..... İki Nehir Arası.....
Oğlu bir hastalıktan ölmüş ve kızı da hasta olan Erwin Hoffmann, Frankfurt’ta yaşamaktadır. İkinci Dünya Savaşı çıktığı sırada, celp kağıdı gelir. Her zaman savaşa karşı olduğunu, zaten askerliğini yaptığını, yaşının geçtiğini, işinin kimyager olduğunu söylese de, askere alınır. Bundan sonrası eşinin mektupları, kartları ve Erwin’in mektup gönderemediği için yazdığı günlüklerden oluşuyor.
Günlüklerde, 1939-1945 yılları arasında, savaşın soğuk yüzünü ve Erwin’in her zaman savaştan uzak kalmaya çalıştığını, iki nehir arasında sıkışan yaşamlarını okuyoruz. Eşinin gönderemediği mektuplarda ise, zorlu hayat koşullarını, Nazilerin yaptığı baskıları, bombalanan şehirleri, parçalanan hayatları, açlık ve ölüm arasında kalan insanları okuyoruz. Harika bir kurgu ve akıcı bir dille yazılmış kitap; yazarın okuduğum ikinci kitabıydı. Savaş, müthiş bir dille, etkileyici bir şekilde tasvir edilmiş kitapta. Savaşın dağıttığı hayatları okurken duygu seline kapılıyorsunuz. Altı çizilecek o kadar fazla cümle vardı ki...Mutlaka okumalısınız. Keyifli okumalar
.
“İnanki günün birinde, bu savaş bittiğinde hatırlayacağım tek şey, Nazilerin yaptıkları değil komşularımızın bu sessizligi olacak.”
“İnsanda yaratıcı düşüncelerin tamamı gençlikte meydana çıkar. Yaşlı kimseler ise sadece tecrübelerden ibarettir. Yaşlılık sadece yılların getirdiği, o sözde akıl ve hikmet deposudur ama gençliğin dinamizminden de yoksundur. O nedenle dünyayı değiştiremezler. Başkalarının şarkılarını söylememek için gençliğinin kıymetini bil. Bu konuda da sana en çok kitaplar yardımcı olacak.”
“-Bu savaş nasıl bir şey diye sorarsan, sana, ‘savaşta aynı hayat gibi, yürüdüğümüz yol hep iki nehir arasıdır’ derim.”
_______
#bloghemsire #ikinehirarası