Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

396 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kadınlar, doğaları gereği sürekli bir arayış içindedir. Lou Andreas-Salome'nin kaleminden çıkmışçasına bir arayıştır bu... Kendi mesleklerini edinme ve ekonomik bağımsızlıklarını kazanabilme için arayıştadırlar. Güven arayışındadırlar. Saygı ararlar. Mutluluğu ve huzuru ararlar. Sadakatle katlanmış bir mutluluk arayışındadırlar. Kalplerini deli gibi çarptıracak olanı ararlar, aynı zamanda güzel sevilme arayışı da en büyük ihtiyaçlarındandır. Sonunda durabilmek ve mutlu bir birlikteliğe uzanabilmek amaçlıdır bu, sürekli bir yolda olma halidir. Sırf bu yüzden bile fazlasıyla takdir edilmeliler! Kitabımızın ana kahramanı Emma Bovary de böyle bir arayış içinde... Bu arayış isteği de içgüdüsel olarak davranış ve tutumlarına yansıyor. Çoğu edebiyat eleştirmeni tarafından modern romanın kurucusu olarak kabul edilen Gustave Flaubert'in yazdığı "Madame Bovary", ilk olarak 1856 yılında La Revue de Paris adlı gazetede tefrika şeklinde yayımlandı. Ortaya çıktığı yıl itibariyle kilise otoritesi hala çok güçlüydü. Hem kilise eleştirisi hem de Emma Bovary'nin aşk hayatı nedeniyle kitap fazlasıyla sakıncalı bulunmuş ve Flaubert'e davalar açılmış. Bu yersiz suçlamalardan bir yıl sonra aklanan Flaubert, 1857 yılında eserini iki cilt halinde kitap olarak yayımladı. Kurgusu itibariyle romantizme keskin bir tepki gösteren Madame Bovary, halen realizmin ilk ve en önemli örneği olarak görülmektedir. Sıradan insanların günlük hayatlarını konu olarak seçmekten hoşlanan Flaubert, insanların budalalıklarını izlemekten büyük bir keyif alırdı ve bir söyleşisinde bu kitapta dünyanın en unutulmaz budalalarını betimlediğini anlatmıştır. Yazar oldukça sade bir dil kullanırken, gereksiz detaylardan kaçınmış. Romanın kurgusu da sürükleyiciliğiyle dikkat çekiyor. İşin ilginç yanı, Flaubert'in bana bu kitaptaki her karakter için ayrı yeni bir kitap yapılabilirmiş hissi vermesi! Bu arada bu eserle birlikte Emma'nın davranışlarından ortaya çıkan ve "memnuniyetsizlik, tatminsizlik" anlamına gelen 'Bovarizm' adlı psikolojik hastalık türemiş ve psikoloji literatüründeki yerini almıştır. Madame Bovary, aynı zamanda bir kadının gücünü gösteren bir romandır benim için; Emma'nın erkek egemen topluma karşı dik durarak gösterdiği bir mücadeledir. Tıp eğitimi almış ve başarılı bir hekim olarak yetişen, ailesinin büyük yanlışlar yaparak dul ve orta yaşlı bir kadını kendisine peşkeş çektiği Charles Bovary! Karısına sevgi beslememektedir, sadece uyum sağlamaya çalışır. Bir gün, Mösyö Rouault'un kırılan bacağını tedavi etmek için gittiği çiftlikte, adamın kızı Emma'yı görür ve aşkın ilk kıvılcımlarını tadar. Tedavi de devam ettiğinden, fazla vakit geçirmeye başlarlar. Kader son kozlarını oynadığında, Yas döneminin ardından Charles, Emma'ya aşkını ilan eder ve Emma, kısa sürede bir Bovary olur. Cicim aylarının ardından, Emma Bovary bir arayış halinde bulur kendini... Yaşadığı taşra hayatını beğenmez ve kocasıyla şehirde yaşamak ister. Bu gerçekleştiğinde ise Emma, kocası Charles'a karşı psikolojik çözümlemeler yaşar ve Charles'ı sevmediğini anlar. Bir kızları olmasına rağmen, bu evliliğe artık katlanamaktadır. Tutku ve şehvet tüm vücudunu sardığında önce Leon, sonra Rodolphe ve bir aktarmayla tekrar Leon'u alır hayatına... Bu yasak aşklarda, doludizgin sevişmelerde bile bir arayıştadır Emma! Gizli sevgililerinde güven, çok sevilme, tutkuyla bağlanma ihtiyaçlarını aramaya başlar. Bu aşk ve tutku arayışı, onu tonlarca borcun altına sokabilecek kadar kör eder onu... En nihayetinde sonunu getiren de bu tutku arayışı ve şehir çapkınlıkları olur. Açıkçası bir tık daha iyi bir sonu da hak ediyordu bu eser!
Madame Bovary
Madame BovaryGustave Flaubert · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201933bin okunma
··
3.051 görüntüleme
Yağmur Aydoğmuş okurunun profil resmi
Charles bunları haketmedi doğru ancak… Kendisi benim için Emma kadar dayanılmaz bir karekter oldu. Karısı bambaşka şeyler hissederken hiçbirini fark edememek, tamamen kendi sevgisinin tatminliğiyle alakadar olması, tüm gerçekleri öğrendiği zaman bile aciz bir şekilde aldattığı erkek olmak istemesi…
Batuhan Babaoğlu okurunun profil resmi
O konuda bir güçsüzlüğü vardı evet haklısın. Yanio açıdan baktığımızda sevgini göstermezsen, kadın ruhundan anlamazsan, mutlu etmezsen olacaklar dediklerin nihayetinde
Büş okurunun profil resmi
Charles bunları hiç hak etmedi! Emma'nın bu arayışına hiç anlam veremedim. Kendisini seven bir kocası var ama o gidip başka erkeklerden sevgi bekliyor. Tatminsizlik hastalığına çok güzel bir isim olmuş bari adı.
Batuhan Babaoğlu okurunun profil resmi
Charles en başından beri çok sevdi, ilk aşkı diyebiliriz gerçekten... Bence tutkuları da çoktu ki kız çocuklarıyla sonlandı. Güvenli liman olarak mı görmedi, bu arayış hali neden bu kadar uzun sürdü gerçekten açıklayamam. ama evet Charles bunları hak etmedi. Bu konuda ortak düşünmek güzel🙏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.