Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

433 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Daha uzun bir inceleme yazıyordum ama tabii 1000 kitabın kullanıcı dostu arabirimi nedeniyle internetin tozlu rafları arasında yerini alamadan yok oldu yazdıklarım, o yüzden hızlı geçeceğim biraz. Öncelikle bu kitap İş Bankası Kültür Yayınlarının ürettiği bir çalışma. Normalde bu dört oyun ayrı basılmış. Ama sorun mu, kesinlikle hayır, hem Bernard Shaw -sonsuza kadar okunabilecek birisi olarak- sıkmıyor hiç, hemde oyun kitaplarına göre makul fiyatı genelde. Gerçi çoğunluk pdf'den okuyacak ama öyle işte. George Bernard Shaw tabii öncelikle. Döneminin süperstarı sanki, Cem Yılmaz gibi belki ama çok daha entelektüeli. İrlandalı, Anglo Saksonların gururu. Ama bolca yeriyor da onları. Hem Nobel he Oskar kazanan tek isim. Yazdıklarından çok anekdotları ön planda (Yazdıkları daha önde bana göre) Hem zeki, hem eğlenceli, hem hazırcevap hem de çok sakallı. İki dünya savaşı görmüş, çok yaşamış her bakımdan, başka ne demeli, gerek yok sanki, kendisine hayranlığımı anladınız zaten yeterince. Oyunlara koşalım hemen. Önce Sezar ve Klepatra. Shakespeare'in tarihi yeniden yazdığı Julius Ceasar ve Antonius ile Kleopatra'dan farklı bir oyun bu. Gerçi Shaw'da Shakespeare izleri görmek mümükün genel olarak büyük yazar havası var, ama kartakterler çok farklı burada.Kleopatra 16 yaşında bir ergen --çok zeki hala- Sezar ise dünya aşığı bir gezgin sanki, humanist, öğreten adam. Bazı insanlara Kleoptra alıştığından farklı gelebilir tabii ve nefret de edebilir ama ben sevdim (hatta çok sevdim ) bu oyunu. Oyun sadece Sezar'ın Pompei peşinde Mısır'a gelişini ve gidişini anlatıyor ve oldukça eğlenceli. İkinci oyun, Bernard Shaw deyince çoğu insanın bildiği, hatırladığı, ismini Yunan mitolojisinden alan Pygmalion (Bir İnsan Yaratmak'tı galiba çevirisi). Bir çok defa beyaz perdeye (ve gümüş ekran diyorlardı galiba televizyona - ona işta) uyarlanmış bir eser. Ama en ünlüsü, o yukarıdaki Oskar'ı yazarına (ve haliyle senaristine) kazandıran My Fair Lady. Audrey Hepburn ile ölümsüzlüğe erişen bu müzikal gerçekten çok güzel. Halen ( 26.09.2021 itibayile) Netflix'te mevcut, bir kaç hafta önce tekrar seyrettim ben de. Ben söyleyeyim de, isteyen izler. Üstümde kalmasın. Ve üçüncü oyun Kırgınlar Evi (Heartbreak Hosuse: A Fantasia in the Russian Manner on English Themes) çok farklı bir eser. Uzaktan bakanların (Yazarın kendisinin de eserin - bizim görmediğimiz- önsözünde değindiği) Çehov'un Vişne bahçesini andırdığını söylediği oyun, dönemin Avrupasını eleştiriyor bolca (Zaten yazarın bütün eserlerinde bir İngiltere eleştirisi mevcut yukarıda belirttiğim gibi), ama bir parça pembe dizi gibi, bir parça durum komedisi ya da altına Samuel Beckett yazsanız kimsenin yadırgamayacağı bir oyun, akıyor baştan sonra sıkmadan. İnsanların üç dört yüzünü beraber görüyorsunuz. Ve dediğim gibi sistem eleştirisi gırla gidiyor. Ben beğendim yine. Son oyun yazarın da son dönem oyunlarından Aziz Joan. Yazarın kıvrak dilini burada da görmek mümkün, ama bu oyunda konu biraz daha ön planda sanki. Epik, bir parça eğlenceli sahneler olsa da. Joan D'Ark'ın başlangıcından engizisyona kadar olan mücadelesini (spoiler vermemeye çalıştım aama bu kadar oluyor, kusura bakmayın) sahnelerle anlatan bu eser kesinlkikle farklı bir yerde diğerlerine göre. Uzatmayayım dedim ama geldi buraya kadar, seyretmek elbette daha güzel olur ama okumak da (son zamanlarda bolca oyun okuyorum, teşekkürler) biz nispeten taşrada oturanlar için mantıklı bir seçenek. Bernard Shaw ise yaklaşık yüzyıl geride olmasına rağmen bir nevi süperstar gerçekten. Okunmalı bence bir şekilde
Dört Oyun
Dört OyunBernard Shaw · İş Bankası Kültür Yayınları · 2019518 okunma
··
2.151 görüntüleme
Roquentin okurunun profil resmi
Harika bir kitap gerçekten. Mükemmel bir mizahı varmış sevgili Bernard Shaw'ın.
Erhan okurunun profil resmi
Öyle, zekice göndermelerle dolu hep oyunlar.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.