Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

156 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kendime Düşünceler
Günümüzden çok çok uzaklara 129 yılına gidelim, Marcus Aurelius adında bir adam doğdu ve tarihte ismini sık sık duyduğumuz ve duyacağımız Roma İmparatorluğu’nun 5 iyi imparatorundan biri oldu. Roma imparatorluğu denince popüler kültürden bilindiği üzere aşk, entrika, savaş, kölelik, gladyatörler ve daha bir sürü şey gelir peki Marcus Aurelius kimdi? Kaçımız duydu? Bunun cevabını tabii ki ben veremem fakat ilk akla kim geliyor diye sorsam sanırım şu cevapları verebilirdiniz: Sezar? Commodus? Caligula? Brütüs? Belki Remus ve Romulus’u da ekleyebiliriz. Bunları söyleyenleri yadırgayamayız bunlar günümüzde en çok konuşulan Romalılar ve bu ünlerini getirdikleri yıkıma borçlular, yukarıdaki isimlerin kimi aşırılıklarıyla, kimi efsanevi bir komutan olmasıyla, kimi de roma mitlerinde geçmesiyle tanınıyor peki Marcus Aurelius kim be adam onu anlat uzatma dediğinizi duyar gibiyim. Aurelius milattan sonra 161 yılında ortak imparator oldu ve Verus’un ölmesi üzerine 169 yılında Roma’nın tek imparatoru olarak 8 yıl geçirdi. Aurelius, Epiktetos gibi stoacı felsefeyi benimsedi ve hayatını ona göre sürdürdü. Stoacıların temel amacı mutluluktu ve mutluluğa ulaşmanın yoluysa doğayla iyi anlaşmak ve onun kurallarına göre yaşamaktı. Kaderci bir anlayış benimseyen Aurelius bunu Kendime Düşünceler’de sık sık dile getirdi. Biz Aurelius’u seferleriyle, iyi bir komutan olmasıyla değil günümüze kadar gelmiş Kendime Düşünceler eseriyle tanıyoruz. Kısa bir önbilgi yeterli diye düşünüyorum çünkü maksadımız tarih değil, ki bende tarih konusunda yeterli donanıma sahip değilim. Kendime Düşünceler kitabına bakalım. Kitap yaşlanmış bir imparatorun mütevazi bir dille yazdığı yaşam tecrübelerini bize aktarıyor ve biz onu sayfalarca okuyup iç geçiriyoruz. “Adam ne yazmış be? Harbi havalı söz… İnstagram’da ne paylaşılır off… Büyük adammışsın Marcus Amca…” belki saçmalıyorum fakat bunlar pek çoğumuzun içinden geçen sözler diğer yandansa bazılarımız her paragrafta kendinden bir şeyler buldu ve altlarını karaladı, ders çıkarmaya baktı. Sayfa 32’de ki “Yaşayacak on bin yılın varmış gibi davranma. Kaderin başının üzerinde asılı.” Cümlesi biz insanoğlunu iyi anlatmıyor mu? Hepimiz ufacık dertleri büyütür, melankoliye bağlarız ve bu dertlerle beraber dünyanın bizim çevremizde döndüğünü sanırız hatta öyle bir egomuz vardır ki dünyadan Süleymanların, Sezarların, Fatihlerin geçtiğini unuturuz. Peki ne olur? Yıllarımızı dert edilmeyecek, değiştiremeyeceğimiz şeylerle heba eder, yazgımızı unutur ve diğer dünyaya keşkelerle yolcu oluruz. “İnsani olan her şeyin önemsiz ve kısa ömürlü olduğunu idrak et, dün ufacık bir mukus olanlar, yarın bir mumya veya küle dönüşecekler.” Burada da Marcus Amca’nın bizlerin ne kadar fani olduğuna değindiğini unutmayalım ve tek gerçeğin ölüm olduğunu sık sık hatırlattığını anımsayalım. Bu kitabı sakin bir kafayla okur, her cümle üzerinde düşünürseniz kendinizden bir şeyler bulabilir hatta aydınlanma yaşayabilirsiniz tabi bu aydınlanma uzun süreli mi olur yoksa kişisel gelişim kitaplarındaki gibi geçici bir etki mi yaratır? Bunun cevabı sizde. Bana soracak olursanız bu kitap ölümün, şükretmenin, mutluluğun ve gerçekçiliğin üzerinde oldukça durmuş. İnsan ne zaman mutsuz olsa, kibirlense ya da kötü bir ruh halinde olsa bu kitabı okuyabilir ve kendinin evrende bir kum tanesinden bile küçük olduğunu hatırlayabilir. Bazı alıntıları buraya bırakıyorum. “Sabahları uyandığında hayatta olmanın, sevmenin, mutlu olmanın ve düşünmenin nasıl bir ayrıcalık olduğunu düşün.” "Kesinlikle gerçekleştirmek istediğin şeyler için hızlan, boş umutları defet, eğer kendinle ilgiliysen, hâlâ mümkünken kendi yardımına kendin koş." "Hayatın en kısası da en uzunu da aynı kapıya çıkar." “İnsanlar sizi, sadece aynı yerden canları yandıkları zaman anlar.”
Kendime Düşünceler
Kendime DüşüncelerMarcus Aurelius · İş Bankası Yayınları · 202315,4bin okunma
··
161 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.