📚DİPÇE :
Sakın Kımıldama, belki de herkes için değildir, diye sözünü ettiği oysa herkes için geçerli olan bir günah- bedel cereyanını anlatan öykülerden biri.
Okunması kolay, sıradan konulu bir öykü olmasına karşın; geriye dönüşlü anlatımı, ana karakterin yüzsüzce yüzleşmeleri, yüze gülmeyen kaderin baştan beri gülmediği, güldürmeyeceği inancının pekişmesiyle de okuru germede başarılı bir kitap.
Kaza sonucu ağır bir ameliyat geçirmekte olan bir babanın on beş yıl önceki yaşamına, yaşamının derinliklerine giden itiraflarla bezeli bir iç hesaplaşmayı konu ediyor kitap.
Kazanın ardından, hızlı bir geçişle Cerrah baba Timoteo ile bir sokak kadını İtalia arasındaki ilişkiye çeviriyoruz gözümüzü. Kitabın sonlarına doğru ancak sindirdiğim ve hep bir sebep aradığım bu gizli ilişkiye ve ana karaktere yani babaya, babanın duyduğu aşkın içtenliğine inanmakta da güçlük çektim. Ancak, çirkin sayılan, çekici olmayan ve her durumda eksikleri ile karşısına dikilen İtalia'dan kopamayan cerrahın, kenar mahalledeki keşmekeşten tiksine tiksine bu ilişkiden büyük bir aşk yaratmasının izini sürdürmeyi başaran yazar,
okurun eline psikolojik bir neden sıkıştırmayı ihmal etmiyor. Anlıyoruz ki, kusmuk kokuları içindeki bir mahalleye her defasında koşan doktorun, bir kadının boynundaki sefalet kokusuna kalbini bırakması, hiçbir zaman affedemeyeceği bir babanın çehresine bürünen, ruhuna iğrenç gelmesine rağmen içinde barındırdığını bildiği gizli bir arzunun itkilerini cerrahın öz babasının kaderine rötuşlar yaparak yeniden yaşamasaydı. Onu bu sefil kadına koşturan ondan bir aşk yaratan kendi babasının bir müsveddesi olmasıydı, şimdi ise bu hazin kadersel bağdan kızını kurtarmanın yolunu arıyordu babasının yapmadığı ama kendisinin yapmak zorunda olduğu, kızının karşısında günah çıkararak bu kirli bağdan kurtarma çabası.
İtalia, cerrahın gözünden tanıdığımız kadarıyla onurlu bir kadın. O da bir baba kurbanı ve asla ait olamayacağı bir adamın aşkına kurban. Aşk ve fedakarlık kavramına Timoteo değil de İtalia üzerinden bakılması gereken öyküde, cerrahın karısı Elsa'nın duygularına ise kapalı kalıyoruz.
Bu öyküyü sevmek okurun algısına bağlı sanırım.
Penelope Cruz, kitabı okurken çok etkilenip bu rolü ben oynamalıyım, demiş.
Sakın Kımıldama okurda çelişkiler yaratacak bir kitap.