Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

367 syf.
6/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Olumsuzluklarına Rağmen
Fantazya (ve bilim kurgu) çoğu zaman bir bedene giydirilen bir gömlektir. Yazar kimi zaman özgür olmak, kendi sınırlarını aşmak, kimi zaman daha kolay ya da daha etkili metaforlara ulaşmak, kimi zaman dikkat çekmek, daha geniş kitlelere ulaşmak, kimi zaman ise sadece sevdikleri için bu gömleği dikerler. Cazibesi yüksek bir beden oluşturup üzerine güzel bir gömleği kusursuzca oturtabilenler Le Guin olur, Bradbury olur, Dick olur, Bester olur. Çoğu zaman ise sınırsız hayalgücü ile içinde kaybolabileceğiniz, boynunda fotoğraf makinesiyle bir Japon turist gibi hayran hayran dolaşabileceğiniz dünyalar inşa etmektir. Ama çoğu zaman ikisi birdendir. Benim de fantazya okumada başlıca sebebim budur. Fırtına Büyücüsü böyle bir kitap değil. Esasında bu ve başka birçok nedenden okumaya heves edeceğim bir kitap değil ama başlıca üç sebepten okumalarım arasına aldım. İlki zamanında nedendir bilmem 5 kitabını birden almış olmam. Belki 8-10 yıldır kitaplığımdan bana bakıyorlar. İkincisi sevdiğim başka bir tür olan hafiyeliği içeriyor olması. Son olarak bir Dick Tracy’nin urban fantazya içinde nasıl duracağını merak etmemdir. Bu merak bana neler okuttu bir bilseniz. Kitabı su gibi okudum. Sayfa çevirttiren kitaplardan, orası net. Ama birçok “ama”sı var. Öncelikle bir polisiye olarak başarılı bulmadım. Benim için bir polisiyenin başarısı katili bulup bulamamak değil, katilin neden katil olduğunu anlatabilmektir -ki sıkı hafiyeler yarısından sonra katili de tahmin edeceklerdir. Ben açıkçası katilimizin motivasyonunu çok oturtamadım. Zaten son çeyreğe kadar kendisi hakkındaki bilgilerimiz bir hayli sınırlı. Katili baştan belli edip ona sıkı bir karakter gelişimi çizseydi daha iyi olurdu kanımca. Kitabın dili sade ve açık. Okuduğum şeyin dili sade olsun ağdalı olsun derdinde değilim ama hangisi olursa zekice ve romanın ruhuna uygun kullanılmış olsun yeter. Bu konuda kitapla bir sıkıntım yok. Ama pek sevmediğim Amerikan mizah tarzı insanın gözüne gözüne vuruyor. Kusurlu kahramanlardan yanayım. Hem bilgi beceri hem de karakter olarak. Belli ki yazar da bir antikahraman yaratmaya çalışmış ama olmamış. Kahramanımız bildiğin kahraman. İyiyle kötünün savaşındaki saf iyi kendisi. Bana uymadı. Asıl önemli sorun öykünün gerçekliğinde. Evet, büyücülerle, vampirlerle dolu bir fantazyada dahi gerçeklik ararım ben. Beni yarattığı dünyaya çekecek, böyle saçmalık olmaz dedirtmeyecek, fantazyayı inkar edilemez bir gerçeklik sosuyla sunacak bir kitap olmalı. Değilse hep bir eksiklik duygusuyla okuyorum, koltuğumda eğreti oturuyormuşum, sanki her an biri beni oradan kaldıracakmış gibi hissediyorum ve bu hiç hoşuma gitmiyor. Maalesef bu kitapta da bunu biraz hissettim. Neden bilemiyorum anlatılan Chicago’ya bir türlü giremedim, hep bir ekrandan baktım ona. Kendi not anlayışıma göre kitabın notu 4-5 olacakken 6 verdim. Her şeye rağmen sürükleyiciliği, urban fantazya ile hafiyeliği harmanlayarak pek tecrübe etmediğim bir türü sunması, bir B-Movie, bir space opera havası içermesi bunda etkili oldu. Ara vermeden diğer kitaplarını da okuyacağım. Bu kitap hakkında yazdıklarımdan farklı bir şeyle karşılaşırsam yazarım, yoksa seri hakkında genel yorumum budur.
Fırtına Büyücüsü
Fırtına BüyücüsüJim Butcher · İthaki Yayınları · 2010109 okunma
·
238 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.