Anayurt Oteli - Yusuf Atılgan Bana kalırsa Anayurt Oteli Türk edebiyatının en anlaşılamamış kitaplarından biri. Yusuf Atılgan’ın yaptığı kelime ekonomisinden sebep, sayfa sayısının kısa olmasına karşın içerik bir hâyli yoğun. Okurun kitap içerisine ilmek ilmek işlenmiş her bir detayı fark etmesi ve yorumlaması bekleniyor. Kitapta Atılgan’ın Freud ve Sartre’den etkilendiğini görmek mümkün. Ayrıca kitapta çeşitli tarihi, siyasi ve dini göndermeler de var. Merak ederseniz ikinci fotoğraftaki notlarıma göz atabilirsiniz. Atılgan, bir röportajında Aylak Adam’ın yazarlık acemiliği, Anayurt Oteli’nin ise sanatsal kurgusu çok iyi olan bir roman olduğunu söylemiş. Haksız da sayılmaz. Kitabın ismi Anayurt Oteli. Bu isim, ana rahmini simgeliyor. Zebercet için hem bir yuva hem de bir hapishane. Peki kim bu Zebercet? Zebercet, Anayurt Oteli’nin yöneticisi. Obsesif bir narsist. Sevilmeye, ilgiye ve cinselliğe aç bir rutinler adamı. Oldukça ilginç ve insanı yer yer sinirlendiren yer yer de kendisine karşı bir acıma duygusu hissettiren biri. Otelde bir de ortalıkçı kadın var, Zeynep. Zeynep adeta yaşayan bir ölü. Otelin temizlik ve yemek gibi işlerini yaparken aynı zamanda Zebercet için bir “nesne” görevinde. Okuma kulübünden öğrendiğime göre, Zebercet için anne konumunda imiş. Düşünülmesi gereken bir durum. Bir gün otele bir kadın geliyor ve Zebercet’i altüst ediyor. Bu kadın, roman boyunca bir kez dahi adının söylenmediği Gecikmeli Ankara Treniyle Gelen Kadın. Zebercet kadına karşı büyük bir arzu ile doluyor. Derken kadın gidiyor. Buradan sonra Zebercet yıllardır olduğu kişiden farklılaşıyor. Geçmişle bugün arasında mekik dokuyor, sürekli düşünüyor. Kitapta sıkça karşımıza çıkan biri daha var: Kedi. Kedi psikolojide cinselliği simgeler. Kitapta ise bunu temsil etmekle birlikte aynı zamanda Zebercet’in vicdanını temsil ediyor. Ne zaman kötü bir şey yapacak olsa ortaya çıkıyor, ona sürtünüyor. Bir de emekli subay (!) var kitapta. Zebercet’in kendiyle benzeştirdiği ve gerçek ya da hayal olduğunu anlayamadığımız biri… Hoş, kitapta gerçek mi hayal mi diye anlayamadığımız birçok şey var. Belki de karakterlerin hepsi aslında Zebercet’in kafasında oluşturduğu kişilerdir… Kitabı okurken detayları kaçırmamak için ciddi bir psikolojik birikime sahip olmak gerekiyor. Şahsen bu konuda kendimi geliştirmem lazım. Freud ve Jung’dan etkilenilmiş çokça yer ve ruhsal çözümleme var. Aynı zamanda Albert Camus ve William Faulkner etkilerini de görmek mümkün. Kitap aynı zamanda birçok farklı açıdan Zebercet’in iktidar mücadelesini anlatıyor. Zamanı geldiğinde önce annesi olarak simgeleştirdiği kadını (Zeynep) sonrasında ise vicdanını (kedi) öldürüyor. Derken 10 Kasım tarihinde intihar ediyor. Kendini asıyor. Boğulma imgesi burada ve daha farklı yerlerde de sıkça karşımıza çıkıyor. Bunun sebebini yazarın yaşadığı dönemdeki Türkiye şartlarının boğuculuğuna bir gönderme olarak yorumlayanlar var. Şimdi yazılsa nasıl olurdu acaba diye düşünmeden edemiyor insan :) Yusuf Atılgan, eserlerini kuyumcu titizliğiyle yazmış bir deha. Benim için Türk edebiyatının en iyi yazarlarından biri. Kitabı tavsiye ederim ve kitabı okuduktan sonra Bilgi Üniversitesi Yayınları’ndan çıkmış “Zebercet’ten Cumhuriyet’e Anayurt Oteli” isimli kitabı da okumanızı öneririm. Murat Belge ve öğrencileri kitabın her detayını analiz etmiş ve ortaya nefis bir çalışma çıkmış. Kitaplı, sağlıklı günler 📖

Anayurt OteliYusuf Atılgan · Yapı Kredi Yayınları · 201730,1bin okunma

·

180 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ceren Düven