Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

533 syf.
·
Puan vermedi
Nana’yı okuduğum sıralarda basit bir ahlak bekçisi olup dehşete kapılmaktan ziyade, bazı insani değerlerin ayaklar altına alınışından çok rahatsız olduğumu söyleyebilirim. Nana fahişe olan ve bedeni sayesinde birçok erkek ile aynı anda ilişkiler yaşayıp büyük paralar kazanan, lüks içinde yaşayan güzeller güzeli ve tüm erkeklerin arzuladığı bir kadın. Fakat Nana’nın yanı sıra dikkat çekmek istediğim diğer önemli nokta, kitapta acımasızca insanların duyguları ve değerlerinin alaşağı edilmesinin, onurlarının ayaklar altına alınışının ve sevgi-saygı ikilisinin gözden çabukça çıkarıldığı bir yozlaşmışlık hali. Tüyleriniz diken diken oluyor. Bu sebeple kurgu çok etkileyici, bu kesin. Herkesin üstün ve erdemli geçindiği fakat aslında ikiyüzlülüğün ve pişkinliğin kol gezdiği bir ortamdan bahsediliyor. Samimiyetsizlik de çok aşikar. Bunun günümüzde de değişmiş olmamasını ara ara düşündüm. Belki de insanoğlunun kötü özelliklerini gizleme huyu yüzyıllardan beri gelen ve değiştirilmesi imkansız olan bir şey. Kitapta ben insanların iç dünyasının çok çarpıcı bir şekilde ele alındığını düşünüyorum. Özellikle Nana’ya aşık olan soylu dostu olan yıllarca dindar yetişmiş, dinin yasaklarından uzak durmuş ve asla cinselliği aklının ucuna bile getirmeyen Kont, belki de yıllarca bastırdığı duygularını Nana’ya beslediği derin arzu yüzünden silip atıyor, ya da gencecik bir çocuk olan Georges sırf Nana onunla değil de abisiyle birlikte olduğu için kendini kalbinden yaralayıp intihar ediyor. Bunların dışında onlarca erkek hayatını Nana yüzünden mahvediyor. Bu kişilerin yalnızca bazılarının iç dünyası derinlemesine ele alındıysa da, hepsinin ortak özelliği Nana’ya duydukları derin zaaf ve büyülü bir adanmışlık. Öyle ki, Nana saraylı Kont’a hakaretler etmeye ve hatta ona köpek taklidi yaptırmaya kadar işi ileri götürebiliyor. Fakat Kont normal bir insanın kapıyı çarpıp gideceği bu tavırlar karşısında aksine Nana’ya daha çok bağlanıyor. Kitap boyunca kendime sorduğum soru bu oldu: ‘’Nana gerçekten bu kadar etkileyici bir kadın mı? Tüm bunlara değer mi?’’ Ayrıca sürekli nasıl biri olduğunu, fiziğini hayal etmeye çalıştım. Bir yandan da sorunun belki de Nana değil de bu şahıslar veya onların yetiştiği kültür olup olmayacağını da sorgulamadım değil. Zaten Emile Zola’nın bu kitabı Natüralizm akımı denilince ilk aklımıza gelen kitaplardan biri olarak hafızamıza kazınmış durumda. En azından geçmişte üniversite sınavına hazırlanmış bir genç olarak bunu çok net bir şekilde ezberlediğimi söyleyebilirim. Eminim birçok akranım da bu şekilde düşünüyordur. Bu arada Nana’nın öyküsü dışında arka planda o zamanlar Fransa’daki siyasi durum az da olsa ele alınmış. Bunu da belirtmek önemli diye düşünüyorum. Özetle sürükleyici bir roman olduğunu ve beğendiğimi söyleyebilirim.
Nana
NanaEmile Zola · Can Yayınları · 20034,351 okunma
83 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.