Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

256 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Hop-Çiki-Yaya serisinin ikinci kitabı olan Buse Cinayeti'ni, dinleyip de beğenmediğim kitaplardan sonra biraz daha "bilindik sulara" dönme isteğim sonucu dinledim. İlk kitapla aynı kişi seslendirdiği için hiçbir yabancılık çekmedim (Ahmet Ümit'te farklı kişiler olduğu için Başkomser Nevzat'ta uyum sorunu yaşamıştım). Bu yüzden bana kalırsa seri kitapları hep aynı kişi seslendirmeli. Hop-Çiki-Yaya nedir peki? Homojondergi'de yayımlanan bir yazıda şöyle açıklanıyor: Yazarımız bir röportajda bunu şu şekilde açıklıyor; 1950 İstanbul kız kolejleri spor karşılaşmalarında "hop çiki yaya nümayiş çok yaşa" gibi bir şey dermiş. 1950 sonrası Nişantaşı kadınlarıysa davranışlarında ayıplanan bir durum karşısında "Ay, çok ayıp." yerine “Hop çiki yayalık yapma” demeye başlamış. O dönemler eşcinsel yerine queer denir, eşcinsel-gay kelimeleri kullanılmazmış. 1960’larda ‘hop çiki yaya’ plaklarda alt başlık olarak kullanılmaya başlanmış. "Şarolo" yani eşcinsel olarak kullanılmış. Sonuç olarak, Hop Çiki Yaya diyerek hem geçmiş kuşağa saygı hem de eşcinsel karşılığın gündeme girmesi için seri ismi olarak seçilmiş… Önce konusu: Ortada iki cinayet: Buse ve öldürülen yaşlı komşu kadın; bir şantaj çetesi, adı bile duyanı ürperten Süreyya Eronat, sansürcü gazeteciler, kendilerince gizlemelerine gerek olan ilişkiler yaşamış bir dolu iyi-kötü ünlü adam vardı. Hepsinin üstünde, gözümü korkutma konusunda elinden geleni yapan Sofya vardı. Her şeye bulaşan, yaptıklarının artık sosyal dedikodu merakını aştığına inandığım Hasan ayrı bir meseleydi. Zekâsı ve azmiyle, vahşice işlenen seri cinayetlerin üstesinden gelen kahramanımız, eğitimli, kültürlü, sanattan anlayan, yaşamdan zevk almayı bilen, tutkulu, bakımlı, atletik yapılı, gerektiğinde 'aslan gibi delikanlı' bir travesti… Birinci kitapla benzer şekilde, adını bilmediğimiz protagonistin (sonraki kitaplarda açıklanıyor) bir arkadaşının öldürülmesi ile başlıyor kitap. Asıl adı Fevzi olan Buse, zamanında önemsiz ama şimdi çok önemli bir kişiyle ilişki yaşamış ve bu anları da kameraya almıştır. Kokain çekip de ortalıkta ötmeye başlayınca Buse öldürülmüş ve kahramanımız da olayı aydınlatmak için araştırmaya başlamıştır. Aslen bir dedektif kitabı olsa da bu konuda biraz zayıf kalıyor maalesef. Protagonist sanki kaybolan bir eşyayı arar gibi katili arıyor ve kitabın konusunda yazdığının aksine özel bir yetenek de sergilemiyor. Benzetmek gerekirse Remzi Ünal'ın bir iki gömlek altında olarak yorumlamak mümkün. Kitabı dedektif değil de sosyoloji kitabı gibi görürseniz daha çok zevk alırsınız, yoksa bir Kızıl Nehirler beklentisinde olmamanızda fayda var. Kitap +18 yine. Travesti ve eş cinsel merkezli olduğu için değil, bu kişilerin hayatlarında yaşadığı zorluklar, maruz kaldıkları iğrençlikler ve bazı cinsel fantezilerin yer alması sebebiyle böyle düşünüyorum. Kitabı doğrudan "çerezlik" olarak yanlış olacaktır çünkü yukarıda dediğim gibi sosyolojik yönü çok kuvvetli bir seri. Açık görüşlü birisi olmama rağmen benim bile sınırlarımı genişletmemi sağladı. Bunu da bir kazanım olarak görüyorum. Malum, ülkede eş cinsel görünce kafasına taş yağacağını zannedenler olduğu için öyle herkese tavsiye edemiyorum. Konusu ilginizi çektiyse, biraz daha konfor alanından çıkıp rahatsız olmak isterseniz, okumanızda fayda görüyorum.
Buse Cinayeti
Buse CinayetiMehmet Murat Somer · Everest Yayınları · 2004135 okunma
·
225 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.