Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

496 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 günde okudu
Bağımsızlık ve Egemenlik…
Siyasi, askeri ve ekonomik yöntemler ile büyük devletler doğrudan veya dolaylı olarak (uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla) diğer bazı yönlerden geri kalmış ve muhtaç olan devletleri kendi çıkarları doğrultusunda etkilemekte, yönlendirmektedirler. Uluslararası kuruluşlanın yasalanında ise özellikle devletlerin birbirlerinin içişlerine karışmaması ilkesi belirtilip, egemenlik, bağımsızlık, toprak bütünlüğünden söz edilse de maalesef konu devletlerin çıkarları olunca tüm bu özellikler unutulmakta, büyük devletler çıkarları doğrultusunda hareket etmektedirler. Bu devletlerin yöntemlerinde sadece baskıdan ziyade, askeri operasyonlarda bir çare olduğu örnekleriyle tarihte mevcuttur. Yakın zamanda özellikle Irak ve Suriye' deki istisnai durumları bir yana bırakırsak, büyük ülkeler kendi çıkarlarına yakın gördükleri liderleri desteklemekte, o liderin başa gelmesi için türlü yöntemler ve gizli müdahaleler uygulamaktadırlar. Çıkarlarına ters düşen liderleri ise, (iran'daki Musaddık' ın devrilmesi gibi bir dizi halk ayaklanması düzenleyerek) devirerek, istekleri doğrultusundaki lideri başa getirdikleri görülmektedir. Sömürgecilikten bu yana büyük devletler bir yandan ülkelerin doğal kaynaklarını paylaşmaya kalkışmış, bir yandan da doğrudan egemenlik altına alamadıkları ülkeleri kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışmışlardır. Askeri ve siyasi olaylar ile birlikte, yandaşlarını iktidara getirmeye çalışmış, eğer bu da olmazsa ekonomik kuruluşlar vasıtasıyla arzu edilen politikalar uygulanmasını istemişlerdir. Büyük ülkelerin askeri güçleri, ekonomi bağlantı ve olanakları, teknolojik güçleri ile birlikte ülkeleri boyunduruk altına almışlardır. Bu gibi sıkıntıya düşmemek için ülkeler, büyük devletlerin bu dayatma ve müdahalelerine karşı birlikte hareket ederek bazen birlik kurarak saldırılara karşı durabilmekte veya belli bir ideoloji çerçevesinde halk hareketlerini örgütleyerek ve iktidarı ele geçirerek, (ÇİN ve RUSYA) kendi ideolojileri doğrultusunda kendi halklarını yönlendirmiş bu şekilde de devletlere karşı durabilmeyi denemişlerdir. Türkiye'de ise özellikle 2. Dünya Savaşından sonra uygulanan baskıların ve ambargoların, ülkede darbelere, sokak çatışmalarına neden olduğunu yine tarih bize göstermektedir. Ancak ülkemiz en zor koşullarda, hemen hemen büyük devletlerin hepsinin karşısında olduğu, bu ülkeler tarafından işgal edildiği zamanlarda dahi bu boyunduruğu kabul etmemiş, Mustafa Kemal Atatürk ün önderliğinde egemenlik ve bağımsızlığı savaşı vermiş, büyük cesaret ve kararlılıkla diğer işgal altındaki milletlere çıkış yolunu göstermiştir. İşte bizim çıkış yolumuzda Mustafa Kemal Atatürk' ün koyduğu temel yaklaşımlardır. Akılcı, bilimin öncü olduğu, çağdaş uygarlık seviyesine çıkma ve o uygarlıklar ile bütünleşme, kadın erkek eşitliğinin olduğu temel yaklaşımlardır. Bizim görevimiz de; ülkede alınacak kararlarda O'nun çizdiği ana hedeflerden sapmamak, dış politikada teslimiyetçi bir yaklaşımın içerinde olmamak, iç politikada ülke bütünlüğünün önemini bilmek, görmek ve ona göre bütünlüğü bozabilecek yaklaşımlardan kaçınmak, ekonomi de gereksiz harcamalar ile borçlanmaktan kaçınmak ve uluslararası kuruluşlardan medet ummamak, ülkenin güvenliği için başka ülkelerin iznine gerek kalmadan müdahalelerde bulunmak ancak bunun içinde teknolojimizi geliştirmek, eğitim konusunda laik, çağdaş anlayıştan bir an olsun uzaklaşmamak, toplumda oluşabilecek gruplaşmalarınengellemek ve bütün dünyaya bir bütün olarak karşı durabilmek, milli bütünlüğümüzü ve hedeflerimizi her zaman bir tutmaktır.
Çıkış Yolu
Çıkış YoluOnur Öymen · Remzi Kitabevi · 200812 okunma
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.