Birbirinden şahane üç sarsıcı öykünün yer aldığı bir kitap. Yazarın yine insan ve psikolojisinin durum ve doğa karşısındaki halini şahane işlemiş. Kitaba adını da veren ilk öykü "görünmez koleksiyon"; antika koleksiyon parçaları satan bir satıcının eski bir müşterisini ziyaret ettiği sırada yaşadığı şaşkınlışa yer veriyor. Savaş, ekonomik güçlükler, insani ve ahlaki değerler, çok kıymet ve maneviyat üzerine çelişkiler ile insanın en temel ihtiyaçlarının tüm değerler karşısında ne derece değersiz kaldığını bize anlatmaktadır eser. [dikkat öykünün özeti] Kayıtlarına baktığında oldukça kıymeti parçalar alan bu müşterisini, ziyareti sırasında oldukça yoksul ve sıradan gören satıcı, müşterisinin ısrarı ile akşam tekrar gelip koleksiyonuna bakmaya karar verir. Bu sırada müşterisinin kör olduğunu ve kızının da bu görmeme halinden yararlanarak savaşın getirdiği ekonomik bunalımı ancak koleksiyondaki parçaları satarak aşmaya çalıştığını anlatır. Her seferinde enflasyon karşısında parçalar değerinde satılsa dahi, alınan paranın erdiğinde, bu sebepten babasının kıymet verdiği koleksiyonu giderek yok olduğunu söyler. Bu oyuna kendisinin katılmasını ister.
Kitabın ikinci öyküsü "unutulmuş düşler" geçmişteki iki aşığın karşılaşması ve hayatları üzerine olan sohbetini bize anlatmaktadır yazar. Aslında her fırsatta maddi sebeplerden dolayı bireylerin yapmış olduğu ilişkileri eleştiren bizlerin de kendi değer yargılarımız ve hepsinden öte hedef ve amaçlarımızdan daki şaştımız ama bunların yargılanmadığını bize anlatır. [dikkat öykünün özeti] Çok zengin bir kadının güneşlenmesi sırasında villada ziyarete gelen adamın geçmişte aşık olduğu kişi olduğunu öğreniriz. Kadın adama kendisinin çok zengin bir adamla evlenip deniz aşırı bir ülkeye gitmesine kızıp kızmadığını sorar. Adam ise artık bunu umursamdığını ama geçmişte kızmak yerine kendisine üzüldüğünü söylemesi üzerine kadının kendisinin iş dünyasında hedeflerini gerçekleştirirken dahi ne denli sözlerini ve kendini çiğnediğini hatırlatıp veda ederek ayrılırlar.
Üçüncü öykümüz "Karda" ya baktığımız zaman ; kitabın ve hatta bence yazarın en trajik kurgusal metni bana göre. İnsanın bir başka insan üzerinde bir sebepten dolayı farklı görüp acı yaptırımlarına karşılık yalnızca kaçma eyleminde sahi doğaya karşı yenilimini, çaresizlik ve korku neticesinde kabullenişi, direnmeye dahi artık kendilerinde güç bulamayan kişilerin adeta Sessiz çığlığı gibidir öykü. [dikkat öykünün özeti] Kar yağışı sırasında Yahudi bireylerden oluşan bir topluluğun bir gece inançlarındaki kutsal bayramlarını kutlarken ısrarcı çalan kapıyla sarsılan topluluk önce korkup şehirlerine yakın olan Alman düşman saldırılarından biri olduğunu düşünürler. Sonra evdeki kızın nişanlısının olduğunu anlamaları üzerine rahat nefes alsalar da yakın köyden gelen nişanlının verdiği acı haberle herkes yıkılır. Yakın köylerine düzenlenen Yahudi karşıtı katliamda tüm köylüleri öldürdüklerini bu şehre de geldiklerini söyler. Bunu üzerine topluluk mevcut tüm mal varlıklarını satıp kaçmaya karar verirler. Fırtınalı bir gece de oldukça güç bir şekilde yol almaya çalışan kafile maalesef bir noktadan sonra doğaya yenik düşer ve trajik kaderlerine razı gelecek, tüm sevdiklerine sarılıp herkes donarak ölümü bekler. Nişanlısı ve sevdiklerinin sıcacık bir oda da sohbet ederken geçirdikleri bayramı betimlerken güneş yavaş yavaş yüzünü gösterir ve baharda eritene kadar koca kardan mezarın üzerine ışıklarını vurur.
Üç öykünün de birbirinden şahane olduğunu söylemek isterim. Yazarın en sevdiğim kitaplarından biri oldu. Tüm kitap kurtlarının kesinlikle kaçırmaması gereken bir eser. İyi okumalar. 
Görünmez Koleksiyon 
Stefan Zweig
·
105 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.