biraz çekimser davranıyordum. ''Alsam mı? '' ''okusam mı?'' bir süre bu şekilde kendimle cebelleşmiştim. Sanırım kapak tasarımı, kullanılan beyaz renk ve bilmediğim bir yazarın kitabını alıp sonradan pişman olma endişesi bu sürece neden olmuştu.
Aklından bir sayı tut'u okuduğumda bu çekimserliğimin gereksiz olduğunu anladım. Bir çırpıda okudum ve seriye devam ettim.
Gelelim Fırtınada Yanacaksın'a
John Verdon kitaplarının değişmezi olan iki şey vardır. Birincisi olayların gelişiminin en ince ayrıntısına kadar anlatılması ( Asla oldu bittiye getirmez ve hikaye ile bütünleşmemize sonuna kadar katkı sağlar) İkincisi ise Dedektifimiz Dave Gurney'in Sevgili eşi Medeleine ile olan tatlı sert çekişmeleri. Medeleine'nin bitmek bilmeyen Gurney'i değiştirme ve yaşadıkları çiftlik hakkındaki planları gerçekten bir süre sonra sıkmaya başlıyor. Nerdeyse kadından nefret edecek hale geliyor okuyucu. ( En azından bu benim için böyle)
Bu kitapta Medeleine'yi çok fazla görmedik. ( ben şahsım adına pek de üzülmedim) Hatta gördüğümüz yerlerde Gurney'e destek çıkması sevindirici bir şeydi.
Irkçılığın normal karşılandığı, tavan yaptığı bir kasabada ırkçılık karşıtı bir mücadele içine girmek her babayiğidin harcı değildir herhalde. Kitap bir bakıma Amerikan halkının ve tarihinin utanç kaynağı olan ırkçılığı hem eleştirmiş hem de bu yüz karası olaya farklı bir açıdan bakmış.
Hikaye güzeldi, akıcıydı. Merakla bir sonraki bölümü okumaya başladım her defasında. Sadece bazı kısımlar havada kaldı gibi ve sonu çok da beklediğim gibi olmadı. Ama John Verdon şaşırtmadı ve hayal kırıklığına da uğratmadı.