Bir kitabı okumadan önce onun sizi ne kadar üzeceğini bilemiyorsunuz. Kendi özgür ve rahat dünyamda yaşıyorken, kölelik gibi bir gerçeği hiç düşünmemişken, tarihini hiç araştırmamışken bu kitabı okuyunca sarsıldım. Kölelik. Ne yüz karası bi gerçek. İnsan ama insan sayılmıyor. Kalbi var, aklı var, ruhu var, inancı var ama yok sayılıyor. Çok acı..Denebilir ki günümüzde de insanlar başka şeylerin kölesi. Yok, etinle kemiğinle,ruhunla bi başkasının malı sayılmak çok ayrı bi zulüm. Gelelim kitaba. Bu acıklı kitabın baş karakteri Tom amca ama sadece onun hikayesini değil pek çok kölenin hikayesini okuyoruz. Baştan sona yaşanmış bir olaydan hareketle yazılmamış. Yazar yıllar içinde pek çok köleden duyduğu gerçek hikayeleri kurgulayarak roman haline getirmiş. Aslında tefrika deniyor bu tarz eserlere yani süreli yayınlarda bölüm bölüm yayımlanarak oluşmuş ve o dönemde çok ses getirmiş. Beni en çok yavrusu satılan annelerin yaşadıkları üzdü tabi. Yavrusunun satıldığını öğrendiğinde yavrusunu alıp kaçmak için her yolu deneyen, bir iş ile meşgul edilip döndüğünde yavrusunun satıldığını gören ve üzüntüden kalbi duran,ilk çocukları satıldığı için sonraki çocuğunu kendi öldüren köle anneler.. Kitapta yoğun bir şekilde inançlara vurgu var. Tom amca ahlaklı ve dindar bir hristiyan köle. Yaşadıkları zorluklardan dolayı inancını sorgulayan köleler de var. Kitabın sonunda özgürlüğe kavuşan kölelerin de dîne yöneldiğini görüyoruz. Köleliğin kaldırılmasına yönelik girişimlerde, kölelerin ayaklanmasında bu kitabın etkili olduğu söyleniyor. Bazı yakın tarih acılarıyla yüzleşmek isteyenler dünyaya Tom amcanın kulübesinden baksınlar derim..

Tom Amca'nın KulübesiHarriet Beecher Stowe · Can Yayınları · 20211,758 okunma

·

35 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Betül