Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

540 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
sylvia acaba bambaşka coğrafyalarda bambaşka kültürlerde bambaşka zamanlarda ve bambaşka şartlar altında olmamıza rağmen okurken gözlerimin dolmasına sebep olacak kadar benzer hisleri taşıdığımızı bilse ne düşünürdü… günlüğün her sayfasında aklımdan bu soru geçti. her kaygısını içimde hissettim, bahsettiği olumsuzlukların çoğu şaşırtıcı derecede tanıdık geldi; gelecek endişeleri, geçmiş pişmanlıkları, sahip olduğu hakların yetersizliğinden ettiği şikayetler, eşitsizliklere isyanı, istekleri ve gerçekleşmesi için yapması gereken fedakarlıkları, hepsi o kadar gerçekçiydi ki! sadece bir kitap değildi, başından sonuna bir hayatı yaşamışım gibi hissettirdi. yazarın kitaplarından hayatına biraz olsun hakim olduğumu düşünüyordum ama okuduktan sonra söyleyebilirim ki çok büyük bir kısmı gizem olarak kalmaya devam edecek. sylvia annesiyle iletişiminin zayıflığı ve babasının erken ölümünün de etkisiyle küçüklüğünden itibaren manik-depresif bozuklukla boğuşmuş. lise döneminden itibaren intihar girişimlerinde bulunmuş, şok tedavileri görmüş, hastanelere yatırılmış. yani hayatı hep inişli çıkışlıymış. en kötü anlarında dahi onu hayata bağlayan şeyin yazmak olduğunu söylüyor, bunun da en önemli sebebi görmediği sevgi. kendini kanıtlama çabası içinde geçmiş hayatı. 18lerinde yazmaya başladığı günlük kesitlerinde de ya başarılı olmazsam, ya kitaplarım basılmazsa, ya şiirlerim okunmazsa, ya öldükten sonra 3-5 kelimeyle özetlenecek bir hayatım olursa endişeleri içinde dönüp durduğunu okuyoruz. dolu dolu yaşamak, çevresindekilerin dayattığı prangalardan kaçmaya çalıştığı için evliliğe ve anneliğe karşı da önyargılıydı. sonra ise endişelerini göz ardı edebileceği biriyle tanışıp evleniyor, ama olumsuzluklar peşini bırakmıyor. çok sevdiği eşi tarafından defalarca aldatılıyor ve evliliğini, onu hayata bağlayan yazma dürtüsüne engel olan ve düşünce özgürlüğünü kısıtlayan, ilhamını zedeleyen bir sırça fanus olarak betimliyor. her ne kadar hayatının başından beri psikolojik sorunlarla mücadele ettiği söylenip intiharında eşi ted hughes’ın masumiyeti kabul ettirilmeye çalışılsa da sylvia’nin son çöküşünün mimarı olduğu aşikar. (üstelik kendisini aklamak için eşinin mahremiyetini hiçe sayarak günlüklerini -kendisi hakkında olumsuz fikirlere sebebiyet verecek kısımları çıkararak gerçeği büyük oranda saptırdıktan sonra- yayınlıyor ve eşine bir kez daha saygısızlığını çok güzel bir şekilde gösteriyor.) sylvia kapıldığı umutsuzluk buhranı sonucu çocuklarının kapılarını kilitleyip altlarına ıslak havlu koyarak hava sirkülasyonunu engelliyor ve kafasını fırının içine sokarak yaşamını sonlandırıyor. ne büyük ironi, ted hughes’ın sylvia plath’i aldattığı kadın da birkaç yıl sonra benzer şekilde intihar ediyor. gerçek anlamda felaketler silsilesi.. kurgu filtresinden geçmeden ve beğenilme kaygısı taşımadan yazılmış apaçık, gerçek bir şeyler okumak istiyorsanız tavsiye ederim. sylvia plath hem hayat görüşleriyle hem de kalemiyle beni çok etkiledi, favori yazarlarım arasına girdi.
Günlükler
GünlüklerSylvia Plath · Kırmızı Kedi · 20141,061 okunma
·
378 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.