Gönderi

İnsanın Anlam Arayamayışı
İnsanın anlam arayışı bazen kör bir gözle, karanlık bir labirentin içinde çıkışı bulmaya benziyor. Ve öyle ki, bir yerden sonra girişi de kaybediyorsunuz. Etrafta ses yok. Amacınızı unutuyorsunuz. Parmaklarınızda tek sayfa kitabın yaprağını çevirecek güç yok. Ya da bir şeyi izlerken ona uzun süre odaklanacak sabır. Görevlerini yerine getirmekten başka hiçbir şeyi kalmamış bir nesneye dönüşüyorsunuz. Arkadaşlarınızla, ailenizle ve hatta sevdiğinizle geçirdiğiniz içeriğine kaliteli diyebileceğiniz bir zaman dilimi bulamıyorsunuz. İçinizde kalabalık bir huzursuzluk hali. Yazdıkça daha da karanlık geliyor. Bir gün hava durumunu, bir gün ağır fiziksel yorgunluğu, bir gün yan etkisi üç sayfa tutmuş bir ilacı, bir trafikte olmaması gereken bir başka aracı, bir gün değiştirilmekten vazgeçilmesi gereken akaryakıt zamlarını, bir gün bulamadığınız ayçiçek yağını, onu, bunu bahane ediyorsunuz. Ama çağımız zaten şikayet ve çözümsüzlükle çevriliyken asıl tatsızlığın bunların hiçbiri olmadığını hissetmek yoruyor. Huzursuzluk içinizde bir yerde kokuşmuş ve tüm dengeyi bozan bir yuvada bacasını tüttürüyor. Hiçbir uzun cümlenin açıklamaya yetmeyeceği bir tatsızlık dişlerinizi ne kadar fırçalarsanız fırçalayın ağzınızdan çıkmıyor. Ve belki anlamı kaybetmişsinizdir. Bu bir kitapta anlatılmaması gerekecek kadar kişiseldir. Çoğu insanın aynı karın ağrısını sanki herkes tek arayışta aynı sonucu bulmuş ve bulmalıymış gibi bir illüzyon yaratıldığı için çektiğini düşünüp bugünü kurtarıyorsunuz. Ve o piramidin eviniz olduğunu kabul ediyorsunuz. O soğuk duvarlar, o ıslak ve çamurlu yol sizin eviniz. Karanlığa gelince, aydınlığın tüm renklerini içine çekmiş. Öyle düşünmek belki biraz da olsa iyi gelir. Hiç değilse yazabilme gücü hala kaybolmadı.
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.