Yedikıta dergisi bu ay da dopdolu geldi, emeği geçenlere teşekkür ederken aynı zamanda bazı eksiklikler için de kendilerine çok fazla tepkili olduğumu belirtmek isterim. Kasım ayı bizler için birden fazla özel ve anlamlı günü içinde barındırıyor çünkü. Dergimize geçecek olursak, ilk insanlı hava balonu, bununla ilgili dipnotlar, icadı, nasıl ve kimler tarafından uçurulduğuna değinerek başlıyor. Tabi bunun yanında Kasım ayında diğer olanlarla (Hz. Ömer’in şehit edilmesi, Varna’da Haçlıları mağlup eden Osmanlı, ilk resmi gazetenin yayımlanması ve Türkiye’de yapılan ilk kalp nakli ameliyatı) beraber dahil edilmeyen pek çok önemli gün olduğunu düşünüyorum. Bunlardan birisi de 24 Kasımdır. Bu noktada tepkiliyim işte. 10 Kasım’ı saymıyorum çünkü bu bizim yas ve matem günümüzdür. Aynı zamanda bizim saygı duyduğumuz ve gıyabında geçmiş büyüklerimizi andığımız bir gündür. Kendi atası olarak Venizelos’u kabul edenler varsa onlar da onu anabilir bir şey diyemem. Özellikle 24 Kasım anılmalı ve buna dikkat çekilmeliydi diye belirtmek istiyorum. Çünkü bu dergiyi hazırlayanlar da bir eğitmen ve bir öğretmen. Resimli tarih köşesinde bu ay Dubrovnik vardı ve iyi bir resim tercih edildiğini düşünüyorum. Bu ay ki soru ise Balinalar üzerineydi. Yani var mıydı ve Akdeniz’de yaşadılar mı tartışmasına dergi de dahil olmuştu. Ermeni Mimar Aram’ın, Üsküdar Ağacı denilen ağaç şeklindeki kulesi, bunun üzerine anlatım ve teknik çizimlerle bu durumun gerçekliğinin aktarılması güzel ve yeni bir bilgiydi. Bu ay en uzun kısım ise Belgrad’a ayrılmıştı ki, gerek tarihsel önemi gerek kültürüyle öne çıkan şehre bu kadar detaylı araştırma ve derin anlatım yapmak herkese nasip olmaz. Gitmişler, görmüşler, oradaki tarihi başlangıcından sonuna, mirasından kültürüne, kalesinden evine, mimarisinden camisine kadar detaylıca araştırıp resimlerle zenginleştirmişler. Güzel. Uzaylılar için ayrılan kısa bir alan vardı. Bilimsel kısma biraz daha yer ayrılması gerektiğine inanıyorum. Açıkçası ben uzaylıların varlığına inanan ama illa varlar diye istila edeceklerine inanmayan gruptanım. Ben var olduklarına inanarak uzay hakkındaki araştırmaları okumaktan mutlu oluyorum. Tabi kesin olarak varlıklarını, karşılaşma imkanı bulursak öğrenmiş olacağız, orası başka. Ve çok açık bir soru: Uzaylılarla karşılaştığınızda onlara ilk olarak ne sormak/söylemek isterdiniz. Güzel bir Kastamonu araştırması, buradaki Şaban-ı Veli Hazretleri türbesinde bir ziyaret ve kentten çekimler güzeldi. Kastamonu için Nihal Atsız da mecmualarında güzel cümleler kurmuştu aslında fırsat bulabilirsem gezmek için gidilecek şehirler arasına ekleyebilirim. İlla sahil kasabası olacak diye bir kural yok sanırım. İlginçtir, 19 Şubat 1807’de İstanbul’u donanmasıyla kuşatan İngilizlerden bahsediliyor. Bu dönem yaşanan olaylar sonrası yine aynı tarih, 19 Şubat 1915’te tekrar Çanakkale’de görülen İngilizlerin bu aynı günü pek tesadüf olarak seçmediklerini düşündüm. Başarısız olmalı tabi iyi bir şey bizim açımızdan. Birazdan gene değineceğim. Bunun dışında Kazak Kenti olan Sayram, her sayıda bir yemek çeşidinin kendine yer bulduğu kısımda Simit, en son kısımda bahsedilen Sultan Birinci Mahmud da kalan sayfalarda geçen bahisler. Şimdi buraya kadar bizim konuştuğumuz kötü bir söz var mı? 2 ay önceki beğenmediğim sayı hariç beğenmediğim dergi bile olmadı bu yıl değil mi? Evet, şimdi gelelim şu eksiklik var dediğim kısma. Bahsedilen eksiklik Gazi Mustafa Kemal Atatürk üzerine söylenmeyen kısımlar oldu daima. Yani bir kaçış mıydı yoksa bir değerlendirmemek mi artık bilemiyorum ama bu kadar yoğun tarih anlatan derginin beklediğim konuda koskoca yıl tek bir paragraf bile yazmamış olması beni bu karara itti. Yedikıta aboneliğimi gelecek ay itibariyle sonlandırıyorum. Gelecek yıl, faydalı ve farklı bir tarih dergisinde görüşmek üzere, esen kalın efendim.

Yedikıta Dergisi - Sayı 159 (Kasım 2021)Yedikıta Dergisi · Yedikıta Dergisi Yayınları · 202127 okunma

·

282 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sadık Kocak