Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

336 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
"Annemi, kız kardeşimi, erkek kardeşimi katleden ben, Pierre Riviére." Kitabın kapağında sizi ilk karşılayan dehşet verici cümle bu. Bu tuhaf olay 1835 yılında yaşanıyor. Foulcalt ve arkadaşları psikiyatri bilimi ve suçlara ilişkin incelemelerde bulunurken bu olayın kayıtlarına rastgeldiklerinde çok ilgilerini çeken bir durumla karşılaşıyorlar. Pierre Riviére adında 20 yaşında genç bir adamın işlediği aile cinayeti karşısında verilen hükmün doktorların oldukça çelişkili düşünceleri altında verildiği anlaşılıyor. Kitabın ilk bölümü; cinayete dair mahkeme kayıtları, tanık ifadeleri, tutanaklar, adli soruşturmalar, gazete yazıları ve Pierre Riviére'nin bizzat kaleme aldığı hatıratını kapsamaktadır. İkincisi bölümde ise Foulcault ve arkadaşlarının davaya ilişkin notları, tahlilleri yer almaktadır. Riviére'nin hatıratı başlı başına sizi etkisi alacak cinsten... Riviére'nin 2-3 yıl eğitim almış bir köylü olduğu düşünülürse yazdığı yazının buna göre ne kadar profesyonel olduğu anlaşılacaktır. Bu yazıyı yazarken aile yaşantısını anne-babasinin evliliğinden başlatarak annesinin babasına yaptığı eziyetleri bir bir anlatmış ve cinayet kararı alışını, bu kararını uygulayışını tüm ayrıntılarıyla dile getirmiş. Amacının babasını annesinin eziyetlerinden kurtarmak olduğunu çok açık bir şekilde dile getirmiş. Sonrasında nerelere sığındığıni, kaçmak ve teslim olmak arasında gidip gelen düşünce karmaşasını ve sonunda deli taklidi yapmaya karar verişini... Daha sonra kendi çocukluk dönemini, insanlardan ve özellikle kadınlardan uzak kalmak isteyisini, bir dönem çok dindar oluşu ve okudugu kitapların etkisiyle iyice dinden soğumasını anlatır Pierre. Bu hatıratı okurken onun talihsiz bir çocukluk , talihsiz bir aile yaşantısı mağduru olduğu ve zamanla aklını kaçırmış olabileceği düşünülebilir. Ama yazının sizi de içine sürükleyen tarafındaki zeka parıltısı her şeyi bilinçli yapan bir cani ile karşı karşıya olduğumuzu da düşündürebilir. İşte bu noktada doktorların ihtilafa düştüğü görülüyor. Hafifletici sebepler bu genç adam için uygulanabilir mi? Uygulanirsa emsal teşkil etmesi ve istismara açık bir konu haline gelmesi mümkün mü? Hem delilik nedir, bir insan kısmi delilik sergileyebilir mi mesela? Belli bir hezeyan sürecinin ardından sağlıklı düşünme sürecine girebilir mi? Kişinin suçu işlerken hezeyan halinde olduguna nasıl karar verilecek? Buna benzer bir çok soru işareti etrafında döner bu dava. Dönemin şartları düşünüldüğünde hafifletici sebepler mahkemelerde yeni yeni uygulamaya baslanmis. Psikoloji, sosyoloji, genetik gibi konular henüz yargıda pek söz hakkına sahip değil. Dolayısıyla hakimler karar verme güçlerinin ne kadarını doktorlara ya da diğer uzmanlara bagislayabilirler? Bunların kesin bir çözümü yok. Bir taraftan bu cinayetle aynı süreçte kralı öldürme niyetindeki bir kişi kralın akrabalarını öldürmekten yargılanıyor. Kral katilligiyle ebeveyn katilligi eşdeğer görülüyor , dolayısıyla bu iki davanın kararları birbirini etkileyecek tarzda. Bu yönüyle Riviére davası kamuoyunda daha büyük yankı buluyor. Bu dava Fransız ihtilali sonrası Toprak sahibi olan köylüleri, adalet mercinin hafifletici sebeplere yer açacak halkı anlama çabalarını da içermesi açısından bir geçiş döneminde meydana gelmiş ve bu yüzden bu kadar önem kazanmıştır belki de.
Bir Aile Cinayeti
Bir Aile CinayetiErdoğan Yıldırım · Ayrıntı Yayınları · 2012317 okunma
··
302 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.