Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

66 syf.
4/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Beşinci Boyut ve Sırlar Dünyası Rusya’da
Yanlış hatırlamıyorsam ilk kez ortaokul yıllarımda okumuştum bu kitabı. İçeriğini değil, ne kadar etkilendiğimi ve hissettiklerimi anımsıyorum. Hatta sanırım Rus edebiyatından okuduğum ilk eserdi İnsan Neyle Yaşar?. Şimdi 25 yaşındayım ve edindiğim bir sesli kitap uygulamasında denk gelince tekrar bakmalıyım dedim. Aslında iyi de yapmışım. Ne çok şey değişmiş bende… Öncelikle buram buram adil dünya inancı kokan bir kitap bu. Abartılı biçimde yoksulluk övücülük ve dogmatik düşünce içeriyor. Mazoşistik biçimde fakirliğe katlanmaktan, boyun eğmekten söz ediyor. Boyun eğmeyip değişim adına bir davranış sergilediğinizde de -ki bu davranışın iyi veya kötü oluşunu tartışmıyorum- yine abartılı biçimde açgözlü oluveriyorsunuz ve rüyalarınıza şeytan giriyor, sonra bir de bakıyorsunuz ki o şeytan aslında sizmişsiniz… Beşinci Boyut, Sırlar Dünyası? Şuna bi’ bakalım: Simon’un karısı evine gelen aç, soğuktan donmak üzere olan bir adam gördüğünde kendi elinde onunla paylaşabileceği pek de bir şey olmadığından, haliyle önceliği de ailesinin geçimi olduğundan öfkeleniyor. Sonra Simon karısına Tanrı’dan bahsedince kadın koşulsuz biçimde yumuşayarak bu yabancı adama, yarın kendisi ve çocuklarının aç kalması pahasına, yemek veriyor. Peki, sormak isterim, gerçekten aç ve yoksul birini gördüğünüzde, ona, Tanrı’nın da size merhamet etmesi karşılığında mı yardımcı olursunuz? Karşınızdaki kişinin tek başına sefil görüntüsü onun için üzülmenize yetmez mi? Zihninize Tanrı gelmeden evvel ona yardım etmeyi düşünmez misiniz? İnançlı biri olsaydım bile hayatın içindeki tüm her şeyi yalnız Tanrı kavramıyla özdeşleştirmek, sevgiyi dahi yalnızca Tanrı algısı üzerinden tanımlamak absürd gelirdi bana. Bir de… Metni dinlerken devamlı canım Oscar Wilde’ın şu sözleri çınladı kulağımda: “Gerçek hayat kaostan ibaretti fakat hayal dünyasının kendi içinde ürkütücü bir tutarlılığı vardı. İşlenen günahın ardından vicdan azabının gelmesine sebep olan şey de hayalgücüydü. Her suçun ucube yavrular doğurmasının sebebi de hayalgücüydü. Gerçeklerin dünyasında kötülerin cezalandırılıp iyilerin ödüllendirildiği falan yoktu.” Doğrudan olumsuz bir Tolstoy eleştirisi yapmıyorum elbette. Zaten metine ilişkin yaptığım eleştirilerin de halihazırda edebi manada kendisini kanıtlamış olan Tolstoy’un üzerinde herhangi bir etkisi olamaz. Ama bu demek değil ki, yazdığı her şey -büyük bir isim olduğu için- koşulsuz biçimde herkese hitap edecek. Bana etmedi. Bu kitaba ilişkin bunca olumlu yorum işitmek de şaşırtıcı. Tüm bunların dışında, akıcı bir metin. Daha didaktik ilerleyeceği beklentisi içindeydim ancak nispeten sürükleyici bir olay örgüsü de içeriyor. Benim tam zıttım bir perspektiften gelen bir şeyler okudum, bu da mühim diye düşünüyorum.
İnsan Neyle Yaşar?
İnsan Neyle Yaşar?Lev Tolstoy · Karbon Kitaplar · 2016192bin okunma
··
254 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.