Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

270 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Alfa Yayınları tarafından 2016 yılında basılan bu eseri incelediğimiz zaman, dokuz ana bölüm, çeşitli alt bölümler ve eklerden oluşmaktadır. Yazar, eserinde mitsel düşüncenin tümünü ele almamakta; konusunu arkaik toplumların düşünce dünyası ile kısıtlamaktadır. Kitabın ilk bölümü “Mitlerin Yapısı” başlığını taşımaktadır. Yazar, bölüme mitin tanımını yaparak başlar. O, özellikle yaygın anlamdaki kullanımı olan masal, uydurma, kurmaca karşılığı yerine miti dinler tarihçileri, toplumbilimcileri, etnologlarca da benimsenen ve arkaik toplumlarda anlaşıldığı şekliyle kutsal gelenek, en eski vahiy, örnek gösterilecek model anlamında kullanır. 1- Ona göre mitler, ilk zamanlardan itibaren kutsal kabul edilen doğaüstü yaratıklar tarafından gerçekleştirilen olayları anlatır. Bu anlamda mitler hem başlangıçların hem yaratılışın gerçek hikâyesini sunar. Mit tanımına getirdiği bu çerçeve ile yazar, örneklerini özellikle arkaik toplumlar içerisinden vermektedir. Bu nedenle, bu kısımda genel hatlarıyla arkaik insanın varoluşsal gerçeği mit üzerinden tanımlanmaktadır. Yazarın ifadesine göre, modern insan, nasıl kendinin tarih tarafından oluşturulduğuna inanıyorsa arkaik insan da kendi varoluşunu bazı mitsel olaylara dayandırmaktadır. Mitleri öğrenip yaşamak, ilk mitsel zamana dönmek, gündelik yaşamdan çıkıp dinsel bir yaşama geçmektir. Yazar, ikinci bölümde “Kökenlerin Sihirli Saygınlığı” başlığı adı altında köken mitleri ile kozmogoni mitlerini ele almaktadır. Yazarın sık sık üstünde durduğu bir mesele, kozmogoni mitlerinin doğaüstü varlıkların ilk yaratılışını, yani başlangıcı, temsil ettiğidir. Her canlının kökenini, yaratılışını anlatan mitler de bu ilk yaratılış mitine dayanmakta olup anlamını ve geçerliliğini buradan almaktadır. Yazar, Mitler ve Yenilenme Ritleri başlığı altındaki üçüncü bölümde, dönemsel olarak yenilenen merasimlerin kozmogoni mitinin bir yenilenmesi olduğuna vurgu yapar. Arkaik toplumun insanı, zamanın geri döndürülmesi ile o ilk mitsel zamana/kökenine/kendi gerçeğine ulaşmaktadır. Bu bağlamda birçok arkaik kültürde yeni yıl mitlerine rastlanmaktadır. Yazarın bu bölümde arkaik toplumlar içinde ele aldığı dönemsel ritler; döngüsel zaman ve yeni yıl anlayışı Eskatoloji mitlerini zorunlu hale getirir. Çünkü yeni bir başlangıç için son kaçınılmazdır. Dördüncü bölüm “Eskatoloji ve Kozmogoni” başlığını taşımaktadır. Yazarın anlatımına göre, ilkel toplumlardan günümüze kadar dünyanın sonunu ele alan bu mitlerin en yaygın olanı tufan ile ilgili olanlardır. Semavi dinlerin kutsal kitaplarında rastladığımız bu kıssaya, günümüzde en çok bilinen en eski destanlardan biri olan Gılgamış Destanında da rastlamaktayız. Değerlendirmelerini genelde arkaik toplumlar üzerinden yapan Yazara göre, mitlerde Tufan’lar ya insanların günahları nedeniyle ya da dünyanın çok yaşlanmış olmasından ötürü gerçekleşmektedir. Ancak Tufan dünyanın kesin bir sonu olmayıp onun tekrardan yenilenmesini ve insanoğlunun canlanmasını sağlamaktadır. Yazar, kitabın beşinci bölümünde “Zamana Egemen Olunabilir” başlığı altında zamanın geri dönüşlüğünü işlemektedir. Burada yazar, bir önceki bölümde ele aldığı eskatolojik mitlerdeki vurgunun son olgusundan ziyade, yeni bir başlangıçta olduğuna işaret etmektedir. On dokuzuncu yüzyılda birçok bilimsel köken araştırmalarından bir tanesi de psikoloji alanında Freud’un kurucusu kabul edildiği psikanaliz ile insanın kendi hikâyesinin başlangıcına/kökenine dönmesidir. Bu mutlu başlangıçlara dönüş daha önce yazarın köken mitlerinde değindiği iyileştirici rolü üstlenmektedir. Kitabın altıncı bölümü “Mitoloji, Ontoloji, Tarih” adını taşımaktadır. Bu bölümde yazar, arkaik toplumlarda Yaratıcının, kendini bildik görünümünün dışında gösterdiği zaman bir Deus Otiosus haline dönüştüğünü ve inanlıları tarafından unutulur hale geldiğini belirtmektedir. Bu Tanrı, sadece Tufan gibi şiddetli felaket anlarında akla gelir. Unutulan Yüce Varlık’ın yanında yeryüzünden yok olup giden tanrılarda bulunmaktadır. Bunlar genellikle diğer tanrılar veyahut da mitsel atalar tarafından öldürülmektedir. Ölümleri bir son değildir. Nitekim evren ve insan ölen tanrının özünden yaratılır. Yaratılışın özünü oluşturduğu için ölen Tanrı hiçbir zaman unutulmaz ve mitlerde varlığını devam ettirmektedir. Yazar, yedinci bölümü “Anımsamanın ve Unutmanın Teolojisine” ayırır. Unutma, bellek yitimi ve uyku birçok arkaik mitte bedensel zayıflığın göstergesidir. Bunun aksine sağlam bir bellek, tinsel güçlülüğün kanıtı olarak görülmektedir. Yazar, bu haslet nedeniyle arkaik insanın kendi tarihini ve ilk yaratılışı hatırlamamasını bir zayıflık olarak görmektedir. Kitabın sekizinci bölümü olan “Mitlerin Yükselişi ve Çöküşünde” Yazar, Yunan mitleri örneği üzerinden mitlerin yıkılış serüvenini ele alır. Ona göre, Homeros ve Hesiodes sözlü gelenek halinde aktarılan mitleri yazıya geçirmekle mitleri kitabî kültürün bir parçası haline getirmişlerdir. Akılcılığın gelişmesi ile birlikte, mitler eleştiriye tabi tutulmuş ve mantıklı bir anlatım elde etmek adına kelimelerde gizli anlamlar, imalar aranmıştır. Bu çabalar daha sonra yaygınlaşacak olan alegorik yorumun temellerini atmıştır. Sonuncu bölüm olan dokuzuncu bölüm, “Mitlerin Varlıklarını Korumaları ve Sürdürmeleri” başlığını taşımaktadır. Yazar, bu bölümde, geç antik çağda Hıristiyanlığın mitlere karşı tutumunu ele almakta, günümüz modern insanın mit algısının değişimine değinmektedir. Öncelikle Dinler Tarihi ve buna paralel diğer ilim dallarıyla uğraşanlara hitap eden bir eserdir. -A.A
Mitlerin Özellikleri
Mitlerin ÖzellikleriMircea Eliade · Alfa Yayıncılık · 2016213 okunma
·
328 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.