Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

520 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
************ DİKKAT***************** Spoiler içerebilir, içermeye de bilir. (Çünkü ne yazacağıma henüz tam karar vermedim. Yazdıkça gelişecek) Wool üçlemesinin ilk kitabı Silo. Temelde çok bilindik bir hikâyeyi anlatıyor aslında. Yok olan, yaşanmaz hale gelen dünyamız, geride kalan insanlar ve onlardan saklanan gerçekler. Bu kısımın eleştirilecek bir yanı yok aslında. Çünkü hikâyeler ister istemez birbirine benzeyecektir. Dünya yaratıldığından bu yana on iki hikâye yazıldı derler. Diğer tüm hikâyeler ister istemez bu on iki hikâyeye benzeyecektir. Burada önemli olan o bilindik hikâyeyi nasıl anlattığınız, nasıl süslediğinizdir. Yazar bu konuda epey başarılı. Kitap yıkım sonrası ismine ''Silo'' denen bir yapıda geçiyor. Yapı bir katı hariç tamamı toprak altında. Her kat farklı bir işe / iş dalına ayrılmış. İçeride yaşayan insanlar dünyanın silodan ibaret olduğunu zannediyorlar. Çünkü onlara öyle anlatılmış. Silodan dışarıya çıkmak mümkün değil. Mümkün olmaması bir yana dışarısı hakkında konuşmak bile büyük bir suç. Kesinlikle yasaklanmış bir konu. Olur da dışarısı hakkında konuşmaya cesaret eden biri olursa adına ''temizlik'' denen cezaya çarptırılıyor. Yani mutlak ölüme. Temizlik cesasına çarptırılanlar dış dünyayı ( küçücük bir kısmını) görmeye yarayan pencereyi silmek zorundalar. Bu cezaya çarptırılan herkes temizliği kesinlikle yapmayacaklarını söyleseler de ne hikmettir ki her temizlik mahkumu mutlaka bu temizliği yapıyor. Bu silo halkından kimsenin anlam veremediği bir durum. Kitaptaki bilinmezler, anlatılan dünya ilgi çekici. Bu tarz klostrofobik yıkık dünya hikâyelerinde genellikle komün tarzı yapılanmalar anlatılır. Fakat hikayemiz bu konuda da farklı. İnsanlar çalışıyor, para kazanıyorlar. Ta çocuk yaştayken bir meslek dalına yazılıyor, adına ''gölge büyüten'' denen ustaların yanında ''gölge'' yani çırak olarak çalışıyor, meslek ediniyorlar. Ve bunun karşılığında ücret alıyorlar. Yani anlayacağınız Silo'da bir düzen var. Aşılmaz tabular, kesin çizgilerle belirlenmiş kurallar ve bu kuralları uygulamak için söylenmiş bolca yalan var. Daha önce de belirttiğim gibi hikâye ilginç ve sürükleyici. Hikâye ilginç olmasına ilginç ama uzun betimlemeler, gereksiz anlatımlar kısa sürede olay akışından kopmanıza, sıkılmanıza neden oluyor. Ben kolay kolay okumaya başladığı kitabı yarım bırakan biri değilim. Çok nadiren yaşadığım bir durumdur bu. Fakat Silo'yu okurken defalarca bıraksam mı diye düşündüm. Özellikle ilk 100 sayfada. İlk 100 sayfa boyunca atmışlı yaşlarında olan başkan jahns ve neredeyse aynı yaştaki Şerif Marnes'in uzun silo yolculuğunu oluyoruz. yazar muhtemelen bu bölümleri silo'yu bize tanıtmak için yazmış ama o kadar ağır ilerliyor ki ister istemez sıkılıyorsunuz. İki bastonlu ihtiyarın yolculuğu üç gün iniş ve üç gün tırmanış olarak sürüyor. Varın siz düşünün. Sanki kitap daha kalın olsun yazılmış gibi duran bir sürü bölüm var. Bu tür bir durumu Stephenie Meyer'in okuduğum tek kitabı olan Göçebe'de yaşamıştım. yaşamış ve bir daha adı geçen yazara bulaşmama kararı almıştım. Merak ettiğim, okudukça cavabını almak istediğim şeyler varken gereksiz kelimeler denizinde ağır ağır ilerlemek en azından kendim adına söyleyebilirim ki çok bunaltıcıydı. Kitabı bitirdiğimde hâla cevaplanmamış bir sürü soru mevcuttu. Muhtemelen serinin diğer kitaplarında bu sorulara cevaplar bulacağım. Ne yalan söyleyeyim merak ediyorum ama bir yandan da yine bu sıkıntılı süreci yaşamalı mıyım diye düşünmeden edemiyorum. Son olarak: Serinin ismi olan Wool'un açılımının World Order Operation Fifty ( Roma rakamı ile elli yani L ) Türkçesi ile Dünya Düzeni Operasyon Elli olduğunu belirtip küçük bir spoiler vereyim. ( Bu ellinci operasyon ise diğer kırkdokuzu neydi? Akılımda deli sorular)
Silo
SiloHugh Howey · Monokl Yayınları · 2014461 okunma
··
475 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.