Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

336 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Insanların mutlu bir  hayat yaşamasını  sağlanmasında en önemli etken adalettir .Adaleti adil bir şekilde dağıtan Ülker ne kadar mutlu ve refah içinde yaşıyorlarsa, adaleti hakkaniyetli uygulamayan ülkelerin halklarının  ise, o kadar kötü şartlar altında yaşadıklarını görüyoruz. Bir ülkenin kalkınmasında en önemli etken adalet ve hukuktur. Bununun idrakine varan aydınlar, yazarlar, gazeteciler, sanatçılar... Eserleriyle bunu dile getirirler. Tahsin Yücel de "Gökdelenle" ironi ve metaforlarla bize distopyatik bir havayla, kelebek etkisinde olan adaleti anlatıyor. Yıl 2073.. İstanbulun nüfusu azalmasına rağmen   500-600 katlı  gökdelenler sarmış her tarafı.. Toprağın mikrop yaydığıni düşünen, doğadan uzak, ihtiyaçlarını seradan karşılayan, aşağıdan bihaber, hayatını gökte idame eden paralı bir grup ile Birçok hayvanın soyunun tükendiği, kelebeklerin uçamadıği, tek tük böceklerin varlığını sürdürdüğü , yaşamalarını çöplerden, böceklerden, otlarladan idame etmeye çalışan, aşağıda yaşayan yılkı insanlar. Can Tezel, Sol bir görüşten gelen, zamanında bu uğurda mücadele edip, sürekli anıları gözünde canlansa da artık bu düşüncelerin uzağında yaşayan ünlü bir avukat. Müvekkili Temel Diker ise ABD'de özgürlük heykeli ve gökdelenleri görüp bundan daha iyisini İstanbul'da  yapacağını düşünen tutkulu kardenizli bir müteahhit,bu amacı uğruna yapmayacağı şey yoktur. Amacını gerçekleşmesine bir engel kalmıştır, özgürlük heykelini yapmak istediği arsada evi olan emekli Hikmet öğretmenin, bu isteğe direnmesidir.Anılarınin olduğu ve betona karşı bir direnme,her şey bu direnmeyle başlar, Can Tezel, amacı için yapmayacağı şey olmayan Temel'e her şey özelleşti, denizler, eğitim, sağlık..- özelleşen eğitimle beraber parası olan diplomalı olabilirken parası olmayan eğitimini çevreden almak zorunda kalır- Her şeyin özelleştiği bir ortamda neden yargıyı da özelleşmesin.Yargı özelleşince hem öğretmenin evi yıkılır hem de 2 yıldır suçsuz bir şekilde hapiste olan arkadaşları dahil olmakla beraber bir çok suçsuz kişiyi çıkarıp, adaleti koruyacağını düşünür. En başta çoğu kişi tarafından kabul görmese de bir süre sonra özelikle medya aracılığıyla halka yavaş yavaş  benimsetilir. Önceleri saçma kabul edilen öneri yavaş yavaş gerçekleşir ve yargı özelleştirilir. Bu güç artık burokrasiden, zengin ve güçlü adamların eline geçer. Yazarın ilk okuduğum kitabı olan Gökdelen, sade anlaşılır bir dile yazılmış, ilk 100 sayfasında sonraki sahneyi merak ettiğimden sürükleyici olsa da ileriki sayfaları maalesef bu beklentiyi karşilamadigindan durağanlaşıyor diyebilirim.. Özellikle 2073 yılı olmasına rağmen hala Dostoyevski ve kafka'dan bahsediliyor olması keyifliydi.Ayrıca Kitaba "Gökdelen"isminin vermesi anlamlı olduğunu ve okuyucuya mesajı verdiğini düşünüyorum. Kitabı bitirken Bertolt Brecht'in muhteşem şiiri geldi aklıma iyi okumalar : TAHTEREVALLİ İyice görüyorum artık düzeni. Orada, bir avuç insan oturuyor yukarıda, aşağıda da bir çok kişi. Ve bağırıyor yukardakiler aşağıya: "Çıkın buraya gelin ki, hepimiz olalım yukarıda." Ama iyice gözlediğinde görüyorsun, neyin saklı olduğunu yukardakilerle, aşağıdakiler arasında. Bir yol gibi gözüküyor ilk bakışta. Yol değil ama. Bir tahta bu. Ve şimdi görüyorsun açıkça; Bu bir tahterevalli tahtası. Bütün düzen bir tahterevalli aslında. İki ucu birbirine bağımlı. Yukardakiler durabiliyorlar orada, sırf ötekiler durduğundan aşağıda. Ve ancak; aşağıdakiler, aşağıda oturduğu sürece kalabilirler orada. Yukarıda olamazlar çünkü, ötekiler yerlerini bırakıp çıksalar yukarı. Bu yüzden isterler ki; aşağıdakiler sonsuza dek hep orada kalsınlar. Çıkmasınlar yukarı. Bir de, aşağıda daha çok insan olmalı yukardakilerden. Yoksa durmaz tahterevalli. Tahterevalli. Evet, bütün düzen bir tahterevalli.
Gökdelen
GökdelenTahsin Yücel · Can Yayınları · 2018992 okunma
·
158 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.