Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

172 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
Hakiki imanı tüm yönleri ile özellikle de imam esasları açısından ele alan yazar Mustafa Kasadar bizlere kalplerimizdeki imanı sorgulatıyor. Nedir gerçek iman? Sadece iman ettim demekle iman etmiş olunuyor mu? Eğer öyleyse neden peygamberler, âlimler, şehitler, İslâm davasına hizmet edenler hayatları boyunca bir dava uğrunda mücadele ettiler, her şeylerini ortaya koyarak dini ve tevhid sancağını ayakta tutmaya çalıştılar? Onların imanı imansa bizim imanımız nedir, eğer onların imanları gerçek iman değilse o halde nasıl böyle güzel sonlara eriştiler, iz bıraktılar ve ensarullah oldular? İman, sorgulanması gereken hakiki bir gerçek. Dünya hayatı bir gün bitecek ve insan ebedi yurduna hicret edecek geriye dönmemek üzere. Ebedi yurdunda azıkları olmadan yaşaması mümkün değil, dünya ise insanın ebedi yurdu için azık yani sevap toplama yeridir. "Ölümü de hayatı da hanginizin daha güzel işler yapacağınızı ortaya çıkarmak için yaratan O'dur." (Mülk 2) Zillete düçar olmamak için İslam'ın İzzet ve şerefiyle yaşamak şarttır. Fakat bugün çeşitli bahaneler ve dünyalık endişelerle dinlerini yaşamaktan korkan pısırık korkak mıymıntı müslümanlar türedi. Halbuki müslüman cesur demekti, Müslüman izzeti tercih etmiş iman ehli demekti. Müslüman her şeyini Allah ve Resulü için feda etmekten çekinmeyen, yalnızca Allah'tan korkan yiğit demekti. Bütün İslami kavramlarda olduğu için iman esaslarının da içi boşaltıldı ve yanlış bir inanç, yanlış bir İslam dini meydana geldi. İslam, teslim olan demektir. İslam bir ideoloji değildir, dogma ya da bir doktrin değildir. İslam ilahi vahye dayalı bir dindir. İslam'ın bir davası, bir mesajı bir kavgası vardır. "Fitne kalmayıp din yalnızca Allah'ın oluncaya kadar Allah yolunda mücadele edin." (Enfal 39) Bu ayet ile Allah bizlere bu dinin bir davası olduğunu bildirir. Din bugün olduğu gibi vicdanlara hapsedilmiştir, Allah'ın kanun ve kuralları kaldırılmış beşeri sistemler hâkim olmuş ve bütün insanlar da beşeri sistemlerin kölesi olmuştur. Diktatörler dini ortadan kaldırarak aslında kendi istedikleri gibi hükmetmek, İslami ana çizgisinden ve asli mesajından uzaklaştırmak istediler. Dinden kurtulma yolları buldular kendilerince; # Dinden kurtulmanın yolu ise: • Bir kısım insanları dinsiz yapmak, dinden soğutmak Insanları haramlara ve günahlara teşvik etmek, insanların nefs ve arzularını kamçılamak • Dinden nefret ettirip dine iftiralar atarak, Dinle alay ettirerek • Bütün kötülüklerin sebebi sanki dinmiş gibi empoze ettirip, kendi suçlarını dinin üzerine atarak dine düşman ettirdiler • Geri kalmışlığın suçlusu sanki Kuranmış gibi yapmak. Kur'an'a sahip çıktığımız zamanlarda biz 3 kitaya hükmeden dünya devleti olmuştuk. Avrupa o dönemde Osmanlıyı görünce şok oldu, ilim fen astronomi matematik. Bizler Kur'an'dan uzaklaştıkça geriledik, geri kalınmasının sebebi din değildir tam tersi dinsizliktir Günahlara batanlanı çoğaltarak Allah'ın dediğinin hâkim olmasını engelliyorlar, çünkü günah bataklığında kıvranan bir insan dinin hakim olmasını istemez, günahını bırakamaz • Yanlış din meydana çıkarıyorlar, hükümleri olmayan kanunlar koymayan sadece ibadet ve ahlaktan ibaret olan dini ortaya koyuyorlar. Şirke, zulme, günahlara muhalefet etmeyen, mücadelesi davasi olmayan, miyminti korkak, hiçbir şeye karışmayan, hayatın dışında bir din meydana getiriyorlar. Allah toplumların bozulup sapacağını bildiği için çok önceden Kur'an'ın indiriliş gayesini bildirmiştir. Ama kendi kitabından habersiz olan Müslüman kitabını tam manasıyla okumadığı için, anlamamış ve bu Kur'an'ın da neden hangi amaçla indirildiğini idrak edememiştir. Kuran'ın gayesi ahlak ve ibadeti öğretmek zannediyorlar fakat Kur'an orucu da namazı da haccı da tam manasıyla anlatmaz, peki 600 küsur sayfa da ne anlatıyor Allah? Bu kuranın bir davası bir kavgası bir mücadelesi var. Bu kitap bizim emanetimizdi ama insan emaneti yüklendiği halde Allah azze ve celle insandan إنه كان ظلوما جهول 'zalim-cahil' diye bahseder. Çünkü biz emaneti yüklendik ama görevimizi yerine getirmedik. Bizim vazifemiz Kur'an'ı okumak ve bu kitabı hükmeden bir kitap yapmaktı, kanun koyan bir kitap ama bizler vazifemizi yapmayınca bu kitap hükmedilen bir kitap oldu. Hükmetmek için gelen bir kitap hükmedilmeyi kabul etmez. Şu an kitabı hükmetmeyen ama hükmedilen bir hale getirdiler. Kuranın neden indirildiğini kitabın kendisi açıklamaktadır. Birileri kalkıpta kitabı başka bir duruma indirmesi kabul edilemez. Şu an bizler hükmetmeyen, dünyaya karışmayan, sadece ibadet ve ahlak kitabi olan bir kitaba inanıyoruz. Elbette Kuran bunları da içerir ama asıl indiriliş gayesi bu değildir. Bu kuran hayatın dışından değil, içinden olan bir kitaptır. Sadece camiye hapsedilen bir kuran anlayışı olmamalı ya da sadece cuma günleri, ölülerin ardından okumak gibi. Kuran en çok Allah'ın varlığından değil Allah'ın otorite olması gerektiğinden bahseder. Kitabi sadece ahlak ve ibadet kitabına dönüştürenler, hayatın dışına atanlar kendileri rahatça hükmedebilmek için Kur'an'i bu hale getirdiler. Bu kitap sadece Allah'ın varlığını, birliğini, imanın İslam'ın şartlarını anlatır ama daha fazlasına karışmaz anlayışını toplumlara, Müslümanlara yerleştirdiler. Çünkü kuran hükmederse onlar hükmedemeyecek, bu da onların kapitalist ve emperyalist sistemlerine ters düşecek. Dinden kurtulmak istediler çünkü dünyada istedikleri gibi ker kafalarına göre hükmedebileceklerdi. Şimdi biz Müslümanlar olarak Mekke'yi yaşıyoruz. Kitap ise bunu imam esasları ile tam manasıyla ve delilleriyle anlatıyor. Araştırma yaparak okunması gereken önemli bir kitap. Hayatınızı değiştirecek iyi okumalar.
İman
İmanMustafa Kasadar · Ravza Yayınları · 199994 okunma
·
191 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.