Gönderi

Cahillik insan için bir konfor alanıdır. Cahillik derken bütün insanları kast ediyorum, şu ya da bu ölçüde, nicelik olarak her insan belirli konulara karşı cahillik taşır. "Ruh, şeyleri var olmasalar bile, daima kendisinde hazırmış gibi hayal eder, yeter ki şimdiki varlıklarını dışarıda bırakan nedenlerle karşılaşmasın"(Etika) Dahası bilgisizliğimizin farkında olabilsek bile, bilgisiz olduğumuz durumdan kaynaklı, o bilgisizliğimiz giderilmiş olduğunda eylemimizin ne olacağını tam olarak bilmemiz mümkün değildir. Çünkü bilgi ruhun objesiyle bütünleşmesiyle mümkündür ve sonucunda eylemi veya bir duruşu, yönelimi gerekli kılmaktadır... Yani belirli kategorilerde kendimizi bilgisiz hissedebiliriz ve bilgilenmeye çalışabiliriz bazen ama ilk durumda bilgisizlik olduğu için, sürece dahil olan öğrenme serüveninde öğrenmek istediğimiz(ya da bize gerekli olan şeyin/objenin) şeyin öğrenmeye çalıştığımız şey olmadığını da anlayabiliriz. Yani bir çok başarısız deneyden çıkarılacak veriler sonucunda, elekten geçirilmiş belirli eylemler sonucunda bilgisizlikten kurtulabiliriz. Cahillik bir konfor alanı, bir güvenlik alanı; çünkü öğrenmeye çalışmak enerji ve efor gerektirir. Aynı zamanda da cahil olduğumuz şeyin/objenin kendisiyle bütünlük hissini tatmadığımız için zaten gereksinim duymamız da,(fakat içimizdeki boşluğun gerçekliği baki kalır, Spinoza'da Tanrının tabiatını kavramış olduğumuzda mutluluk, ve zihnin sakinlik kazanacağını söyler.Bu süreçte, Tanrının tabiatı kavranılmamışsa ruhumuz huzursuz olabilir...) hareket hissi oluşması ihtimali de zayıflar.Hayat içerisinde karşılaştığımız durumlar ancak bizi bu bilgi boşluğunu hissetmemize zemin sağlar. Bazı bilgiler heybemizde taşıdığımız bize doğrudan faydası olan bilgiler değillerdir. Bazı bilgiler de, bir çok kırıntı bilginin toplanarak bizi aydınlanma anına yükseltecek önemli bilgilere yol açar. Bazı bilgilerde aydınlanma anına yol açmasada o kırıntı bilgilerin toplamından oluşan yolu yarıladığımızı hissettiren, önümüzdeki henüz tamamlanmamış yolda bize özgüven sağlayabilecek bilgileri de sağlar. Bence tam olarak önemsiz bilgiler yoktur, fakat o bilgiler üzerinde olan iradi hakimiyetimiz yoksa(olumlama, olumsuzlama, Spinoza "irade zihindir" der, zihinin potansiyeli irademiz hakkında bilgi verir), bilincimizi köleleştirecek yola saptıran bilgi kırıntıları, bu köleliği besleyip geliştirebilir. Şu da var; bizim için elzem, bütünleşmemizi sağlayacak zamandan yoğun bir şekilde alıkoyan, alışkanlıklarımızı olumsuz yönde değiştiren bilgiler için yersiz ve faydasız olduğunu söyleyebiliriz. Ama genellikle bizi bu kötü yola götüren bilgiler, bizim irademiz zihnimizin dışında bir mevhum olmadığı için, çoğu zaman, zihnimizin tasarlandığı verili koşullardan dolayı hatalara yol açılır. Yani zihni-iradeyi mümkün kılan şartlar da dışarıdan-maddi dünyadan(toplumdan, aileden, eğitimden, devletten) verilmiştir. Bu şartlarda insan nekadar özgür irade sahibidir tartışmalıdır. Tarih sadece kötüyü yaratmıyor, bu da bir gerçektir. azınlıktada olsa, kavrama bakımından güncellenebilmiş insanlar vardır. Her şey etkileşimli olduğu için bilinçsizliğin ve bilincin de çatışması. İnsanların toplumsallaşmasının belirli evrelerinden itibaren çatışma süreğenlik ve yeni şekiller kazanır. __"ve öte yandan, çevresindeki insanlarla ilişki kurmak zorunluluğunun bilinci, toplum halinde yaşamakta olduğu bilincinin başlangıcıdır. Bu başlangıç, hayvansaldır; basit bir sürü bilincidir, ve burada, insan, koyundan yanlızca bilincin içgüdünün yerini alması olgusuyla ya da içgüdüsünün bilinçli bir içgüdü olması olgusuyla ayırdedilir.(Alman ideolojisi Feuerbach ) Sürü bilincine yakın bir içgüdüye, bilince sağip insan, kendi toplumuyla, doğasıyla zorunlu olarak çatışacaktır. bütün bu çatışmalarınnın sonucunda ve tarihsel uğrakta sosyal ekonomik, biyolojik evrimlerimizin sonucunda, belirli şeylerin evrildiğinden bahsedebiliriz. Bugün şunu sormak mantıklı olur mu? Orta çağ dönemi bilincimizle, ya da engizisyon, skolastik baskılar v.s gibi, savaşlar, toplumu etkileyen bulaşıcı hastalıkları v.s düşündüğümüzde, bugün küresel olarak toplum olarak nekadar farklıyız, mesela kölelik bugünde farklı biçimlerde sürmüyor mu? Üstelik teknolojik bu ilerlemişliğimiz ortadayken, farklı gezegenlere gidebilmemizin konuşulduğu, bilimsel bilginn bunca gelişmişliğine rahmen... Buna benzer sorular günümüz için kesinlekle sorulması elzem sorulardır...
·
208 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.