Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

432 syf.
10/10 puan verdi
Osmanlı Devleti’nden bağımsızlığını kazandıktan sonra Yunanistan’da anayasal monarşi kuruldu ve bu ülke, II. Dünya Savaşı’na kadar sürekli bir devrim ve karşı devrim süreci içine girdi.1924-1935 yılları arasında Yunanistan cumhuriyet rejimi ile yönetildi. Karışıklıkların giderilememesi üzerine 1935 yılında bir plebisit yapıldı ve Yunanistan’da yeniden Anayasal Monarşi kuruldu. Yunan iç savaşının birinci aşaması 4 Aralık 1944 günü başlamıştır. O gün, Britanya işgal makamlarınca telkin edilen ve Yunan Başbakanı tarafından verilen bir ultimatomla, ELAS’tan silahlarını teslim edip Atina’yı terketmesi istendi. Winston Churchill’in iddialarına göre ELAS, Atina’da terör havası estirmekte ve Moskova tarafından yönetilmekteydi. Yine Churchill’e göre savaş sırasında Almanlardan çok EDES’e karşı savaşmıştı. Bu iddialara karşın ELAS, aslında savaştan önce Metaxas’ı devirmek için kurulan ve giderek Nazilere karşı direnişte etkin rol oynayan solcu unsurları içinde barındırmaya başlayan bir örgüttü. 1944 yılının sonunda üye sayısı iki milyona ulaşmıştı. ELAS, Metaxas’ın baş destekçisi Kral George’a da karşıydı. Kısaca, ELAS’ı harekete geçiren etken, (Churchill’in iddialarının aksine) Moskova değil iç politika kaygılarıydı. Ayrıca, savaş sırasında Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı ELAS’ı desteklemiş; hatta Churchill, 1944 İlkbaharındaki Lübnan Toplantısı’nda ELAS ile EDES’i Nazilere karşı Georges Papandreu’nun komutası altında işbirliği yapmaya ikna etmişti. (Dolayısıyla, savaş sırasında ELAS’ın EDES’e karşı savaştığı görüşü doğru kanıtlara dayanmamaktadır.) ELAS, verilen ultimatoma uymadı. Uymama gerekçesi olarak Birleşik Krallık’nin Yunanistan’da Kralı ve Kralla birlikte sağcı bir diktatörü işbaşına getireceğinden endişe etmesini gösterdi. Bunun üzerine Atina ve çevresinde başlayan silahlı çatışma üç hafta kadar sürdü. Zaten çok güçlü olmayan ve Sovyetler Birliği tarafından da desteklenmeyen ELAS’ın siyasi organı Ulusal Kurtuluş Cephesi (EAM) ateşkesi kabul etti. 12 Şubat 1945’te EAM ile EDES anlaştılar. Bu anlaşmaya göre tüm direniş örgütleri tek bir ordu içinde birleştirilecek, demokratik seçimler yapılacak (31 Mart 1946’da yapıldı ve solcuların seçim boykotu nedeniyle katılım oranı % 50’lerde kaldı) ve II. Dünya Savaşı sırasında Londra’ya kaçan Yunan Kralının Yunanistan’a dönüp dönmemesi konusunda referanduma başvurulacaktı. (% 90 oy ile Yunanistan’da Krallığın yeniden kurulması kararlaştırıldı. Ancak bu yönde oy verenler arasında komünistlerin güçlenmesinden korkup cumhuriyetçi oldukları halde Kral lehine oy verenler de vardır). Böylece, 12 Şubat 1945’te Yunan İç Savaşı’nın birinci aşaması bitmiş oldu. yunanistan ic savasinin buyuk komutani Aris in hikayesi de vardır bu kitapta.. partisinden kopuk bir sekilde daglarda dolasip binlerce kisilik bir ordu yaratan efsane lider.el bombası patlaması sonucu değil, terkedilmişliğin, satılmışlığın acısıyla ölmüştü o. birçok kaynak ve görgü tanıklılarının iddialarında, aris'in intihar ettiğine dair ciddi suçlamalar var. en hafif tanımlamıyla, zachariadis'i ve kke'nin * "çok sorumlu" davranışlarının sonucu olarak yitirilmiş bir devrim önderi yani aris. rezil ve şerefsizce tarafı da ölmeden önce hain ilan edilmesi.
Kapetanios: Yunan İç Savaşı
Kapetanios: Yunan İç SavaşıDominique Eudes · Belge Yayınları · 19959 okunma
·
126 görüntüleme
dostamisc okurunun profil resmi
Her zaman olduğu gibi sahnede, topraklarından uzak, mazlumların vatanlarında çirkin emelleri uğruna ve yine o mazlumları birbirine kırdıran ABD ve İngiltere var. Bu arada sizinde incelemenizde belirttiğiniz üzere Sovyetler Birliği Yunan İç Savaşı'nda konuya mesafeli kalmıştır. Buna neden; belki göze alamadı, belki de bir taktikti. Gerçeği zaman tünelinde saklı olabilir. Aris; gözünü budaktan esirgemeyen, davasında kararlı ve cengaver bir asi. Belki sonu yine belirttiğiniz gibi, nankörlüğü isyanıydı hain yaftasını arkasından yollayanlara inat. Güzel bir inceleme olmuş. emeğinize sağlık.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.