Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
9/10 puan verdi
Kur’an’ı Anlamak, ilahiyatçı Prof. Dr. İsmail Yakıt’ın 2003 yılında neşrettiği bir kitabı. Kitabın temel felsefesi İslami olanla Arap örfünden olanların iç içe geçmişliği üzerine. Yakıt, İslam’da devletten, kadın haklarına, fikir özgürlüğünden ilk insana kadar farklı konularda tabiri caizse tabuları yıkıyor. Din eğitimi almamış, ortalama bir Müslümanım. Öğretme niteliğim yok, öğrenme aşamasındayım. Kitaptan epeyce alıntı paylaştım. Şimdi ise yorumlamaya çalışayım. İsmail Yakıt Hoca, konuya semantik kavramıyla giriyor. Yani kelime kökenleri. Arapça aslında yapılan Kur’an tercümelerinde bazı temel hatalar olduğunu söylüyor. Ayetler ve orijinal kelimeler üzerinden de bunları delillendiriyor. Kitabın genelinde bu var. Arapça deve, Türkçe at, ok ve yay, Grekçe deniz kökenli bir dildir diyor. Örneğin yaradılıştaki alaq kelimesinin birçok manası olduğunu ama ilk halinin devlerin ön ve arka birer ayağının tek iple çapraz bağlanmasından geldiğini anlatıyor. Alaka bu. Kitaba göre, Hz. Adem ilk peygamber lakin ilk insan değil. Ayet mealindeki ‘yeryüzünde bir halife yaratacağım ifadesinin doğrusunun yaratacağım değil, tayin edeceğim olduğunu, melekelerin de kan döken ve bozgunculardan mı diyerek zaten var olan insanları bildiklerini söylüyor. Eğer henüz yaratılmamışsa melekler insanın bu özelliklerini nereden bilecek ki? Hz. Adem ve Hz. Havva ile ilgili pek çok şeyin Kur’an’da geçmediği halde Hıristiyan ya da İsrailiyat kökenli rivayetler olduğu ve gerçek sanıldığı anlatılıyor. Bu arada Hz. Adem’in çamurdan yaratıldığı, yani mevcut bir babası ve annesi olmadığı, Hz. Havva’nın da ayetteki ondan bir dişi yarattık derken ondan kastedilen şeyin Hz. Adem olmadığı, yine toprak olduğu söyleniyor. Kur’an’ın düşünce özgürlüğünü savunduğu belirtiliyor. Öyle ki, inançsızlık dahi rahatlıkla açıklanabilir. Peygamber Efendimizin Mekke’nin fethi sonrasında isim vererek öldürttüğü mürtetlerin öldürülüş sebebinin mürtet olmaları değil, bozgunculuk yapmaları ( alternatif bir cami bile yapmışlardı ) olduğu anlatılıyor. Mesela Müslüman bir erkekle evlenen gayrımüslim bir kadının inancını değiştirmesi için eşi tarafından bile zorlanamayacağı, inancında özgür olduğu anlatılıyor. Kur’an’da devlet kelimesinin olmadığı, İslam’ın da asla bir devlet modeli dayatmadığı anlatılıyor. İstenen şey adaletle yönetmek, emaneti ehline teslim etmektir. Bu anlamda cumhuriyet ve demokrasinin İslam’la tamamen uyumlu olduğu söyleniyor. Kitabın en uzun bölümü kadınlar ve hakları. Ana görüş, ki ben de katılıyorum. Maalesef İslam öncesi Arap geleneklerinin bu konudaki dayatmalarının İslammış gibi berdevam olması. Bu konuda pek çok alıntı yaptım. Kur’andaki ayetlerde erkeğe özel, ona üstünlük veren hiçbir ifade yok. Sadece bir ayette ticari bir ihtilafta, katibe yazdırma konusunda iki erkek şahit ya da bir erkek ve diğeri şaşırırsa diye iki kadın şahit ifadesi var. Maalesef erkek içtihatçılar bunu bir erkeğe iki kadın şahit gibi yorumluyorlar. Halbuki orada esas şu, bir erkek ve bir kadın şahit. Ancak konu ticaret olduğu ve kadınların konuya çok vakıf olmaması sebebiyle eğer birinci emin olamazsa diye ikinci de isteniyor. Fakat birinci kadın şahit ile mevzu çözülürse zaten ikinciye sorulmuyor bile… Varsayımlar üzerinden konuşmak ne kadar doğru olur bilemiyorum ama İslam Araplara değil de o dönemin Türklerine gelseydi, en azından kadın konusu çok daha farklı olabilirdi diye düşünüyorum. Nitekim biz Türkler içinde bile örneğin Karadenizlilerin ve Balkanlıların İslam yorumları ile İç bölgelerinkiler, Kırgızlarla Özbeklerinki gibi farklı yorumlar var. İslam toplumlarının en önemli sorunu kadın meselesi. Eğitimden istihdama kadar pek çok konu burada tıkanıp kalıyor. Ben nasip oldu Umre yaptım. Arabistan’da kadının adı bile yok. Böyle bir hayat olamaz. Kitap haremlik selamlıktan tokalaşmaya, nikahtan kadın devlet yöneticisine, iş hayatından örtünmeye kadar pek çok konuda ayetlerle örnekler veriyor. Çoğu siyasal İslamcıyı, Emevi gelenekçisini kızdıracak şeyler, selefilere göreyse toptan kafir olacağımız şeyler var ama üzerinde konuşulması gereken şeyler bunlar… Son olaraksa İslam’da sembolizm konusunda Tebbet Suresi ve Ebu Leheb üzerinden çok doyurucu izahatlara girmiş. Bugün Müslümanların hali hiç iç açıcı değil. Siyasal İslam, bağnazlık, dini kullanma, dini değerleri politize etme, mezhepçilik gibi ayrıştırıcı konular aldı başını gitti. Kitap meselelere biraz daha farklı ve evrensel pencereden, hatta doğrudan Kur’anî olarak bakmayı öğütlüyor. Adaletin, özgürlüklerin, hukukun, hoşgörünün olmadığı bir düzen İslami olamaz.
Kur'an'ı Anlamak
Kur'an'ı Anlamakİsmail Yakıt · Ötüken Neşriyat · 200574 okunma
·
74 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.