Kız, Yılan, Diken; tek kitaplık fantastik bir kurgu ve kesinlikle masalsı bir maceraydı. Bir varmış, bir yokmuş diye başlayıp sonunda da mutlu sonla bitiyor. Kitabı kesinlikle keyif alarak okudum. Baya bir merakta vardı. Hatta ilk 150 sayfada hiç beklemediğim şeyler oldu, yazar kesinlikle çok güzel bir şey başarmış fakat kitapta bir durum var ki yani ancak okuyanlar anlayabilir beni Neden öyle bir şey yaptığını gerçekten anlamadım. Hani kesinlikle yargıladığımdan falan değil ama masalsı bir kurguda beklemediğim bir romantizmin gelişmesi beni şaşırttı, birazda modumu düşürdü desem yalan olmaz Durum öyle olunca devamını sevmeyebilirim diye korkmuştum fakat dediğim gibi o kısmın dışındaki macera beni içine çekmeye devam edince nasıl bittiğini bile anlamadım . Konudan biraz bahsedeyim. Soraya, ülkesinde herkesten saklanmak zorunda olan bir prensestir. Çünkü laneti yüzünden dokunuşu zehirli ve temas ettiği her canlıyı öldürmektedir. Ömrü boyunca kimseyle yakınlık kuramamış, sarayın bir köşesinde yalnızlığa mahkum olmuştur. Günün birinde sarayın zindanında kendisini lanetleyen yaratık türünden birinin hapsedildiğini öğrendiğinde içi umutla dolar fakat ailesinden hiç kimse onun zindana gitmesine müsaade etmez. Bir yolunu bulan Soraya, zindanda hiç beklemediği bir şeyle karşılaşır, üstelik bu canlının anlattıklarıyla da bütün doğru bildikleri yalanlanmıştır. Lanetinin nasıl kaldırılıcağını öğrendiğinde ise büyük bir hayal kırıklığına uğrar. Bencil davranmak zorundadır. Peki yapabilir mi? Özgür olmak için sevdiklerine ihanet edebilir mi? İşte bir yerde yaptığı bir hata ona çok pahalıya mal olacak ve bunu düzeltmek için de büyük bir fedakarlık gerekecektir. Herşeyin, hatta krallığının bile kaderi ellerindeyken bundan vazgeçebilir mi? Devamını ve çok çok daha fazlasını okuyup öğreniyoruz

Kız, Yılan, DikenMelissa Bashardoust · Martı Yayınları · 2022304 okunma

·1 alıntı·

652 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Elif Özkan