Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

56 syf.
7/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir!! Okumayanlar okumasın incelememi. Kitap 3 kısacık öyküden oluşmaktadır. Öyküler sırasıyla ; - Lyon'da Düğün - İki Yalnız İnsan - Wondrak Lyon'da Düğün : Fransa’da savaş döneminde gerçekleşiyor hikayemiz. O dönemde bir çok insan suçlu ya da suçsuz halde idam ediliyor. İdam edilecek insanlar bir mahsende bekletiliyor. Kadere bakın ki nişanlı çiftimizde orada fakat birbirlerinden habersizler. Çünkü nişanlı beyimiz bir askeri personel ve nişanlısı olan hanımefendi nişanlısından haber alamayınca öldüğünü zannediyor ve diğer askerlere baş kaldırdığı için idama mahkum ediliyor. Ama kızın içinde hep bir umut sevdiğinin yaşadığına dair. Neyse bunlar mahsende karşılaşıyorlar yüzlerce insanın arasında sarılıp öpüşüyor hasret gideriyorlar vs vs.. Ve yine kadere bakın ki idama mahkum edilen bir papaz da orada bulunmakta. Nişanlı çifte mahsende nikah kıyıyor ve şahitler tabi ki idam mahkumları. Çiftimiz evlendikten sonra mahsenin küçük bir odası onlara tahsis ediliyor gerdeğe girmeleri için. Çiftin ilk ve son geceleri. Ertesi sabah askerler geliyor ve herkesi idama götürürken kızın başında papatyadan taç kocasının elinden tutarak ölüme değil de düğüne gider bir eda da herkesin şaşkın bakışları altında sonsuzluğa uğurlanıyorlar.. İki Yalnız İnsan : Bu 2. Hikaye yaklaşık 5 sayfadan oluşmaktadır. Aynı fabrika da çalışan ama birbirlerini tanımayan iki insanı anlatıyor hikaye. Hikayede ki erkek karakterimiz ayağı aksayan sakat bir karakterdir. Kadın (kız,bayan,hanımefendi artık siz nasıl adlandırırsanız) karakterimiz ise aşırı çirkindir. Bu özelliklerinden dolayı toplum tarafından karakterlerimiz gerek fabrikada gerek sosyal hayatta dışlanmaktadırlar. Bu iki dışlanan karakterimizin bir araya gelişini anlatmaktadır hikayemiz. Wondrak : 3. Ve son hikaye. Kitabın en uzun hikayesi bu hikayedir. Karakterimizin başrolü olan kadındır. Aşırı çirkin olduğundan insanların içinde yaşayamıyor ve insanlar da zaten onu dışlıyor. Köyün ileri gelen zenginlerinden birisinin ormanın tam ortasında kimsenin gelmediği, uzak mı uzak bir evi var bu kadını o eve hizmetçi olarak alıyor tek başına yaşa diyor ama evimin temizliği vs vs sana ait diyor. Kadın yıllarca orada herkesten uzak tek başına hayat mücadelesi verirken 3 ayyaşın yolu ormana düşüyor ve sırasıyla kadına tecavüz ediyorlar ve kadın hamile kalıyor. Kadın bu bebeği düşürmek istiyor çünkü kendisi gibi çirkin doğmasından ve insanların bu yüzden aynı kendine yapıldığı gibi çocuğunu da dışlamalarından çok korkuyor. Ama bu durumdan vazgeçiyor doğurmaya karar veriyor ne olursa olsun bana benzese bile o benim evladım deyip doğurmaya karar veriyor. Aradan zaman geçiyor kadın kente indiği zaman etraf hemen dedikoduya düşüyor işin aslını astarını bilmeden. Kadın her şeye rağmen bu çocuğu doğuruyor ve sağlıklı, beklediğinin tam tersine güzel çok tatlı bir erkek evlat dünyaya getiriyor. Çocuğun geleceği için yine köyün önde gelen bir papazı kimlik vs çıkarttırıyor, okula gönderiyor kadın istemese de kabul ediyor bu durumu . Bir savaş çıkıyor ve 16 yaş ve üstü tüm erkek çocuklarını askere götürüyorlar. Anne işte o zaman bir kez daha nüfusa kayıt yaptırdığı için bin pişman oluyor ve oğlunu alıp saklıyor askere göndermemek için. Bir gün askerler geliyor ve oğlunu bulup askere götürüyorlar. İşte hkayemiz bundan ibarettir. Gelelim incelememize; Kitap anlaşılır ve akıcıdır. Sade bir üslupla yazılmıştır, üstelik çokta kısadır. Beni kitapta en çok etkileyen ilk öykü Lyon'da Düğün oldu çünkü duygusal bir son ile bitiyor bunun yanı sıra savaşın içerisindesin, esir düşmüşsün, hiç çıkış yolun yokken bile bir umuda tutunma hissini yaşatıyor. Gerçek sevginin en kötü şartlar altında bile insana ilaç gibi geleceğini gösteriyor. İkinci hikayemizde ise aklıma bir soru takıldı. Toplumdan fiziksel özelliklerinden dolayı dışlanan ve herkes tarafından ön yargı ile bakılan karakterlerimiz birbirleriyle karşılaşıp, içlerini açmasalardı, dertlerini söylemeselerdi, sohbet etmeselerdi ikisi birbirine karşı ön yargı ile yaklaşırlar mıydı acaba? Üçüncü hikayemizde ise Anammm anammm garippp anammm sen yoksan yanımda kime dert yanam şarkısı eşliğinde cefakar, fedakar, çilekeş bir annenin oğlundan kopmamak için verdiği mücadeleyi anlatıyor. Bu hikayeyi sevdim neden çünkü anneliğin ne kadar kutsal olduğunu bir kez daha anladım. Annelerimiz iyi ki varlar. Özet olarak tadı fena değildi dediğimiz yiyeceklere benziyor. Vermek istediği mesajlarla güzel bir lezzet bırakıyor. Keyifli okumalar. :)
Lyon'da Düğün
Lyon'da DüğünStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202130,9bin okunma
·
1 artı 1'leme
·
1.558 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.